Biz aslında son derece ölçülüyüz

- Gecekondu, BaBa ZuLa'nın yedinci albümü. İlk döneminizle bugünü karşılaştırdığınızda, yaptığınız müziğin içeriğini neyin değiştirdiğini düşünüyorsunuz? - Murat Ertel: Sanırım globalleşme çok etkiliyor. Aynı anda bir birleşme ve ayrışma var. Bunların zengin, fakir ülke ayrımları ve iklim değişimleriyle altı çiziliyor. İlk başladığımız dönemden, 90'lardan en büyük fark, herhalde budur. O zamanlar alternatif denilen, hayalci denilen kimi sanatçıların, bilim adamlarının aslında insanlığı korumak için neler yaptığı ve onları engellemek için uğraşan, dünyevi düzen üzerinden giden insanların ne kadar haksız olduğu daha fazla anlaşılacak.
- Olumsuzluklar mı etkiliyor yani sizi? - Levent Akman: Bir anlamda evet. Mesela 11 Eylül'de çok önemli bir olay oldu. Ardından herkes daha da paranoyaklaştı. O kadar ki, Afganistan'da, Irak'ta savaşlar çıktı. Bu paranoya yüzünden biz de çok çekiyoruz. Kutuplaşmalar çok fazlalaştı. Irksal, dinsel ve cinsel ayrımlar 90'lara göre daha fazla. Faşizmin yükselişi var her yerde. Türkiye'de de. Bu da bizi çok rahatsız ediyor ve müziğimizi de etkiliyor.
- Kasım ayında Ghetto'da düşünce ve ifade özgürlüğüne dikkat çekmek için Okan Bayülgen'in ve Kaan Sezyum'un da katıldığı bir etkinlikte sahne alacaksınız. Yaptığınız müzikte ve söylediğiniz sözlerde sizin kendinizi kişisel olarak kısıtladığınız anlar var mı? - M.E.: Biz maalesef böyle yaşıyoruz. Bu bir anlık olan bir şey değil, yaşam biçimi. Başka türlü varolamayız. İstediğimiz gibi davranmıyoruz. Her zaman son derece ölçülüyüz ama bu ölçülü davranışlarda bile bizi son derece sivri bulanlar var.
- Gecekondu'da Abdülcanbaz isimli bir şarkı da var. Turhan Selçuk'un yarattığı bu karakter de gayet sivri dilli, cinsellikle de açık şekilde temas halinde olan bir karakterdi. Sizce bugünün Türkiyesi'nde bu tip öğeleri kullanmak daha mı zor? - M.E.: Şarkının içinde olmasa da Abdülcanbaz'ın kendisinde cinsellik vardı. Bugün böyle bir şeyi yapmak tabii ki çok daha zor. Büyük bir muhafazakârlaşma var. Hoşgörü ortamı yok. Karikatüristlere açılan pek çok dava var. II. Dünya Savaşı sırasında Churchill'i buldog olarak çizmekte sorun yokken, 2000'li yıllarda karikatüristlerin ya da eleştirmenlerin sanatsal açıdan bazı eleştirilerde bulunması, gazetecilerin bazı şeyleri yazması, hatta telefonda konuşmak bile mümkün değil. Katlanarak giden sansürler var.