Son Güncelleme: Cuma 15.10.2010
Keşke daha ilgili bir babam olsaydı
'Sinemanın sultanı' Türkan Şoray, bugün TRT 1'de saat 16.00'da yayınlanacak Zirvedekiler programında mutsuz geçen çocukluk günlerini, setlerde yaşadığı ilginç olayları ve en sevdiği oyuncuları anlattı
- Yedi yaşıma kadar çok mutlu bir çocukluk geçirdim aslında. Amca çocuklarıyla çok kalabalık bir aileydik. Eyüp'te beyaz bir konakta oturuyorduk. Ama yedi yaşımdan sonra annem babam o evden ayrıldı ve yaşamlarını tek başlarına sürdürmeye başladılar. Babam polis memuruydu ve sürekli karakol değiştiriyordu. Onun her yeni karakola geçişinde biz de yeni bir eve taşınıyorduk. Eyüp'ten Kurtuluş'a, Kurtuluş'tan Karagümrük'e oradan oraya dolaştık durduk. Maalesef ki ben 13 yaşımdayken annem ve babam ayrıldılar. Babam bizi biraz kaderimize terk etti. Ama annem müthiş mücadeleci bir kadındı, yaşam savaşı verdi iki kız çocuğuyla... Tabii çok çalışmaya başladı. Hayli zor günler geçirdik. Bu arada annem küçük kız kardeşimi yanına alarak beni de dedemlere bırakmıştı. Buluğ çağından genç kızlığa geçiş yıllarımdı. Arkadaşlarım dışarı çıkıyorlardı. Ben de istiyordum ama dedem kesinlikle izin vermezdi.
- Sizinle ilgili yaptığımız araştırmada çocukluğunuzda hiç oyuncağınız olmadığını öğrendik. Doğru mu bu?
- Evet. Kız çocukları bebek çok sever. O yaşam gailesi içinde herhalde düşünemediler. Ben çok yalnız bir çocuktum ve kendi kendime oyunlar icat ediyordum.
- Şimdi var mı?
- Tabii. Ben kızıma çok oyuncak aldım. Benim oyuncağım hiç olmadı diye belki de... Belki hâlâ o özlemle oyuncak bebekleri çok seviyorum, evde çeşit çeşit bebeklerim var. Bir esmer bebeğim var. Onun saçlarını yıkıyorum falan, uğur bebeğim var...
- Anneniz tek başına bir ailenin sorumluluğunu üstlenmiş. O dönemde babanız sizi ihmal etmiş ve siz bu nedenle affedememişsiniz onu...
- Evet. Babamı severim tabii ama daha sıcak bir ilgisi olsaydı keşke. (Gözleri doluyor.)
Az kalsın yılan sokuyordu
- Çekimlerde başınıza gelen ilginç bir olay oldu mu?
- Çok. Yılanı Öldürseler filminde yılan sokuyordu mesela. Dağda minibüsten içeri girmiş, ben de minibüsteyim. Çığlık çığlığa yılanla karşı karşıya geldim. Ondan sonra da zor attım minibüsten kendimi. Bir de ben çok sakarımdır, çok düşerim. Ama mutlaka her filmde düşerim. Güllü filminin çekimleri için Karaköy meydanındayız. Karadeniz'den gelip, trafikte arabaların arasında kalıyorum ya... Galata Köprüsü'nde çekim yapılacak, ben köprüde koşuyorum. Koskoca köprüde küçücük bir demir çıkıntısı varmış, bula bula onu buldum ve ona takılıp uçtum. Ondan sonra tekrar insanlar ayarlandı, figüranlar falan her şey yeniden kuruldu. Sahne bir daha çekilecek, ben yine aynı yere takıldım. Sonra ben çekimlerde topallaya topallaya yürüyorum. Atıf Yılmaz da 'Bu kadar da olmaz,' diyerek bana 'Topal karga' adını takmıştı.
- Hayatınızda unutmak istediğiniz bir an oldu mu?
- Hayatta kötü tecrübeler de yaşayacaksınız ki onları bir daha tekrar etmeyin... İnsanız, hayatta başımıza ne geleceği belli değil. Onun için önemli olan, o unutmak istediğiniz anları da atlatabilmek, yani kuvvetli olmak .
En sevdiği oyuncular
EN SON HABERLER
- 1 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 2 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 3 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler
- 4 Yelkovan kuşlarının peşi sıra
- 5 Üstümüz başımız leopar
- 6 Bu oyunun seyircileri, cesaretli insanlar
- 7 Zamanın ötesinde bir albüm
- 8 7/24 şehirde yaşam
- 9 Sınırları koruyalım
- 10 Dümdüz bir karın, incecik beden için bahar diyeti kılavuzu