Cumartesi 13.11.2010
Son Güncelleme: Cuma 12.11.2010

mor ve ötesi'nden 360 derece dönüş

mor ve ötesi yeni şarkısı Loveliest Mistake'e, son teknoloji özel bir video çekmiş. Peki Google'la ortaklık yapan Radiohead ya da Arcade Fire olsa bu işi nasıl yaparlardı?

Geçtiğimiz salı akşamı mor ve ötesi üyeleriyle Doritos'un Late Night projesinin detaylarını öğrenmek için bir araya geldik. Mekân İstanbul'un en pahalı restoranlarından biri, Akaratler'deki Vogue. Yemekten, servisten bahsetmek haddime değil. Onu değerli gurmelere bırakıyorum. Doritos'un projesinin Türkiye ayağı kapsamında mor ve ötesi İngilizce bir şarkı kaydetmiş. Loveliest Mistake, grubun ilk albümü Şehir'dekilerden sonra dinleyicileri ile paylaştığı ilk İngilizce şarkı. Franz Ferdinand ve The Rapture ortasında duran, canlı gitar melodisi ile heyecan veren bir şarkı. Bunun ardından mor ve ötesi'nin İngilizce bir başka şarkısı daha yayınlanacak. Aslında grup yıllardır İngilizce şarkılar üstünde çalışıyor. Hatta 250 bin satan Dünya Yalan Söylüyor'daki birçok şarkının yayınlanmamış İngilizce versiyonları da yıllar öncesinden mevcut. Gelecekte bu şarkılar da elden geçirilip karşımıza çıkar mı bilinmez. Grup bunun için doğru zamanı bekliyor. Ama Loveliest Mistake'in asıl hikâyesi şarkının İngilizce olmasından ziyade videosunun arkasında yatıyor.
BAŞLARI DÖNMÜŞ
Niyet ve proje iyi. Şarkı için İngiltere'den özel bir ekip gelip, 360 derecelik interaktif bir video çekmiş. Başlangıçta Tünel, İstiklal Caddesi, Şişli gibi birçok farklı yerde geçmesi planlanan video, en sonunda Türk usulü talihsizlikler neticesinde bir tek Haydarpaşa'daki görüntüleri taşıyabilmiş karşımıza. Montajı da mor ve ötesi'nin Ayıp Olmaz mı videosunu da yöneten Emre Can yapmış. Buraya kadar her şey iyi. Projenin arkasındaki Doritos ekibi diyor ki, "İzleyiciler mor ve ötesi'nin videosunda kamerayı istedikleri gibi yönlendirip eşsiz bir deneyim yaşayacak." Birbirimizi kandırmayalım. Öyle bir deneyim yaşamıyoruz. Türkiye'de daha önce böyle bir müzik videosu çekilmediği için konu ilgi çekici. Ama tekniğin kendisinden kaynaklanan görüntü kalitesizliğine, videonun kısıtılı bir mekânda çekilmiş olması da eklenince bir şeyler eksik kalıyor. Elbette bir devrim değil ama en azından dinleyici / izleyici için eşşiz olmasa da ilginç bir deneyim bekliyorduk. Ama bu tekniğin en azından Türkiye'de daha düzgün bir biçimde uygulanabilmesi için daha hayli yol katetmek gerekiyor. mor ve ötesi açısından durumun hiçbir zararı yok, ellerine fazladan bir video geçiyor. Ama sponsor olan firma, hazır cepten para çıkmışken, bu şekilde gelecek vadetmeyeceği belli olan projelere yönelmektense daha etkileyici işlere -elden geldiğince- girişebilirdi. "Neye mesela" diyeceksiniz? Tamam, bu kadarını da beklemiyoruz ama o zaman buyrun son zamanlardaki en uçuk video projesini anlatalım: Google ve Arcade Fire ortaklığını. Kanadalı topluluk Arcade Fire bu senenin en iyi albümlerinden birini yayınladı. Üçüncü albümleri Suburs, İngiltere ve Amerika dahil olmak üzere birçok ülkede listelere bir numaradan girdi. Indie grupların listelere pop müzisyenlerinin üstünde bir numaradan girmesi bir başka yazının konusu. Time'a kapak olan aynı Arcade Fire, Haiti depremi sonrasında toplamda 1 milyon Kanada doları bağış yapmayı vadetti. Bu ay içerisinde ise NATO bir Arcade Fire konserini -ilginçtiriptal etti. Zira Lizbon'daki konser, NATO'nun zirvesi ile aynı güne, aynı şehre denk geliyordu ve 20 bin Arcade Fire hayranı sorun çıkartma potansiyeli taşıyordu. Herhalde U2 konser veriyor olsa, NATO köstek değil, destek olurdu. Sözün özü; Arcade Fire şu sıralar müzik dünyasının her açıdan en güçlü ve en yenilikçi isimlerinden biri.
YÖNETMEN GOOGLE
Videolar ve konser görüntüleri konusunda da Arcade Fire aynı çizgiyi takip ediyor. Bu yaz Madison Square Garden, New York'ta verdikleri konseri internet üstünden canlı olarak 4 milyon kişi izledi. Konser yayınlanırken yönetmen koltuğunda Terry Gilliam vardı ve buna ek olarak izleyiciler istedikleri kamerayı istedikleri şekilde yönetebiliyorlardı. Grubun Google'la birlikte yaptığı video ise gerçekten akıllara zarar. Google daha önce Radiohead'in In Rainbows albümündeki House of Cards'a kamera ve ışık kullanmadan, lazerle bir video çekilmesine yardımcı olmuştu. Nasıl yaptıklarını yazıyla anlatmak gerçekten mümkün değil. Gidip izlemeniz gerekiyor. Arcade Fire'da ise Google, internetin yeni devrimi HTML5'ten faydalanıyor. HTML5, internet üstündeki tüm deneyimimizi farklılaştıracak bir teknoloji. Değişikliği müzik üstünden anlatmak gerekirse, kasetten CD'ye hatta MP3'e geçmek gibi. Google, Arcade Fire'ın We Used to Wait'inde bu teknolojiyi ilk defa bir müzik videosunda kullanıp, çocukluğunuzu yeniden ziyaret ettiğiniz 'kişiye özel' bir deney hazırlamış. Deneyin adı: 'Wilderness Downtown'. Siteyi açtığınızda size önce çoçukluğunuzun geçtiği evin adresi soruluyor. Google Maps (Google'ın görüntüleri uydudan da alabilen harita sistemi) üstünden toplananan verilerle, daha önceden çekilmiş görüntüler birleştirilip gerçekten sıradışı bir deneyim sunuluyor. We Used to Wait'in hissettirdiklerinde korku ve heyecan bir arada. Zira videonun içinde evinizi, alışveriş yaptığınız bakkalı, sokağınızı birçok görsel öğe ile birleşmiş şekilde görüyorsunuz. Kendinizi geçmişe yapılan bir yolculukta gibi hissediyorsunuz. Tüyleriniz diken diken oluyor. Çocukluğunuzdaki kendinize yazmanız istenen mektupla, video doruğa ulaşıyor. Eğer deneyim yaşatılacaksa böyle yaşatılıyor. Doritos'un iyi niyetli ama ilginç olmaktan uzak videosunda kamerayı sağa sola çevirmekle değil.
Beş teknolojik video
Arcade Fire - We Used to Wait
Radiohead - House of Cards
The Chemical Brothers - Midnight Madness
Lissie - Cuckoo
Björk - All is Full of Love

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.