Mucizeler basit şeylerde saklıdır
Ünlü tasarımcı Aziz Sarıyer, Container başlıklı sınırlı üretim mobilya sergisiyle karşımızda. Muhafaza kutularından ilhamla sergiyi hazırlayan Sarıyer, tasarıma bakışını, "Zorlaştırıyoruz hayatı ama ben her zaman anlaşılmaktan yanayım," diyerek özetliyor
- Conteiner sergisi tam olarak neye odaklanıyor?
- Bu sergi yaklaşık 10 yıl içinde oluşan çalışmalarımı elediğim ve en öz hale indirdiğim 12 parçadan ibaret. Bunlara muhafaza kutuları diyorum. Bunları anıların saklanacağı mücevher kutuları gibi düşündüm. Bir de şu var, ben genellikle kutsal geometriyi kullanırım. Duygular yoğunsa, hayaller yoğunsa, bunları serbest dille anlatmak bana çok etik gelmiyor.
- Neden etik değil?
- Yaptığınız işi anlatırken dürüst oluyorsunuz böylece, karşıya ispatı hazır oluyor. Ben hayallerimi zaten ortaya koymuşken bunları ifade ederken net ve daha bilimsel, dürüst olmak istiyorum. Olgun bir tasarımcı olmama rağmen modernist bir yaklaşıma sahibim. Empati yapma konusunda sıkıntılarımızı çözebilirsek bilinçte farkındalığa erişebileceğimizi düşünüyorum. Yaptıklarımda sanki madalyonun arka yüzünü hatırlatmak istiyorum. Ben basitin içinde mucizevi şeylerin saklı olduğunu düşünüyorum. Zorlaştırıyoruz hayatı. Karmakarışık hale getiriyoruz. Bazılarımız saklanıyoruz o karmakarışıklığın içinde. Ben daha çok anlaşılmaktan yanayım.
- Tasarıma başladığınız ilk yılları merak ediyorum.
- 1970'den beri tasarım yapıyorum. Tasarım yaparken ilk yıllarda kendime ait bir showrroomda sergiliyordum. Kadıköy'deki galerimin içinde bir grup eşyayı koyduğum vakit camına özel yazı yazardım. Model deyip, iki nokta koyup, modelin adını yazardım. Altına da çizen deyip iki nokta koyup, Aziz Sarıyer yazardım. Design kelimesini kullanmıyorduk o zamanlar. Zaten tasarım sözcüğü Türkçede yoktu. Ben her ay bir sergi açıyordum. O bilinçle ve o hevesle bu işi yapmaktaydım. O zamanlar tabii ki yurt dışındaki fuarları, sergileri takip ediyordum. Ama yurt dışına çıkmak o kadar kolay olmuyordu. Kataloglardan resimlerden görüyorduk. O genç yaşlarda imitasyonlar yapıyorduk. Biz bazı şeyleri yoktan var ettik açıkçası.
- Yaşanan toplumsal değişim sizi nasıl etkiledi?
- Ben 19 yaşında evlendim ve çok genç yaşımda hayata atıldım. Açıkçası dişimle tırnağımla çalışmak zorundaydım. Başka bir şeye ayıracak çok fazla vaktim yoktu. Bu konuda pek fazla ödev, görev yapmadım diyebilirim.
- Beslendiğiniz kaynaklar neler?
- Meditasyon yapıyorum. Evimde küçücük bir odam var ve tüm ihtiyaçlarımı orada karşılıyorum. Genellikle hafif yiyorum geceleri, bilgisayarın başında yapacağım projeler ve düşüncelerimin hepsi panoma asılı. Odama girdiğimde kendimi kaybediyorum.
İstanbul markası büyük bir şans
"Son yıllarda Türkiye'de büyük kalkınma var. Öncelikle tasarım olgusu oluştu. Türkiye'de tasarım geçer akçe olmaya başladı. Bu da yansıyor. Özellikle gençler çok iyi. İstanbul gibi bir markaya sahip olan Türklerin bu konuda çok etkin olacağına inanıyorum."
EV MOBİLYALARINA ESKİ CENEVİZ YAPISI
Serginin yer aldığı dünyanın önde gelen mobilya tasarımcılarını İstanbul'a taşımayı amaçlayan Nicol mağazası, bundan sonra da benzer sergilere ev sahipliği yapacakmış. Nicol, Cenevizliler döneminden kalma ikinci derece tarihi binada bulunuyor.
EN SON HABERLER
- 1 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 2 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 3 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler
- 4 Yelkovan kuşlarının peşi sıra
- 5 Üstümüz başımız leopar
- 6 Bu oyunun seyircileri, cesaretli insanlar
- 7 Zamanın ötesinde bir albüm
- 8 7/24 şehirde yaşam
- 9 Sınırları koruyalım
- 10 Dümdüz bir karın, incecik beden için bahar diyeti kılavuzu