Cumartesi 25.12.2010

Yiyecek katında inecek var

Kadıköy yakasının en yeni alışveriş merkezi Palladium'un içindeki Ve adlı restoran, yemeklerinin çeşitliliğiyle şaşırtıyor. Közlenmiş patlıcan püresi ve tahin ile sunulan kuzu incik, kestane mantarlı bonfile ve Amerikan tarzı steak'lerin yanı sıra pizza, burger ve spagettilerin arasından seçim yapmak zor

Alışveriş merkezlerinin food court diye adlandırılan yiyecek içecek katlarında yemeğinizi 20 dakikada alıp yer, kalkarsınız. Ama çoğunlukla elinize plastik çatal bıçak tutuşturulmuştur. Eğer tabak verilmişse, bu çoğu kez karton ya da ince alüminyumdandır. Zaten ısmarladığınız yemekler, genellikle daha önceden pişirilmiş ya da yarı pişmiş olarak hazırda tutulmaktadır. Dolayısıyla sıra beklemezsiniz. Food court'larda üst düzey lezzet, kalite beklenmez. Ancak AVM'lerin yiyecek içecek katına gelenler, neyle karşılaşacaklarını bilirler; midelerini buna göre hazırlar ve hayal kırıklığı yaşamadan karınlarını doyurup ayrılırlar. Bu tür food court'larda şık restoranların yer aldığı da olur. Nitekim, yeni açıldığında Cevahir AVM'nin food court'unda Katris adlı bir restoran vardı ve bana göre İstanbul'un en iyilerindendi. Benzer kalitede bir restoran da Akmerkez'in food court katındaki MacRenzi'ydi. Ancak bu tür mekânları tercih edenler, AVM'lerin yiyecek katına burun kıvırıyor, food court müşterileri ise bu restoranları pahalı buluyor, ucuz fast food büfelerine yöneliyorlardı. Sonuçta iki restoran da müşterisizlik sonucu kapandı. Bazı yeni AVM'lerin alışveriş katlarında, butiklerin aralarında restoran ve fast food büfelerine rastlıyoruz. Dolayısıyla fast food büfesine gidenlerle şık restoran müşterileri, aynı ortamı paylaşmıyor. Her iki konsept de aynı büyük çatı altında sorunsuzca varlığını sürdürüyor. Geçenlerde Kadıköy yakasının en yeni ve gözde alışveriş merkezi Palladium'da, Ve adında şık bir restoran açıldığını duydum ve bir arkadaşımla hem yılbaşı alışverişi yapmak, hem de bu restoranda yemek yemek için Palladium'un yolunu tuttuk. Ve restoran, food court katındaydı. Hiç değilse Katris ve Mac Renzi'nin hatası tekrarlanmamıştı ve buraya bir kapıdan girilmiyordu. Açık cepheden mekân görünüyor, kapıda da iki hostes, yemek yemeye niyetlenenleri içeriye yönlendiriyordu. Girişte sol tarafta uzun bir bar tezgâhı, sağda ise küçük bar masaları yer alıyordu. Daha alçak tavanlı bar bölümünün ardından çok yüksek tavanlı oval bir mekâna geçiliyordu. Camlı duvarı kaplayan kalın perdelerin ve çoğu masanın rengi kurşuni ve griydi. Nedense kocaman mekânın bir bölümüne dev gibi yumurta figürleri konmuştu. Yatay bir devekuşu yumurtasını andıran en büyüğünün yanında dikey duran iki yumurtanın ön tarafları oyulmuş, içleri şarap kavı olarak değerlendirilmişti. Aydınlatma da XXXXL boy abajurlarla sağlanıyordu.
TERAS BÖLÜMÜ ISITILIYOR
Salondan, bir kapıyla terasa geçiliyordu. Geniş terasın büyük bölümü açık olduğu halde, bugüne dek gördüğüm en komplike tavandan ısıtma sistemiyle soğuk kış günlerinde bile rahatça oturulabilecek konfora ulaştırılmıştı. Biz içeriyi tercih ettik; ancak bizden sonra gelen tüm müşteriler, doğru terasın yolunu tuttular. Masaya oturur oturmaz güler yüzlü bir kadın garson, yemek listesini sundu. Üç çeşit çorbayla başlayan mönünün üzerinde çalışılmış ve özenliydi. Ufak atıştırmalıkları tercih edenler de gözetilmişti. Bu bölümden hatırlayabildiklerim, taze keçi peyniri, parmesan, gorgonzola ve manchego peynirlerinden oluşan peynir tabağı, taze fesleğenli, Ricotta peyniriyle doldurulmuş ızgara patlıcan ruloları oldu. Ana yemekler balık, beyaz ve kırmızı etler olarak üç ayrı bölümde sıralanmıştı. Izgara kuşkonmaz, kavun, andiv salatası, domates, fesleğen ve zeytinyağı sosuyla çıtır levrek mönünün balıklar bölümündeki favorimdi. Yedi çeşit tavuk yemeği arasından da curry soslu piliç ve tavuk Milanese'i kafamdaki tercih listesine kaydettim. Lezzet doruğu ise kırmızı etlerdeydi. Közlenmiş patlıcan püresi ve tahin ile sunulan kuzu incik, inciğin İtalyan versiyonu, yanında rizotto ile sunulan fırında osso bucco, kestane mantarlı ve demi glace soslu bonfile ve T-Bone Steak ile başlayan Amerikan tarzı steak'ler, balık ve beyaz etleri unutturdu. Oysa mönüde daha 12 çeşit pizza, beş çeşit burger, paniniler, 12 çeşit salata, 11 çeşit penne, parpadelle, spagetti, linguini, tortellini, ravioli gibi makarnalar ve rizotto çeşitleri vardı. İçkilerde Kavaklıdere ve Doluca çeşitlerinden derlenmiş Türk şaraplarının yanı sıra, bazı ithal şaraplara da yer verilmişti.
KÖPÜKLÜ ŞARAP DA VAR
Makul görünen şarap fiyatları Sarafin çeşitlerine gelindiğinde birden zirveyi zorluyordu. Örneğin Sarafin Sauvignon Blanc, 100 TL ile fiyatlandırılırken, nedense Sarafin Chardonnay'e 120, Sarafin Fume Blanc'a ise 125 TL fiyat yakıştırılmıştı. Buna karşılık prestij içkisi sayılan Altın Köpük köpüklü şarabı sadece 95, Türkiye'nin en iyi rozelerinden Lal de 54 TL'ydi. Bazı şaraplar 12 ile 14 TL arasında kadehle de servis ediliyordu. Biz domates çorbası, tavuklu Milanese, demi glace soslu bonfile ısmarladık, bira ve meşrubat ile yetindik. Doğrusu yemeklerin gerek sunumu, gerekse lezzetine söylenebilecek olumsuz hiçbir şey yoktu. Yediklerimizden memnun kaldık. Vanilyalı dondurma üzerine dökülen sıcak espresso ile hazırlanmış alfogato al caffee ve sorbe ile yemeği noktaladık, 124 TL hesap bırakıp ayrıldık.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.