Cumartesi 05.02.2011
Son Güncelleme: Cuma 04.02.2011

Dünyanın dibine dalanlar

İnanılır gibi değil. Birkaç hafta içinde bu üçüncü klostrofobik filmimiz! Önce Buried- Toprak Altında'da, Irak'taki teröristler tarafından esir alınıp dev bir tabut içinde yerin altına gömülen Amerikan askeri. Sonra (gösterimi gecikip 18 Şubat'a sarkan) 127 Saat filmi ve orada, ABD'deki Grand Canyon'da keşif gezisi yaparken düşüp kayalara sıkışan ve kendi bacağını kesmek zorunda kalan dağcının (gerçek) öyküsü. Ve şimdi de Yeni Gine'de, insan ayağının henüz basmadığı sayılı yerlerden birinde, çok derin bir yeraltı mağarasına inen ve orada aniden değişen doğa koşullarıyla mahsur kalıp yeryüzüne çıkmaya çabalayan bir avuç araştırmacının öyküsü. Benim gibi belli bir klostrofobiden muzdarip biri için ne zor bir dönem. Ama tüm bu filmleri birer birer ele aldığınızda, hayli başarılı yapıtlar olduğu yadsınabilr mi? James Cameron, zaten derinliklere meraklıydı. Avatar'la uzak gezegenlere gitmeden önce, Abyss, Titanic ve de Titanik'in kalıntıları üzerine belgeselinde, deniz diplerine olan merakı açık değil miydi? Cameron bu kez yapımcı olarak katıldığı bu filmde, yine gerçek bir olaydan yola çıkıyor. Ve kahramanlarını dünyamızın az bilinen bir yöresindeki olağanüstü bir mağaraya çağırıyor. İkisi kadın olan bir avuç dağcılık ya da iniş uzmanı, bu sporla karışık araştırmanın hem heyecanlı hem de ürkünç deneyimini yaşarken, olağanüstü doğa koşullarının gazabına uğruyor ve derinliklerde boğulma tehlikesine uğruyorlar. Ve içlerindeki en yaşlısı ve deneyim sahibi olanı Frank McGiure yönetiminde, gerçek bir ölüm-kalım savaşı veriyorlar. Film, Avatar'da da kullanılan yeni ve marifetli kameralarla, üç boyutlu olarak çekilmiş. Sonuç ise hayli görkemli. Büyük bölümünde bir belgesel izlenimi veren film, ayrıca gerçek olaya katılmış kimi dramatik ögeler içeriyor. Ki olasılıkla en önemlisi, o 'ezeli ve ebedi' tema, yani baba-oğul çelişkisi ve çatışması. Cameron'ın nezareti altındaki genç Avustralyalı yönetmen ve de o kıtanın tanınmış ya da genç oyuncuları, oldukça etkileyici bir iş çıkarmış. Film özellikle doğanın bir yanıyla muhteşem, öbür yanıyla da ölümcül varlığını görkemli biçimde gözler önüne seriyor. Üç boyut teknolojisi ise bu kez tam hedeften vuruyor. Aşırı klostrofobikler dışında tüm aksiyon ve de doğaseverlere tavsiye edilecek bir film. Öte yandan, himayesine aldığını ihya eden Cameron, bakalım bizim Kıvanç Tatlıtuğ'u da gerçekten koruyucu kanatları altına alacak mı?
SANCTUM ***
Yönetmen: Alister Grierson Senaryo: John Garvin, Andrew Wight Görüntü: Jules O'Loughlin Müzik: David Hirschfelder Oyuncular: Richard Roxburgh, Ioan Gruffud, Rhys Wakefield, Alice Parkinson, Dan Wylie ABD-Avustralya ortak yapımı
HAFTANIN YILDIZ TABLOSU
BIUTIFUL ****
AĞAÇ ***
ÇÖLDE KUTUP AYISI ***
AŞK SARHOŞU ***
KURTLAR VADİSİ: FİLİSTİN **
AYI YOGİ **
TRON EFSANESİ *

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.