Edebiyatçı bir kadın kuşağı için

Aksu Bora, İlknur Üstün ve Selma Acuner uzun yıllardır kadın hareketinin içinde yer alan üç kadın. Aksu Bora, Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde hoca, kadın meselesiyle ilgili pek çok kitaba ve araştırmaya imza attı. İlknur Üstün, çok uzun yıllar felsefe öğretmenliği yaptı. 90'lardan beri kendini feminist olarak tanımlıyor. Yoncanın üçüncü yaprağı Selma Acuner, sivil toplumun dış ilişkiler kanadında uzman, eski AB Kadın Lobisi üyesi. Bu üç kadın, bir araya gelerek Ankara'da bir rüyayı gerçekleştirdi. Rüya derken ironi yapmıyoruz, çünkü aslında bir anlamı olmayan 'ayizi' sözcüğünü Aksu Bora bundan yıllar yıllar önce rüyasında görmüş. Espriyle karışık bu isimde bir lokanta açacağını hayal ediyormuş ama gün gelmiş, sadece kadınların yazdığı, kadınları anlatan bir çatıya isim olmuş Ayizi. Ayizi Yayıncılık'ın öyküsünü Aksu Bora ve İlknur Üstün'den dinledik. Kadınlara 'değerli' olduklarını anlatmak ve ortak bir kadın dilini yazılı hale getirmek için yola çıkan Ayizi'nin ilk kitabı Gazi Mahallesi kadınlarını anlatan Makbul Anneler Müstakbel Vatandaşlar adlı bir araştırma. - Gerçekten rüyanızda mı gördünüz Ayizi'ni? - Aksu Bora: Evet, 10-15 yıl önce gördüğüm bir rüyaydı, ama hiç unutmadım. Aslında kendi okumak istediğimiz kitapları çevirelim, yazalım diye kurduk bu yayınevini.
EŞCİNSEL EDEBİYATINA DA YER VERECEĞİZ
- Peki neler okumak istiyordunuz da bulamıyordunuz?
- İlknur Üstün: Hem literatür anlamında önemli eksikler vardı hem de günlük hayatta sık sık yüzleştiğimiz kadın hikayelerine edebiyatta rastlamak çok zor. Kadınların bir dili var ama yazıyla ilişkileri öyle değil.
- A.B: Anlatacak çok hikayeleri var kadınların ama bunların anlatmaya değer olduğuna inanmıyorlar. Kendi yaşadıklarına değer vermiyorlar. Halbuki memleketin tarihinin bir de öyle bir yüzü var. Yazılmamış, anlatılmamış bu yüzünü ortaya çıkarmak istiyoruz kitaplarımızla.
- Yani niyetiniz gerçek anlamda bir kadın yayıncılığı...
- A.B: Tabii feminist bir yayınevi burası. Şu anda muhalif hareketler içinde en kuvvetlisi kadın hareketi. Ama sadece iki tane dergi çıkıyor, bir de akademik kitaplar var. Kadın hareketinin kendi sözünü söyleyebilmesi lazım. Bu beslenme de sadece çeviriden olamaz, bu memleketin bilgisine de ihtiyacımız var. Edebiyatçı kadınlar yayınevi yayınevi dolaşıyor ama dosyalarını bir yerlerde yayımlatamıyorlar. sandıklarındakini çıkarmaya başladı.
- Erkeklerin eserleri de Ayizi'nden çıkabilecek mi?
- A.B: Yayınevinin kapısından erkek sinek giremez diye bir tavrımız yok ama kadınlara öncelik vereceğiz. Mesela askerlik hikayelerine, eşcinsel edebiyatına yer verebiliriz. Ama hikaye yazan bir adam yayınevi arıyorsa nasılsa bulur bir yer.
- Bir yayın kurulunuz var mı?
- İ.Ü: Evet bir yayın kurulu oluşturduk. Aralarında Pınar Selek, Nilgün Toker, Eser Köker, Hatice Meryem, Melek Göregenli, Nebahat Akkoç, Ece Göztepe, Neslihan Cangöz, Tennur Baş ve Simten Coşar'ın da olduğu kalabalık bir yayın kurulumuz var. Yayınevimizin bir de seminerler dizisi olacak. İlki Eser Köker'in sunacağı Feminist Biyografi başlıklı seminer olacak. Sonbaharda da Handan Çağlayan sunum yapacak.
- 2011'de kaç kitabınızı okuyacağız?
- A.B: Kadın yayıncılığı bir derya deniz. Bu işe girmemizde de motivasyonu sağlayan şeylerden biri buydu. Yeni genç bir kadın kuşağı geliyor ve hayata, edebiyata bambaşka bir yerden bakmayı beceriyorlar, çünkü çok başka yerlerden besleniyorlar. Ayda iki kitap çıkarmak gibi bir hayalimiz var, 2011'deki hedefimiz 15 kitap.