Giriş Tarihi: 12.03.2011

Lezbiyenlik ve mutluluk üzerine

Belki bir büyük stüdyonun yapmaya cesaret edemeyeceği ve Amerikan bağımsız sinemasından gelen en iyi örneklerden sayılması gereken bir film. Bu özetle, bir lezbiyen çiftin öyküsü. Daha üniversite yıllarında tanışmış ve hayatlarını birlikte geçirmeye karar vermişlerdir. Çift artık yaşlılığın eşiğindedir, ama yalnız değildirler. Yıllar önce beraberliklerini iki çocukla desteklemeye karar vermişler, bir 'sperm donörü' bularak önce bir kız, sonra da bir erkek çocuk sahibi olmuşlardır. İkisi de kişilikleri sanki sert bir kabuğun altında gizli olan inatçı, yetenekli çocuklar. Özellikle de kız. Sonra kız, bir gün bir dosyanın içinde babasının kimliğine rastlar. Yani donör denen kişinin... O sempatik, yakışıklı, uçarı ve neşeli bir adamdır. Yıllar önce herbiri 60 dolar için (o zamanlar büyük paraydı!) bu işi yapmış, sonra onları hiç görmemiş olan bir baba; üniversite eğitimini yarıda bırakıp bir restoran açmış ve kendisini 'yemek işine' vermiş olan. Kız, babayı bulur ve kardeşiyle birlikte onunla tanışırlar. Devreye kaçınılmaz olarak kadın çiftimiz de girecek ve yılların hesabı ortaya gelecektir. Kadın eşcinselliği üzerine yapılagelmiş bir avuç filmin belki hem en radikali, hem de en sempatiği olmayı başaran bir film. Bu farklı dünyayı ve duyarlılığı incelikle veriyor: Özellikle ilk yarıdaki kimi komedi ögelerine rağmen hiç bayağılaşmadan, bel altına inmeden. Cinselliğin açık biçimde, ama yine bayağılaşmadan kullanılması büyük erdem. Kimi sahneleri ise hayli cesur: Örneğin kadınlarımızın erkekeşcinsel porno izleyerek tatmin olmaları gibi. Nedeniyse filmde! Öte yandan final çok ilginç; çünkü kahramanlarımızdan biriyle 'donör' arasında geç kalmış bir aşk başlıyor. Biri otoriter, inatçı, 'erkekten beter' eşiyle beraberliğinden, öbürü bunca yıldır bir yuva kuramadan bir kadından öbürüne geçmiş yüzeysel hayatından yorulmuş kadınla erkek, birbirlerinde mutluluğu bulur gibi oluyor. Acaba bu sıradışı seçimin bedeli yeterince ödenmiş midir, artık 'normal' bir ilişkinin zamanı mı gelmiştir? Ama film sonuç olarak kendi yürekli, özgür, meydan okuyan tavrını inatla korumayı başarıyor. Bu aslında mütevazi filmin en önemli yanı, sanırım bu. Elbette oyunculuğu, Julianne Moore, Mark Ruffalo ve özellikle kendisini aşan Annette Bening üçlüsünün büyük başarısını göz ardı etmeden
İKİ KADIN, BİR ERKEK ***
(The Kids are All Right)
Yönetmen:
Lisa Cholodenko Senaryo: L. Cholodenko, Stuart Blumberg Görüntü: Igor Jadue-Lillo Müzik: Carter Burwell Oyuncular: Annette Bening, Julianne Moore, Mark Ruffalo, Mia Wasikowska, Josh Hutcherson, Yaya DaCosta, Kunal Saharma, Eddie Hassell Amerikan filmi

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.