Boyutu değil, işlevi önemli

Yıllardır İstanbul'da gerçekleşen tüm konserleri çok yakından takip eden biri olarak, açıkçası bu kadar yoğun ve dolu bir takvime rastladığımı pek hatırlamıyorum. Bu sene İstanbul, daha yılın ortasına gelmeden anlaşılıyor ki, yabancı müzisyenler açısından tarihinin en yoğun senelerinden birini yaşayacak. Sadece Iron Maiden, Amy Winehouse, Bon Jovi gibi büyük isimler yüzünden değil. Bu ülkede Bant gibi, ufacık bir kesime hitap eden bir dergi bile tamamen bağımsız isimlerin sahne alacağı kendi festivalini yapabiliyorsa, ne mutlu. Bu kadarını yapmak bir başka ülkeye göre burada çok daha zor. Hepimiz biliyoruz. Şimdi, yukarıda anlattıklarım işin iyi kısmı. Herkes geliyor ama kimler neyi, nasıl izleyecek daha çok konuşuluyor. Tüm bu isimlerin önüne geçen iki konu var. Birincisini geçen hafta da yazmıştım: Bazı konserlerde 24'e çekilmek zorunda kalınan yaş sınırı. İkincisi ise konser mekanları. Bu sene konserlerin yapıldığı mekanları bir türlü beğenemedik. Çoğunlukla da bu mekanlar bize dar geldi. Sanki her konsere on binlerce bilet alıyormuşuz gibi "Orada konser mi olur, sığmayız," dedik. En çok konuşulan da Küçükçiftlik Park oldu.
TUVALET SIRASI BİTMEZ!
Doğrudur, Iron Maiden'ın Küçükçiftlik'te yapılmasının can sıkıcı tarafları var. Küçükçiftlik Park pek de hoş görünümlü bir yer değil. Bu sene kapasitesi 17 bine çıkarılmış olsa da, birçok sorunu var. Ama o sorunlar hangi mekanda yok? İstanbul'da bu çaplarda bir konser yaparken ulaşımın, girişin, çıkışın sorun olmadığı bir mekan geliyor mu aklınıza? U2'ya gidişte de dönüşte de saatlerce trafikte beklemedik mi? Rock'n Coke için Hezarfen'e iki saatte gitmiyor muyuz? Kuruçeşme'de mi yoksa Park Orman'da mı tuvalet, içecek sırası beklemiyoruz? Mesele sadece kapasite değil. Sevdiğimiz grup gelince sanıyoruz ki konsere binlerce bilet satılacak. Ama gelen ismi en çok sevenlerimiz bile para ödemeden, sağdan soldan davetiye bulur muyuzun hesabını yapıyor o ayrı tabii. Bu işlere girişilirken çok ince hesaplar yapılıyor. Mesela yine Küçükçiftlik'te sahne alacak olan, albümleri milyon satan Interpol, Türkiye'de 1500 biletten az satsın, bakın bakalım bir daha o çapta alternatif grup getirmeye cesaret ediyorlar mı?

SORUNSUZ MEKAN VAR MI?
Ciddi zorluklar var. Kuruçeşme Arena'da ses yüksekliği çok daha ciddi denetleniyor ve 1 Haziran'dan sonrası için akıbeti belli değil. Park Orman'ı Serdar Bilgili, İstanbul'un Hyde Park'ına dönüştürmeye çalışıyor ama henüz ruhsat işlemleri tamamlanmadığı için bu sene festival yapmak güç. Cemil Topuzlu'nun, Harbiye Açık Hava'nın kapasitesi düşük. santralistanbul'da sadece One Love'a izin var. Stadyumların durumu ise bambaşka. Ali Sami Yen tarihe gömüldü. İnönü tadilata giriyor. Şükrü Saraçoğlu hiçbir zaman söz konusu olmadı. TT Arena'yı ve Olimpiyat Stadı'nı dolduracak isimler üçü, beşi geçmez. Boğaziçi Köprüsü'nüyse bir tek U2'ya açıyoruz, biliyorsunuz. Tüm bunlara ek olarak da bazı sponsorların giremediği yerler var. Neresinden tutsanız bir sorun var yani. Oturup halimize şükredelim demiyorum elbet ama İstanbul'da sorunsuz konser yapılabilecek mekan gerçekten var mı? Bunca organizatörün gözden kaçırdığı hem hesaplı hem de sorunsuz bir yer varsa lütfen söyleyin ben de sonuna kadar savunayım. Asıl mesele neden böyle bir konser alanının olmadığıdır. Tolga Akyıldız, Milliyet'te çok güzel sormuş: 'Koskoca 2010 geçti bu kentin başından, kültür başkenti oldu, o bütçelerle konser salonunu inşa etmek bu kadar zor mudur?' diye. O zorluğun nedenini de 'başka yerlerde' aramak gerekiyor. Onu da unutmayalım.