Dünya paylaştıkça güzel

Kemal Ekşioğlu, 21 yaşında. Kimsenin bilmediği, tanımadığı biri. En azından sosyal yaşamda. Ama sanal alemde Kemal Ekşioğlu bir fenomen sayılabilir. Çünkü Facebook'ta açtığı sayfası, zaman zaman açıp kapattığı siteler birçok hayran kazanmasına neden olmuş. Ekşioğlu'nun yaptığı iş şöyle özetlenebilir; insanların internete yüklediği fotoğrafları, videoları keşfediyor eğer ilginç ve komiklerse kendi sayfasında yayınlıyor. Kendi sayfasında yayınladığı videolar anında 200 bin kişiye ulaşıyor. Bununla da kalmıyor, bu videolar kimi zaman televizyon programlarında da yayınlanıyor. Ekşioğlu'nun işi yaratmak değil paylaşmak.

- Siz ne yaparsınız?
- Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Fotoğrafçılık bölümünde okuyorum. Okula gitmeye vaktim yok sürekli bilgisayar başındayım.

- Sayfa açıp bu tip paylaşımlar yapmak nereden aklınıza geldi?
- İster istemez oldu. Ben uzun zamandır Facebook'tayım. Arkadaşlarımla bir şeyler paylaşmayı çok seviyordum ve bunu kendi profilimden yapıyordum. Ama Facebook, 15 kez profilimi kapattı. Ben sıfırdan başladım. Profil kullanıcısının arkadaş sınırı var. Benim profilimde 200 bine yakın insan vardı. Sadece bu da değil, internette başka paylaşım alanlarım da vardı, 2 milyon kişiye ulaşıyordum. Sürekli kapatıldığı için bezdim, bıraktım bu işleri bir süre. Ama insanlar beni bırakmadı, 'Sayfa aç, paylaşımlarını özledik,' diye mesajlar alıyordum. Ve sayfa açtım.
15 SANİYELİK VİDEOYU 500 AVROYA SATTIM
- Bunun size ne faydası var ki?
- İlk başta yoktu. Sağdan soldan bana gelen paylaşımları ben de benim listemdekilerle paylaşıyordum. Ama benden alınan içeriklerle başka sayfalar hazırlandı, daha fazla insana ulaşanlar oldu. Beni kimse tanımıyordu. Ben de paylaştığım şeylerin üzerine ismimi yazmaya başladım.

- Yani, bir video paylaşıyorsunuz, siz çekmemişsiniz o videoyu ama üzerine isim yazıyorsunuz...
- Evet ama benim videoyu çektiğime dair bir iddiam yok, ben paylaşan kişiyim. O videoyu çeken kişi belki 50 kişiye ulaşır, ben 200 binin üzerinde insana. Bu yöntemi geliştirdiğimde İngiliz televizyonu ulaştı bana bir video için. 15 saniyelik bir videoyu onlara 500 avroya sattım. Sonra Star TV ulaştı bana. Bir televizyon programı için sosyal medya takibini yapmaya başladım. Onlara çeşitli videolar vermeye başladım.

- Ne istiyor televizyon programları sizden?
- Türkiye'de olan absürd olayları. Mesela çatıya çıkıp 'I Love You Justin Bieber,' diye bağıran kızın görüntüsü, bu tip absürd şeyler.

- İnsanlar, yaptıkları paylaşımların kaç kişi tarafından izleneceğinin farkında mı?
- Aslında çok bilinçli değiller. Bir video paylaşıyorlar. Bunun yarın öbür gün televizyonda yayınlanmasını belki istemiyorlar ama o, bir şekilde birinin eline geçtiğinde böyle bir ihtimal var. Bunu göz ardı etmeden videolarını paylaşmaları gerekiyor. Her şey olabilir. Ben her şeyi paylaşmıyorum, benim mizah anlayışıma Günde 200 video izliyorum ama beş tanesini paylaşıyorum.
- Benim size ulaşma nedenim, internette yayınlanan absürd bir düğün fotoğrafıydı. Onun hakkında ne diyeceksiniz?
- Benim gördüğüm en absürd fotoğraflardan biriydi. Bayağı bir fotoğraf arşivim var ama böylesi zor gelir. Fotoğrafçı, bu paylaşımı kaldırmam için mesajlar yazdı bana. Sonra ses çıkmadı.
Günde 20 saat bilgisayar başındayım
- Günde kaç saatinizi bilgisayar başında geçiriyorsunuz?
- Evdeysem 20 saat bilgisayar başında oluyorum. Uyumak istediğimde uyuyorum.
- Bu videoları nasıl buluyorsunuz?
- Arkadaş çevrem geniş olduğu için, önüme düşüyor. Bir bakıyorum bir arkadaşım göndermiş. Bazı fanatikler var, onlar bana özellikle video, görüntü arıyorlar. Bana gelen içerikleri de televizyon kanallarına paslıyorum.
- Para kazanıyorsunuz yani...
- Yaşamak için paraya ihtiyaç var.