Natalie Portman, Oscar için bu kadar tebrik almamıştır

Henüz 27 yaşında ve şimdiye kadar hep kötü adam rolleri oynadı. "Ben aslında naif bir adamım, neden bana hep sevimsiz roller geliyor," diye dertlenirken, geçen yıl ilk kez bir komedi dizisinden teklif aldı. TRT 1'de yayınlanan Yerden Yüksek'teki saf türkücü çocuk rolüyle de 2. Antalya Televizyon Ödülleri'nde Komedi Dizisi En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü'nü kaptı. Şimdiye kadar Genco, Aşk ve Ceza dizilerinde rol alan, DOT'un Kürklü Merkür ve Kutlama/Festen oyunlarında kendini gösteren, bir de oyunculuk ajansı kuran Enis Arıkan'la bitmeyen enerjisini konuştuk.
- Komediyle ilişkiniz ne zaman başladı?
- Liseden sonra iki yıl Seden Kızıltunç Tiyatrosu'nda da komedi oynamıştım. Sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde okudum. Okulda komediye ağırlık verilirdi. Her yıl bir komedi oyununda oynardım. Sonra piyasaya girince, hep kötü adam rolleri gelmeye başladı. Ben de utangaç bir adam olduğum için kendimi gösteremedim sanırım, sevimsiz olduğum düşünüldü. Yerden Yüksek'teki Sabit Cezzar rolü, televizyondaki ilk komedi işim.

- Komedi rolü teklif edilmiyor diye, üzülüyordunuz anladığım kadarıyla...
- Ben aslında naif bir adamım, neden bana itici çocuk rolü geliyor, diye şaşırıyordum. Saf türkücü rolünü o yüzden çok sevdim ve ödül aldım sanırım. Ama ödülü hiç beklemiyordum. Antalya'ya gittim, ama cumartesi tiyatro olduğu için dönmek zorunda kaldım. Giderken, 'Ödülü kazanırsan, senin yerine kim alsın?' diye sordular. 'Nasılsa ben almam,' dedim. Hasibe Eren 'Olmaz, söyle birimize!' dedi. 'Bana kim ödül verecek, olmaz ya, ama sen al o zaman,' dedim.

- Dizide Tarık Pabuççuoğlu ile baba-oğlu canlandırıyorsunuz. Nasıl bir iletişiminiz var?
- Birlikte oynamaktan inanılmaz keyif alıyorum. İlk başta çok panik yaşadım. Bana olan sevecen tavrıyla rolleri köpürtmeye, çok eğlenmeye başladık.

- Çocukluğundan beri oyuncu olmak isteyenlerden misiniz?
- Aslında dansçı olmak istiyordum. Ama çocukken obez olduğum için beni sınavlara alamayacaklarını söylediler! Buna çok moralim bozulmuştu. Sonra Şebnem Bozoklu ile tanıştım ve o beni konservatuvar sınavlarına hazırladı. O zamandan beri çok yakın arkadaşımdır.

- Şebnem Bozoklu'yla nasıl tanıştınız?
- 17 yaşlarındaydım. Tiyatroya başladığım ilk gün onunla tanıştım. Şebnem, hayatımın yönünü değiştirdi. Seden Kızıltunç Tiyatrosu'na görüşmeye gitmiştim. Şebnem'in saçları o zaman Kleopatra gibiydi. Bir kapıyı açtım, karşıma o çıktı, 'Pardon,' deyip çıktım. İleride bir kapı daha vardı. Onu çalıp girdim, yine Şebnem. 'Sen nereye geldin?' dedi bana. Görüşmeye geldiğimi söyledim, orada 10 dakika muhabbet ettik. Sonra ben o tiyatroda çalışmaya başladım, Şebnem'le de arkadaş olduk. Şebo bana 'Seni konservatuvara hazırlayacağım' dedi. O da Müjdat Gezen'de okuyordu. Beni de hazırladı ve ilk yılda kazandırdı. Okuldan sonra 'Ne yapacağım?' derken, cips reklamı geldi.

- Dansçılık hayalinizi bu reklamda biraz gerçekleştirdiniz o zaman...
- Hayat böyle bir şey. Dans etmeyi çok istiyordum ve dans eden pop yıldızını canlandırdığım bu reklam beni buldu. Sonra Genco ile Aşk ve Ceza dizileri geldi. - Ünlü olmakla ilişkiniz nasıl? - Hiç öyle bir derdim yok. Tiyatrodan para kazansaydım asla televizyona çıkmazdım. Yolda tanınmak falan, üstümde çok baskı kuran şeyler. Yaptığım işe aykırı ama özgür ve rahat olmak daha çok hoşuma gidiyor.

- Siz de Twitter'da yaşayanlardansınız. Hele Ezgi Mola ve Şebnem Bozoklu'yla atışmalarınız dikkat çekiyor olmalı...
- Ben, onlar girdi diye girdim Twitter'a. Sonra komik şeyler yazarak, zaman öldürmeye başladım. Bunu yaparken çok eğleniyorum da... Canım sıkkın oluyor; bir şey yazıyorum, insanlar cevap veriyor. Bu çok hoşuma gidiyor. Orada tanıştığım ve çok sevdiğim kişiler var. Ben orada mutlu oluyorum, hayatımın çok önemli bir parçası oldu.

- DOT'un son oyunu Kutlama/Festen'de de rol alıyorsunuz. DOT'la yolunuz nasıl kesişti?
- O sırada Genco'da oynuyordum ve Kürklü Merkür için seçmeleri kaçırmıştım. Tesadüfen orada çalışan bir arkadaşım, oyunda bir rolün eksik olduğunu söyledi ve görüşme ayarladı. Sınavına girdim, kazandım. Kutlama/Festen'de takıntılı bir adamı canlandırıyorum. Bizim gibi bir kulisi hayatımda görmedim. Hiç kıskançlık yoktur; herkes birbirini yükseltir.

- Hayal Bistro'da da DJ'lik yapıyorsunuz...
- Dans etmeyi oldum olası çok sevdiğim için müzikle aram hep iyiydi. Bir arkadaşım DJ'lik yapmamı teklif etti ve işin tekniğini öğretti. Üç hafta önce bir gece denedim ve o gece mekân doldu taştı. Ben kimse gelmez, diye düşünüyordum. Şimdi ikinciyi yapacağım.
İLİŞKİLERDE YETENEKSİZİM
- Twitter'da bu kadar sevilmenizi neye bağlıyorsunuz?
- Evet, ödül aldığımda o kadar tebrik aldım ki, 'Natalie Portman Oscar'ı kazandığında bu kadar tebrik almamıştır,' dedim. Sorunsuz bir adamım, kavgacı değilim. Ben insanları sevmeye gelmişim bu dünyaya. O yüzden beni de seviyorlar sanırım. Mutlu bir ailede büyümenin etkisi olmalı. Hep çok sevildiğim için de seyircinin sevmediği kötü adam rollerini oynamak zor geliyor.

- Bu kadar sevgi dolu bir adamın sevgilisi, şanslı olmalı...
- Hayır, ne yazık ki o hiç öyle olmuyor. İkili ilişki, en şanssız olduğum ve beceremediğim şey. O konuda yeteneksizim. Tanrı her şeyi vermiyor, kısmet.

- Yazdıklarınızdan biraz fırlama, hatta hiperaktif biri intibası uyandırmıştınız. Ama şimdi karşımda utangaç biri var. Yanlış bir kanı mıydı o?
- Hayır değil, aslında bildiğin zibidiyim ben! Ama ilk girdiğim ortamlarda utangacım. Yoksa hayat benim için eğlenmek ve mutlu olmak üzerine kuruludur. Asla depresyona girmem.

- Nasıl oluyor bu?
- Beni mutsuz eden şeyi ne yapıp edip geriye itiyorum ve kendimi sokağa atıyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum. Bu dünyaya bir daha gelmeyeceğim, mutlu olmalıyım derdindeyim. Sıkıntılı olduğumda eve kapanıp ağlamaktansa, dışarı çıkıp gülmeye çalışmak bana daha doğru geliyor.

- Siz en çok kimlere gülüyorsunuz?
- Demet Evgar, Binnur Kaya ve Şebnem Bozoklu'ya. Kadınlar, erkeklerden daha komik.
EÇE KOÇAL