Giriş Tarihi: 20.8.2011

'Yumuşak' bir vampir hikayesi

İşte tipik bir yaz filmi gibi gözüken, iddiasız, yıldız isimsiz ve mütevazı bir Amerikan yapımı. Fakat özellikle korku filmlerini, ama genelde iyi, özgün sinemayı seven herkesin ilgisini çekmeye aday. Bir Haiti efsanesinden doğan zombiler (yani yaşayan ölüler) sinemada 1930- 1940'ların birçok filminde kullanıldı. Aralarında birkaç başyapıt da vardı: White Zombie (1932, Victor Halperin), I Walked with a Zombie (1942, Jacques Tourneur) gibi... Ama türün yeniden canlanması için 1968 yılını ve George Romero'nun katıksız korku zirvesi The Night of the Living Dead/Yaşayan Ölülerin Gecesi'ni beklemek gerekti. Ve türün başta bizzat Romero'nun filmleri olmak üzere birçok yeni örneği karşımıza geldi. Bunca filmden sonra, bu alanda yeni olarak ne yapılabilir? Türün birçok filmde çeşitli görevler almış perde arkası kahramanlarından Jim Mickle, işte yanıtı veriyor. Zombilerin istilası altında parçalanmış, sıkı yönetime rağmen kıyımları önleyememiş, sayısız kurban vermiş bir ABD ve de dünyada (bu arada Ortadoğu tamamen bir Zombi diyarı olmuştur!), olgun, deneyimli ve Mister lakaplı bir savaşçıyla gencecik Martin'in serüvenini anlatıyor film... Macera ilerledikçe, yanlarına geçkin bir rahibe, bir siyah deniz eri, hamile bir genç kadın gibi kişileri de alan takımımız, kuzeye, nedense yeni cennet bahçesi ilan edilen Kanada'ya varmaya çalışıyor. Ve başlarına gelmedik kalmıyor. Öncelikle, bu klasik bir zombi filmi değil. Gerçi kimi tipik zombi sahneleri çok iyi çekilmiş: İnandırıcı, gerçekçi ve son derece ürkünç... Ancak tersine, son derece çevikler. Buna karşın bir büyük zaafları var: Öldürülemez değiller ve de her ısırılan, zombi olmuyor! Böylece mücadele daha gerçekçi ve makul bir tabana oturuyor. Ayrıca filmin zombi, vampir ve daha genel biçimde 'dünyanın sonu' filmlerinin bir karması olduğu söylenebilir. Her türlü aşırılıktan kaçmak ise filmin baş erdemi olmuş. Böylece, örneğin yapay olarak korkutma amaçlı bir müzik yerine, son derece yumuşak, neredeyse duygusal bir müzik egemen. Kimi zaman sadece piyanoyla çalınmış. (Bu arada besteci Jeff Grave'i kutlamak gerekir.) Benzer biçimde, kişilikler çok iyi işlenmiş ve oynanmış. Bir zombi filmindeki bu karakter yaratma çabası göz bile yaşartabilir!
YIKILAN AMERİKA FONU
Asıl önemlisi, filmdeki o görkemli 'yıkılan Amerika' fonu. Büyük ülkenin yaşadığı kriz öylesine iyi tasvir edilmiş ki, sanki bu, şu günlerde yaşadığı büyük ekonomik bunalımın bir alegorisine dönüşüyor (oysa film 2010 yapımı!). Böylece yönetmenin filmi 'bir tür vampirli Gazap Üzümleri' olarak değerlendirmesi, tam anlamıyla cuk oturuyor (John Ford'un John Steinbeck'ten uyarladığı, 1929 bunalımı üzerine ünlü filmi). Görüldüğü gibi film, farklı okumalara açık, ilgi çekici bir yapım. Fetret devirlerinde ortaya çıkıp olmadık kötülükler yapan din sömürücüleri ise, sahte bir mezhep lideri kişiliğiyle acımasızca eleştiriliyor. Bu da ayrı bir boyut! İlk kez izlediğimiz, senaryoya da katılan Nick Damici, Martin rolünde Gossip Girl/Dedikoducu Kız'daki eşcinsel oğul Connnor Paolo, yaşlı rahibede bir zamanların gerçekten güzel oyuncusu Kelly McGillis (o klasik 'zavallı, ne hale gelmiş' lafını etmenin tam sırasıdır!) gayet iyiler. Korkutma çabasını bir an bile sömürmeyen ve deyim yerindeyse edebiyle korkutan bu filme, kendi adıma hoşgeldin diyorum.
ARABALAR- 2 **
(Stake Land ) / Yönetmen: Jim Mickle / Senaryo: J. Mickle, Nick Damici / Görüntü: Ryan Samul / Müzik: Jeff Grace / Oyuncular: Nick Damici, Connor Paolo, Danielle Harris, Kelly McGillis, Bonnie Dennison, Michael Cerveris / Amerikan filmi

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.