İstanbul için sanat vakti!

SEN sonbaharın gelişini geceleri hafif hafif esen rüzgardan, yaprakların sararmasından, okulların açılmasından, ayakkabının içine önce soket, sonra diz altı çorapların giyilmesinden, trafikte sıklıkla görülen aylığı 500 TL'lik servis araçlarından, her gün gittiğin kahvede latte'ye gelen 50 kuruşluk o minicik (!) zamdan anlayabilirsin. Ben sonbaharın gelişini sabah, çantamın içine, akşamı düşünerek attığım merserize hırkadan, yanlış baharda aklıma gelen temizlikten, 'Üşüdük içeri oturduk' diyen arkadaşlardan (hoş bugünlerde toplanan masalar yüzünden kimse dışarıda oturamıyor ya) ama en önemlisi Babylon'un açılışından anlarım. Ki bu olay 13 Eylül Salı akşamı gerçekleşti. İçki içildi, bu yıl cumartesi geceleri yapmaya söz verdikleri tatta bir 3D parti ortamı yakalandı (Babylon, eski Nublu ve üst katta toplaşmalar için kiralanan odanın kapılarının açılmasına bu isim veriliyor). Meraklıydım, sordum. Babylon'da bu sezon şunlar olacak: Artık konserler hafta içi her gün (cuma da dahil) 21:30' da başlıyor. İşten çıktın, kokteylini yudumladın, biraz hızlı da olsa yemeğini yedin mi içeri girmek için bekleyen kalabalık arasına karışabilirsin.
GECE YARISI EKSPRESİ
Aylık programı yakından takip etmeni öneririm, önceden alacağın biletler, sana 'bilet kalmamış' diyen arkadaşlara, havanın yanı sıra en azından 10 TL indirimli olarak geri dönecek. Alan Parker'ın 1978 tarihli sansasyonel filmi Midnight Express/Geceyarısı Ekspresi'ni bilirsin. Her turist, yabancı arkadaş mutlaka 'Türkiye'de bu oluyor mu gerçekten?' sorusunu sormuş, sen de kendini ceza avukatı konumunda uzun bir metin yazarken bulmuşsundur. Babylon bu konsepti ve utanç duygusunu alıp, bütün toplumların öteki topraklara yapıştırdığı önyargıları kırma amacıyla bir konser serisine dönüştürmüş. Midnigt Express'te BaBa ZuLa (Türkiye), Fun-da- Mental (İngiltere), Mulatu Astatke (Etiyopya), Rainbow Arabia (Los Angeles), Tinariwen (Mali), İlhan Erşahin's İstanbul Sessions (İstanbul) sadece müziğin bildiği dilden konuşacak. Ateş etrafında toplanıp, deve sırtında taşıdıkları akülerle besledikleri elektrogitarlarıyla beste yapan Tuareg göçebesi, kaç kişi oldukları bilinmeyen Tinariwen'i dinlemek için beklemedeyim. Yerli gruplar da yeni sezonda Babylon'da.
İstanbul'dan haberler
Tangun, DJ Yakuza, Orkun Bozdemir, Görkem Eylem, Doruk Güralp açılış gecesinde çalıyor, S14 gece hayatına bar-club kategorisinden dahil oluyor. Sıraselviler Caddesi'ne paralel, Billurcu Sokak'ta.
Nişantaşı'nın mahalle barı Corridor açıldı. Artık yağmur bastırınca nereye kaçacağız diye düşünmüyoruz, Türkçe müzik aşkını bastırmak için de salı günleri gidiyoruz.
Sokak sanatına olan büyük tutkumu doyuracak bir film festivali buldum. 2 Ekim'e kadar Pera Müzesi'nde. Jean-Michel Basquiat'yı konu alan Harika Çocuk; punk rock ve hip-hop gibi underground müzikler, kaykay ve grafiti kökenli D.I.Y (kendin yap) akımını anlatan Güzel Kaybedenler; sanat herkes içindir diye çırpınan Keith Haring üzerine çekilmiş Keith Haring'in Evreni.
Video ve Dijital Sanatlar Festivali Kurye, 23 Eylül'e kadar Sıraselviler 10 numara, birinci kattaki Empire Project'te.
Şimdi hepsinin adını tek tek sayamayacağım, TAW olarak bilinen Tophane Art Walk'taki (Tophane Sanat Yürüme Alanı) bütün galerilerde yeni sergiler açıldı. Hazır oralara inmişken köşede dürüm yemeyi de unutmayın, yanında acı biberlerle.
Tahtakale Hamamı'nda bir sergi varmış diye laf dolanıyor ya ortada. Evet, doğru, var. Tekinsiz Oyunlar başlığı altında 22 sanatçı 28 Ekim'e kadar kendi oyunlarını oynuyor.
İstanbul Bienali (yani en beklenen sanat dönemi) başladı. Bienal artı biletinden alırsan, her yere bedava girmenin dışında da ayrıcaklıkların var.
Penti'nin dergisi Pentilog'un Fashion's Night Out için bastığı sayı elinize geçerse sahip çıkın ya da arayan derviş modeli sorup soruşturun. Bebek, Cihangir, Bağdat Caddesi'nde yaşama kılavuzu var.
Tünel taraflarında sergi arayanlar için üç önerim: Pop Art Extended, Alanİstanbul; Teo Skaffa - Fumblin' With The Blues, Milk Gallery & Design Store; Kutluğ Ataman, Mezopotamya Dramaturjileri Arter'de. Başladı.
Acid caz erbabı Incognito, 23 Eylül'de Ghetto'da.
Artbeat bitti bitecek
13 Eylül'de başlayıp yarın sonunu göreceğimiz yeni nesil sanat fuarı Art Beat'e gittim. Kapıların açılmasından hemen önce hâlâ devam eden çalışmaları, alt katta bağımsız sanatçılara ayrılan alanın düzensizliğini, Bedri Baykam'ın süregelen varlığını saymazsak; az sayıda galerinin seçili sanatçılarını görmek ve dekoratif sanat dışında hikayeler okumak iyi geldi. Geleneğe uyup hastası olduğum birkaç sanatçı saymak isterim: Ansen &Microbigs; Seda Hepsev - Erotik Bread Series, Andrew Barton; Here and There Nora @ Soda; Gökhan Deniz @ Çağla Caboğlu; Ali Alışır @ Art On; Tunca Subaşı & Mehmet Ali Uysal @ Pi Artworks; Robert Montgomery & Bahadır Yıldız @ Cassa Dell'Arte, Tuğberk Selçuk (bağımsız, galerisiz, kafası rahat sanatçı) Ayrıca Salt'tan sonra Art Beat'e de stand açmış Robinson Crusoe'un varlığından duyduğum mutluluğu da yeri gelmişken sizlerle paylaşmak istedim.