Cumartesi 15.10.2011
Son Güncelleme: Cuma 14.10.2011

Aşklarıma değil, kendime emek verdim

Magazinde yer alan insanların kendilerine güvenmediklerinden eminim. Babam oyuncu olmamı istemedi. Oynadığım filmde bazı sahneler vardı, babam uzun bir süre benimle konuşmadı. Hayalciyim, ben düşmekten korkmam. Düştükçe daha güçlü kalktığım için seviyorum bu durumu. Yeterince acı çektim, artık zamanın tadını çıkarıyorum. Yedi yıl, özellikle televizyon sektöründe çok zorluklarla karşılaştım.

Tecavüze uğramış bir köylü kızı. Ya intihar edecek ya da öldürülecek. İkisi arasında seçim yapmak zorunda bırakılırken, o yaşamayı seçiyor, İstanbul'a kaçıyor. Artık adı Nebiha değil, Figen... Güzel günler görmek ümidiyle kendine taktığı yeni adla, yeni bir hayat arıyor. Bu yıl kadınların dokunduğu Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde, Güzel Günler Göreceğiz filmiyle dikkatleri çeken Feride Çetin, sadece bu rolle değil, hayattaki aktivist duruşuyla da dikkati çekiyor. Ben onu Radikal gazetesindeki sinema yazılarından tanıyor ve takip ediyordum. Ne yazık ki artık yazmıyor. Bulgar göçmeni sporcu bir anne-babanın kızı olan Feride Çetin, bir aksiyon filminde dublöre gerek duymayacak kadar ağır sporların içinde. İngilizce, Almanca ve İspanyolca konuşuyor. İspanya'ya bir yaz okuluna gitmeye karar vermişken, Güzel Günler Göreceğiz filmi için teklif aldığında önce "Hayır" demiş... Bir yarım saat kadar Beyoğlu'nda tek başına yürüdükten sonra yönetmeni arayıp kabul etmiş.
- Güzel Günler Göreceğiz'in kurgusunu çok beğendim. Sizi de başrolde görmeyi özlemiştik, İki Genç Kız'dan sonra...
- Nâzım Hikmet'in şiirinden uyarlandı. Filmde her karakter, şiirin bir kısmını anlatıyor. Yılmaz Güney, Orhan Veli, Nâzım Hikmet ve Cervantes'in şiirleri var ve film bence tek bir günde geçmesine rağmen, yarınla ilgili. Yani mutsuz olabiliriz ama umutsuz olmaya hakkımız yok. Benim oynadığım Nebiha, yaklaşık 10 yıl önce İstanbul'a göçüp gelmiş. Doğu'da bir köyde yaşıyormuş; orada öldürülmekle hayatta kalmak arasında bir seçim yapmak durumunda kalmış ve İstanbul'a kaçmış. Ama ailesi hâlâ onu öldürmek için peşinde, bu yüzden Figen takma adıyla yaşıyor. Bir tekstil atölyesinde çalışıyor. Çok cesur bir kadın, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor. Etrafında üç erkek var. Bir şekilde her biri onu hayatında istiyor. Benim yorumum; vicdan sahibi ve mutlu bir kadın olduğu için onu istedikleri...
HİÇ HAMBURGER YEMEDİM
- İki Genç Kız'la, Altın Koza'da en iyi kadın oyuncu ödülünü almıştınız. Altın Portakal'da bu yeni filmle ödül bekliyor musunuz?
- Ben rolün büyüğüne, küçüğüne bakmam. Beğendiğim senaryoda, beğendiğim rolü oynarım. Bu filmin senaryosunu da çok sevdim. Sarmal bir senaryoydu. Farklı karakterler bir kelebek etkisiyle birbirlerini bilmeden etkiliyorlar. Ben yönetmen Hasan Tolga Pulat ve senarist Emre Kavuk'un cesaretine inandım. Çok duygusal hareket ediyorum. Yanlış seçimlerim olsa bile, hayatta bir şey çağırıyor beni. Bu filmde de bir şey davet etti. Annesi 'Kaçtığın için artık kötü yoldasın sen,' diyor. Doğu'da eğer bir kadın tecavüze uğrarsa gerçekten kirlenmiş ve bitmiştir artık.
- Anneler ve Kızları adlı dizide de benzer bir kadını oynuyorsunuz. Bu bilinçli bir seçim mi?
- Bilinçli bir tercih benim için. Tesadüf değil. STK'larla da yoğun bir işbirliği içindeyim. Kadın cinayetlerini engellemek için destekte bulunuyorum. Ama oyuncu olarak da bir şeyler söylemem gerekiyordu.
- Özel hayatıyla gündemde olan oyuncular daha göz önünde, siz öyle değilsiniz...
- Kimseyi yargılamak istemiyorum herkes tercihinde özgür. Ama magazinde yer alan insanların kendilerine güvenmediklerinden eminim. Yaptıkları işe güvenmiyorlar ve dolayısıyla danışıklı dövüş şeklinde magazin basınını hayatlarına sokuyorlar. Kendileri buna izin veriyor. Mesela çocukluğumdan beri Çetin Tekindor'u sahnede izliyorum büyük bir hayranlıkla. Sahnede, televizyonda ve sinemada... Onu başka hiçbir yerde görmedim, yaptığı işler dışında.
- Annenizden, anneannenizden çok bahsediyorsunuz. Nasıl kadınlar onlar?
- Çok kafasının dikine giden bir kadındı anneannem. Annemle babam çok genç yaşta evleniyor. Onların aşkı, aileleri memnun etmiyor, gizlice evleniyorlar. Annemle babam hâlâ birbirlerine âşık. 70'lerde gelmişler Bulgaristan'dan. İkisi de sporcu. Annem jimnastikçi, babam hentbolcu. Avustralya vatandaşlığını kazanmışlar ama gitmemişler. Babam 'Çocuklarım kendi dillerinde Türkiye'de eğitim görecek,' demiş. Şimdi komik geliyor ama evde yemeklerimiz kalori hesabıyla yapılırdı. Üç kardeş de böyle büyüdük. İlk gazlı içeceğimi 20 yaşında içebildim. Hiç hamburger yemedim! Annem her boş bulduğu zamanda bir yabancı dil öğrendi ve bizi de bu dillere yönlendirdi. Onun sayesinde ben üç yabancı dil konuşuyorum.
AİLEMİZİN HER FERDİNDE BİR DELİ TARAF VARDIR
- 31 yaşındasınız. nasıl bir hayat planı çizdiniz?
- İlköğretimi okul birincisi olarak tamamladım. Babam bunu gördüğü için üzerime biraz fazla yüklendi. Okul birincisi olmamı istedi hayatta. Babam oyuncu olmamı hiç istemedi. Bir filmimde bazı sahneler vardı. Bu yüzden uzun bir süre benimle konuşmadı. Ama sonra aramızda çözdük. Ailemizin her ferdinde bir deli taraf var. Ani kararlar alabilmek, hayatı bir anda değiştirebilmek gibi bir özelliğimiz var. Bu yüzden yaptıklarımı anlayışla karşılıyorlar. (Gülüyor).
- Çağan Irmak'la röportaj yapmaya gidiyorsunuz, size filminde rol teklif ediyor, Kutluğ Ataman'a asistanlık için başvuruyorsunuz, filminin başrolünde oynatıyor. Bu şans mı, bir strateji mi?
- Okulda parlak bir öğrenciydim ama mezun olunca, 2001 krizi de patlamış, bir süre hiç iş bulamadım. Kutluğ Ataman'a hayrandım, onunla çalışmak için başvuruda bulundum ve bir anda bu teklifle karşılaştım. Hayatımın akışını değiştiren tekliftir. Çağan Irmak'la da aynı şekilde oldu. Babam ve Oğlum filminin setine röportaja gitmiştim. Girer girmez Çağan Irmak beni tanıdı. Güzel bir röportaj yaptık ve sonra sette kalmama izin verdi. Bir sene sonra beni aradı. 'Ulak'ta oynamak ister misin?' dedi. Onunla çalışmak harika bir şey. Gerçek bir oyuncu yönetmeni.
FATURALARIMI KEND İM YATIRIYORUM
- Gazetecilik yaptınız. Sinema üzerine yazdığınız köşenin takipçisiydim. Başarısız olduğunuz bir alan yok mu?
- Aile kurmak istiyorum ama ilişki, başarısız olduğum bir alan. Şu ana kadar öyle bir erkek karşıma çıkmadı. Öyle bir erkek olsaydı şu an da yanımda olurdu. Galiba aşka vermem gereken emekten çok ben kendime emek verdim! Belki biraz bencillik ama annem de bu konuda beni hep destekledi. Yalnız yaşıyorum, birçok şeyi yalnız yapıyorum, faturalarımı kendim yatırıyorum, yemeğimi kendim yapıyorum, sporumu tek başıma yapıyorum, günün büyük bölümünde yalnızım. Ama bundan mutsuz olmuyorum.


X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.