Son Güncelleme: Cuma 28.10.2011
Yaralarını saran Yalova'dan Van'a umut veren mesajlar
Biri doğuda biri batıda, birbirinden kilometrelerce uzaktaki iki ilimiz Van ve Yalova... Ancak Vanlı ve Yalovalılar, hiç olmadığı kadar yakınlaştı. Çünkü kader ortaklığı yapıyorlar. Yalovalı depremzedelerin kapılarını çaldık ve onlardan, Van için umut dolu mesajlar topladık
FELAKETİ 12 YIL ÖNCE YAŞAYANLAR ANLATIYOR
KIZIMIN BİR LAFI BENİ HAYATA DÖNDÜRDÜ
1999'da depreme Yalova'daki evlerinde eşi ve 7 yaşındaki kızıyla birlikte yakalanan Nurten Akbaş, 40 kişiye mezar olan bir enkazın içinde bir gün boyunca kurtarılmayı beklediklerini söylüyor: "Tamamen pes ettiğim bir anda kızımın bir lafı beni hayata döndürmüştü; 'Anne ben daha 7 yaşındayım, ölmek istemiyorum,' deyince bana müthiş bir güç geldi. Sonra iş makineleri gelince çok korktuk. Betonların arasındasınız, üstünüzde acayip bir gürültü ve sarsıntı, iş makineleri girmemeli enkaza. Çok ölen oldu bu yüzden de." Göçük altından çıktıktan sonra da sıkıntıların bitmediğini söylüyor Akbaş: "Eşim Coşkun hemen bir hastaneye götürülüp 24 saat içinde ameliyat edilseydi sakat kalmayacaktı ama götürdükleri hastanede hatalı müdahale edildi. Bir de sonra benden tedavi masraflarını da aldılar. Güçlü olmak zorundaydım kızım ve kocam için. Biri yatıyordu, biri ayaktaydı ama çocuktu." "Bunu yaşamayan bilmez," diyor Nurten Akbaş ve ekliyor: "Zor oldu ama yeni bir hayat kurduk kendimize. Şimdi müstakil evde yaşıyorum. Apartmanda yaşayamam. Eşimle birlikte bir kafe işletiyoruz. Kızım ODTÜ'de Şehir Planlamacılık okuyor. Hayatta kalanlar mücadele edecekler. Mücadelesiz hiçbir şey olmuyor."
HİÇ EVE KAPANMADIM
17 Ağustos 1999 depreminde 16 saat göçük altında kalan Onur Yılmaz, bu felaketi en ağır yaşayanlardan biri. Henüz 15 yaşındayken bir gecede çok şeyini kaybeden Yılmaz, yaşadığı acılara inat içindeki yaşama sevincini koruyabilmiş. Protez bacağıyla yürüyüşler yapıyor, yüzüyor, eğlence yerlerine gidiyor: "Sağ ayağım sıkışmıştı. O şekilde saatlerce bekledim. Sonra beni çıkardılar, hastaneye götürdüler, birkaç hastane dolaştım, bacağımı kangren nedeniyle kesmişler. Önce söylemediler. Ama sonra öğrendim, babamın ve dedemin vefat ettiğini de öğrendim. Ardından protez takılması için Almanya'ya gittim. Sonra bütün tedaviler bitti, ben de normal yaşantıma döndüm. Eğitimimi tamamladım, sonra da işe girdim. Milli Eğitim Müdürlüğü'nde çalışıyorum. Hayat devam ediyor. Hayata dört elle sarılmak lazım. Ben hiç eve kapanmadım. Hiç değnek kullanmadım. Depremle yaşamayı öğrendik, burası Marmara bölgesi, deprem kuşağında olan bir bölge."
EN SON HABERLER
- 1 Sanal dünya çocuklara okuldan tatlı geliyor
- 2 Öğrendiğinizde şaşıracağınız 4 önemli beslenme bilgisi
- 3 Oysa her şey çok iyi gidiyordu
- 4 Sokaklar tenis kortuna döndü
- 5 Her şey bu ülkenin çocukları için
- 6 Bir rüyanın peşinde
- 7 7/24 şehirde yaşam
- 8 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 9 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 10 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler