Spor asla sadece spor değildir

Sinema, müzik ya da televizyon yıldızı denilince, bir çırpıda onlarca isim saymaya başlıyoruz ama iş spora gelince, 15 isimlik bir liste yapmakta bile zorlanıyoruz. (Ki bu listenin büyük çoğunluğunu futbolcuların oluşturduğunu da yadsıyamayız.) Halbuki dışarıda bir yerlerde spor, gerçekten de birçok kişinin hayatını değiştiriyor. Bahsettiğim bu değişim para, itibar ve ünün getirdiği bir değişim değil. İnsanların hayatının spor sayesinde değişmesine yardımcı olan kuruluşlardan biri Laureus. 2000 yılında kurulan bu organizasyon, bugüne kadar toplum tarafından dışlanmış 1.5 milyondan fazla genç insanı spor sayesinde topluma geri kazandırmış. Bu yardım işi de bizzat Nadia Comaneci, Mark Spitz, Boris Becker, Franz Beckenbauer, Katarina Witt, Marcel Desailly, Edwin Moses ve Sergey Bubka gibi efsane sporcularla birlikte gerçekleştirilmiş. Yine bu kuruluş geçtiğimiz pazartesi, 2011 yılının en iyi sporcularını ödüllendirdi. 'Sporun Oscarları' olarak da anılan bu ödüllerin verildiği töreni yerinde izledik. İşte o gece yaşananların satır başları:
Konuklar, gecenin düzenlendiği Central Hall Westminster binasına, Laureus'un destekçilerinden olan Mercedes otomobillerle getirildi.
Kadınların büyük bir kısmı siyah elbise tercih etmişti. Bu tercihi, payetli ve kırmızı renk elbiseler takip ediyordu.
Gecenin sunuculuğunu İngiliz oyuncu Clive Owen üstlendi. Ama Owen, sunuculuk yaptığı 'nadir' anlarda 'Benim burada ne işim var?' havasındaydı. Hatta oyuncu, aklının o sırada oynanan Liverpool-Tottenham maçında olduğunu kendisi de ifade etti. (Owen, koyu bir Liverpool taraftarı.)
Gecenin ünlü profili beklentinin altındaydı. Tanınmış isimler arasında öne çıkanlar; İsrailli model Bar Rafeli, Sir Alex Ferguson (Manchester United teknik direktörü) David Coulthard (eski Formula 1 pilotu) ve Ruud Gullit (eski futbolcular) gibi isimlerdi.
Törenin sunucusunun Clive Owen olduğu daha önceden duyrulmuştu ama bir başka İngiliz oyunucu, Thandie Newton da gecede sunucu olarak belirdi. Ama bütün gece boyunca bu iki oyuncudan daha çok konuşan biri vardı: İngiliz TV sunucusu Steve Rider. Yardımcı sunucu olarak sık sık sahnede görünen Rider, ödül alanlar teşekkür konuşmalarını bitirdikçe, onlara sorular sormaya devam etti.
Aralıksız iki buçuk saat süren tören boyunca sıkışık nizamda oturmak zorunda kalmak, hepsi şık elbiseler -şık, zamanın uzamasıyla doğru orantıyla 'rahatsız'a dönüşürve topuklu ayakkabı giymiş kadınların sızlanmalarına neden oldu.
Bir barkovizyon gösterimi sonrası, podyum aydınlandığında konuklar karşılarında Bryan Ferry'yi gördü. Ferry, mini bir dinletinin ardından geldiği gibi yine sessizce kayboldu.
Törenin ardından konuklar, Whitehall Place'teki after partiye gitmek için kapıya yöneldi. Tiril tiril elbiselerinin içinde tir tir titreyerek araç bekleyen kadınların imdadına, görevlilerin verdiği paşmina şallar yetişti.
Partide, ödüllerden birini takdim eden ABD'li oyuncu Luke Wilson, kendisine "Çok iyi bir sunuştu," diyen bir konuğa, "Bitmiş olduğu için çok mutluyum," cevabını verdi.
Partide daha yakından görme fırsatını yakaladığımız kadın konukların bazıları botoksu fazla kaçırmıştı. Öyle ki, kendinizi bu garip görüntüye tekrar tekrar bakmaktan alıkoyamıyordunuz. Bu arada bazı insanlar gerçekten kötü yaşlanıyor. Bkz: Boris Becker.