LANA'nın görevi müziği kurtarmak

Müzik endüstrisinde çalışanların en sevdiği iş; aşırı derecede başarılı olacak, istisnai fenomenler bulmaktır. Eğer bulmakta güçlük çekiyorlarsa da, 'onları' yaratmaktır. Bu arzu; plak şirketleri çalışanlarının da, organizatörlerin de, blog sahiplerinin de, pek tabii müzik yazarlarının da kalplerinde yatar. Çünkü bu endüstride 'yeteneği' ilk keşfeden, her zaman diğerlerinden daha çok kazanır. Dergilerde, televizyon kanallarında, internette, attığımız her adımda karşımıza bir yeni kurtarıcı ismin çıkmasının en temel sebebi budur. Bu yeni sanatçılar üzerine oynanan bahisler bazen tutar. Bazen de tutmaz. Eğer yeni 'kurtarıcımız' Lana Del Rey'in tutacağı üzerine bahis oynadıysanız, müjdeler olsun, bahsiniz tuttu. İngiltere'nin ve dünyanın en büyük bahis şirketi William Hill, Lana Del Rey'in albümünün listelere en tepeden girmesine 1'e 1.5 veriyordu. Del Rey'in ocak sonunda yayınlanan albümü Born to Die sadece İngiltere'de değil, sekiz ülkede listelere bir numaradan girdi. Türkiye'de de Avrupa Müzik'in Power FM ortaklığıyla yayınlandı. Peki kimdir bu Lana Del Rey ve neden şimdi yıllardır uyuyan bir volkan gibi, büyük bir güçle, aniden patladı?
AYRICALIKLI BİR AİLENİN KIZI
Henüz 25 yaşındaki Del Rey, Lake Placid / New York doğumlu. Lake Placid, 2 bin 500 civarındaki nüfusuyla küçük ve yerel bir kasaba. Ama buna rağmen 1932 ve 1980 Kış Olimpiyatları'na ev sahipliği yapmış. Del Rey bu kasabada onu fazlasıyla destekleyen hayli zengin, emlakçı bir babanın ve reklamcı bir annenin ayrıcalıklı kızı olarak yetişmiş. Geçtiğimiz haziran ayında 'ev yapımı' klibi Video Games'i YouTube'a koyana kadar hiç kimse onu tanımıyordu. Ama yukarıda bahsettiğim kaşiflerin ivmesiyle, Video Games şu an tam 28 milyon kez izlenmiş durumda. İnternetteki neredeyse her müzik blogu onu, daha albümü yokken yılın sesi seçiverdi. Tüm bunların bir rastlantı ya da Lana Del Rey'in yeteneğine bağlı olduğunu düşünebilirsiniz. 2005'te Arctic Monkeys de önce internette, dönemin müzik piyasasında büyük etkisi olan MySpace'de meşhur olmuştu. O dönemde henüz albümleri dahi yoktu. Whatever People Says I Am, That's What I'm Not'ı yayınladıklarında ise birçok rekora imza atmışlardı. Şimdiyse günümüzün en önemli rock toplulukları arasındalar. Lana Del Rey için aynı şeyleri söylemek hem doğru, hem de yanlış olur. Doğru olur çünkü, Del Rey de 'albümsüzler' kulübündeyken bazı rekorları tazeledi. Amerika'nın ünlü televizyon programı Saturday Night Live'a (büyüklüğünü anlamak için bizdek Disko Kralı'nı binle çarpın) yıllar sonra 'albümsüz' çıkan ilk isim oldu. SNL'e albümü olmadan çıkan son isim Natalie Imbruglia'ydı ve bu da çok uzun zaman önce, 1998'de gerçekleşmişti. Buraya kadar her şey yolunda. Ancak sonradan Del Rey hakkında, işin masumiyetini, 'keşfedilen yetenekli genç kız' kısmını bozan bazı şeyler ortaya çıkmaya başladı. Bir kere Del Rey, daha önce bir albüm yayınlamıştı. Gerçek adıyla, Lizzy Grant olarak. Müzik devi Universal'la (Interscope) imzaladığı anlaşmanın da bu yüzden çok öncelere dayandığı konuşuluyor. Neden mi bunları anlatıyorum? Çünkü Lana Del Rey söz konusu olduğunda, işin ticari kısmı çok önemli. Mevzu bahis olan müzikal açıdan bir kurtarıcı değil. Lana Del Rey, plak ve organizasyon şirketlerinin ortak bir 'ticari' projesi. İşin başlangıcında onu naif bir yeni yıldız olarak sunmalarının ucu da, o yeni nesil pazarlama stratejisine dokunuyor.
NEXT MODELS'LA DA ANLAŞMA İMZALADI
Lana Del Rey ilk çıkış yaptığında, müzikal anlamda (geçen hafta Türkiye'de de bir konser veren) Cat Power'ın mirasçısı olarak lanse edilmişti. Her ne kadar müziği ve yeteneği onun kadar parıldamasa da. Kariyeri adım adım, gözümüzün önünde inşa edilen Del Rey'in prodüktörü, aslında çok başarılı işlere imza atan bir isim: Emile Haynie. Ticari ve sanatsal başarı açısından Del Rey'den çok daha üstün olan, popüler kültür öncüleri Eminem, Lil Wayne ve daha nicesinde onun parmağı vardı. Born to Die'la yarattığı ağdalı pop'ta ise, tutunabilecek çok da fazla şey yok. Bir süre sonra monotonlaşan, birbirinin aynı tınlamaya başlayan 11 şarkılık bir albüm bu. Ama şimdiden satışlarda 'milyon' barajını aşmış durumda. Buna rağmen Rihanna, Lady Gaga gibi benzeri büyük pop prodüksiyonları kadar baştan çıkarıcı ve çarpıcı bir içeriğe sahip değil. Born to Die, her şeye sahip olmasına rağmen bir türlü mutlu olamayan depresif bir kızın hikayesini anlatıyor. Sonuna geldiğinizdeyse dimağınızda acı bir his bırakıyor. Yine de garip bir efsun, karşı konulmaz bir biçimde onu merak etmenize sebep oluyor. Efsun demeyelim de, daha modern haliyle; pazarlama. O pazarlama ve herkesin silikonlu olduğunu iddia ettiği dudakları sayesinde karşımıza daha çok çıkacak Del Rey. Ocak ayında Next Models'la imzaladığı sözleşme de bunun bir göstergesi. Miranda Kerr, Ana Beatriz Barros gibi top modellerin de sözleşmeli olduğu Next Models'ın bünyesinde artık Lana Del Rey de var. Görünen o ki Del Rey, 21. yüzyıl gençliğinin aklını çelen her mesleğe burnunu sokmuş durumda. Şimdilik -albümünün kötülüğüne dair aldığı yüzlerce profesyonel eleştiriye rağmenişler yolunda. Ama bir sonraki adımında gerçek bir yeteneğini göstermezse, onun için patlatılan o volkan soğuyup, etkisini yitirecek. Hep beraber izleyip göreceğiz...
KRİTİK ANLAR
* 21 Haziran 1986 River Lake / New York'ta doğdu.
* 4 Ocak 2010 Gerçek adıyla, Lizzy Grant olarak Lizzy Grant aka Lana Del Ray (Rey değil, Ray olarak yazılıyor albümde) albümünü yayınladı.
* 29 Haziran 2011 İlk single'ı Video Games, YouTube'a yüklendi.
* 4 Ocak 2012 Next Models'la anlaşma imzaladı.
* 12 Ocak 2012 Brit Awards'ta Uluslararası Çıkış Yapan Sanatçı dalına aday oldu.
* 14 Ocak 2012 Natalie Imbruglia'ın 1998'deki performansından bu yana, Saturday Night Live'da albümü olmadan sahne alan ilk isim oldu.
* 30 Ocak 2012 İlk albümü Born to Die'ı yayınladı.