Model geldim model olarak gidiyorum

Deniz Pulaş, Merve İldeniz, Begüm Özbek ve Esin Moralıoğlu dörtlüsü, 1990'larda Türk top modelleriydi. Hatta kelimenin tam anlamıyla onlar 'model'imizdi. Ama devir değişti... Pulaş, sıfır estetik ve botoks, Mehtap Elaidi'nin 1940'lardan ilham aldığı koleksiyonunu tanıtmak için defileye çıkması istendiğinde "40'ları yanlış anladım, 40 yaş üzeri kadınlar için üretildiğini düşünerek gittim," dediği İstanbul Moda Haftası'nda kıyafetini layıkıyla taşıdı. Artık ne ünlü ne de model olan Deniz Pulaş'ın en çok kızdıkları, eskiden mankenlik yapıp "Artık benim ismimin önüne o sıfatı koymayın," diyenler: "Bostancı'ya gider gibi, 19 kere Hong Kong'a gittim ben bu iş sayesinde. Kime nasip olmuş? Manken geldim, manken gidiyorum. Bu yaşıma geldim, hâlâ mankenlik yahmam için teklifi alıyorum."
- İstanbul Moda Haftası'nda (IFW) Mehtap Elaidi'nin defilesinde podyuma çıktınız. Dünyadaki 40 yaş üzeri süpermodellerin geri dönüşü gibi acaba sizler de mi podyuma dönüyorsunuz?
- Dört sene Hollanda'da yaşadım. Sonra memleket hasretine dayanamayıp İstanbul'a dönmeye karar verdim. Kendi kendime 'Koca eline bakmak nereye kadar?' diyerek çalışmaya karar verdim. Ama sorun şuradaydı ki, ne iş yapacağım? O yüzden defile teklifleri gelince 'Bugün mankenlik yapayım bari,' dedim. Yoksa bu saatten sonra nereye geri döneyim, yaş olmuş 45.
- Modellik dışında bir uzmanlığınız var mı?
- Voleybol geçmişim var. İki tane üniversiteye başladım, ikisi de yarım kaldı. Yani bu soruyu 'Lise mezunuyum,' diye cevaplamak zorundayım. Ticaret kafam var mı bilmiyorum. Bir yer açsam, başına otursam... Bir de kızım var, öyle uzun uzadıya kalamam hiçbir yerde.
- Sırada ne var?
- 25 Nisan'daki Yıldırım Mayruk defilesini bekliyorum.
20 YAŞINDA KIZIN TANITTIĞI KREMİN BANA FAYDASI NE?
- Kendinizi hâlâ güzel buluyor musunuz?
- Kendimi hiçbir zaman güzel bulmadım. Ama işimi iyi yapıyordum. En yamuk elbiseyi versinler, gene de kadınlar bana bakar. Yıldırım Mayruk bana 'En kötü elbiseyi sana veriyorum, kadınlar hep senin giydiğini istiyor,' der.
- Yaşınız itibariyle kırışıklık kremi reklamları gibi tanıtımlarda yer almak ister misiniz?
- Vallahi o reklamlar için doğru yaş aralığında olduğumu düşünüyorum. Ama benim gördüğüm, oralarda çıtır kızları oynatıyorlar. '20 yaşında kızın tanıttığı kremden ben ne fayda göreyim?' diye düşünürüm ben.
- Modayla alakanız ne durumda?
- Düğün dernek olmadığı zaman giyinmem. Modayla ilgili anlatabileceğim tek şey, topuklularımı nerede kısalttığım olabilir. Anlayacağınız, umurumda olmaz moda.
BİZİM BACKSTAGE'LERİMİZ DOLMALI, KISIRLI GEÇERDİ
- Nasıl bir deneyimdi İstanbul Moda Haftası, neler değişmiş sizin işlerde?
- Valla artık 'bizim endüstri' diye bir şey kalmadığını gördüm. Gidiyorum kızların yanına, soru soruyorum, kimseden cevap yok. Daha sonra öğrendim, hepsinin adı Mariana, Susanna filan. Anlayacağınız Türk model diye bir şey yok.
- Menşelerden başka ne değişmiş?
- Yemekler değişmiş. Eskiden bize kocaman ekmekten sandviç verirlerdi. Sabah aynı sandviç, akşam aynı sandviç. Ekmek arası bir şey görmek istemezdik; birbirimize 'Yarın sen dolma sar, sen kısır yap,' diye sipariş verir, kendi yemeğimizi getirirdik. Şimdi koca açık büfe, modellerin yedikleri önünde, yemedikleri arkalarında.
- Zamane modellerinin bir şey yemediğini düşünürsek, yazık mı oluyor açık büfeye?
- Evet kimse bir şey yemiyordu. Yoğurtlu bir şey vardı, herkes ona saldırıyordu.
- Sizin zamanınızda böyle değildi, değil mi? Biraz daha dolgun mankenler makbuldü.
- Bedenim 36 ile 38 arasında değişiyor. O zamanlar ben zayıf kalıyordum. Biraz dolgun, 38 bedenlerin iş yaptığı bir dönemdi. 1990'larda koleksiyonlar zayıf olduğu için, mankenlere çok iş düşüyordu. Toplamda gösterdiğiniz, aynı ceketin iki düğmelisi, üç düğmelisiydi. Bir kere yürüyüp, arkaya gidilmezdi. Sahneye kalabalık çıkılır, öndeki yürür, yandaki yürür, iş uzardı. Manken, tasarımdan daha ileride dururdu. Artık öyle değil.
- İyi para kazandınız mı?
- İyi para kazanamadım. Allah'a çok şükür evimi aldım. Çok yoğun mankenlik yapan biri için bu bile önemli.
SARI SAÇ BANA İŞ GETİRDİ
- Amsterdam'da yaşadığınız dönem nasıldı?
- İlk sene çok güzeldi başka bir yerde olmak. Sonra her sabah karanlık bir havaya uyanmak, oranın suratsız insanlarıyla olmak beni sıkmaya başladı. O zaman 'Kitap yazayım bari," dedim. Ama kaç tane kitap okumuşum ki, kitap yazayım. Yine de mankenlikle ilgili deneyimlerimi 2007'den beri yazıyorum.
- Ne yazıyorsunuz?
- Eğlenceli şeyler, özellikle kulisleri. 1989'da güzellik yarışmasına girdim. 'Dostluk güzeli' seçtiler. Ne oldu? Üç sene boş oturdum. 'Pek güzel değilsin. Çenen sivri, iyi fotoğraf veremiyorsun,' diye uzun zaman iş vermediler.
- Nasıl popüler oldunuz?
- Saçımı sarıya boyattım, bir anda 'Ne kadar Avrupai kadın,' demeye başladılar. İşlerim açıldı. Sarı saçın ekmeğini çok yedim.
Yeni koleksiyon yeni makine
Seıko'nun klasik saat koleksiyonlarından Premier'in 2012 koleksiyonu için yeni bir otomatik makine üretildi. 24 taşlı, saatte 21 bin 600 titreşimli makinenin 41 saatlik güç rezervi mevcut. Makinenin kalbindeki altın kaplama balans, kadrandaki pencereden; şeffaf arka kapaktan ise bütün makine ve özellikle de işlemeli rotor ağırlığı görülebiliyor. Mekanizma, hem otomatik hem de elle kurmalı. Akrep, yelkovan ve saniye ibrelerine ek olarak, alt kadranda 24 saat göstergesi sunuluyor.
Kızlar internete el koyuyor
Kızların dilinden anlayan, yepyeni, capcanlı ve heyecanlı bir internet sitesi var: www. cosmogirl.com.tr. Genç kızlara yönelik bu sitede stil önerileri, ünlülerle ilgili son haberler, diyet önerileri, saç trendleri ve Tarot gibi birçok farklı konuyla ilgili bilgiye ulaşmak mümkün. En eğlenceli testler, anketler ve videolar da cabası.