Üzümünü ye, bağını sorma

Greenpeace'in Türkiye'de üretilen sebze ve meyve ürünleriyle ilgili kimyasal ilaç kalıntıları raporunda, en yüksek ilacın üzümde görüldüğüne dair iddiası, çeşitli itirazlar alsa da endüstriyel tarımın sağlığımıza etkilerini ciddiye almamızı bir kez daha hatırlattı. Yıllardır yediklerimiz ve içtiklerimizin içinde neler olduğunu tam olarak bilmediğimize dair iddialar hiç bitmiyor. İnsan sağlığına zararlı tarım ilaçları da konunun en fazla dile getirilen kahramanı. Şimdi de ihraç ürünleri arasındaki, içeriğinde en fazla kimyasal ilaç bulunan üzüm, armut ve dolmalık biber, şimşekleri üzerine çekti. İlaç bu... Ne kadar yıkanırsa yıkansın, genlere o kadar işliyor ki yıkanınca çıkmıyor. Taraflardan daha sorumlu olmalarını beklerken, iddiaları kısaca hatırlatalım ve yemeden önce ürünlerin sağlığımıza fayda ve zararlarına dikkat edelim.
KİMYASAL İLAÇ SAYISI 4 MÜ, 24 MÜ?
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Greenpeace'in iddialarının gerçekdışı olduğunu belirterek, "Bağcılıkta dört taneden fazla pestisit kullanılamaz," dedi. Bu itiraz üzerine Greenpeace ise 24 kimyasal maddenin bulunduğu o üzümü bulduğunu açıkladı. Greenpeace Akdeniz Tarım Kampanyası Sorumlusu Tarık Nejat Dinç, "Bu tartışmanın sayısal değerler üzerine bir tartışmaya dönüşmesinden rahatsızız. Asıl tartışmamız gereken mesele 'Halk sağlığını tehdit etmeyen pestisitsiz, GDO'suz bir tarım ve hayvancılık sistemini nasıl kuracağız, çiftçimizi nasıl koruyacağız?' olmalıydı. Madem Sayın Bakan, '24 kimyasal olmaz,' dedi, biz de o zaman Almanya'nın en prestijli laboratuarlarından biri olan CVUA Stuttgart'dan gelen bilgileri paylaşıyoruz. Diliyoruz ki, Sayın Bakan artık çiftçilerimizin alın terini hiçbir suretle ciddiye almayan ilaç, tohum şirketlerini ve endüstriyel tarım uygulamalarının çıkmaz sokağından nasıl çıkaracağımızı tartışmaya açar." Üzüm Üreticileri Sendikası ÜZÜMSEN ise kimyasal ilaç kalıntıları raporu üzerine yaptığı açıklamada, bu iddiayı inkar yerine çözüm üretilmediğini öne sürdü: "Yoğun kimyasalın kullanıldığı endüstriyel tarım yerine bilgi ve bilgelik gerektiren geleneksel köylü tarımına geçilmelidir. Üzüm Üreticileri Sendikası olarak ürünlerin tüketicilerin sağlığıyla oynamasını istemiyoruz. Sağlıklı ürünler üretmek ve çiftçiliğe devam etmek istiyoruz. Bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Peki hükümet ve yetkili merciler hazırlar mı?" Pazarcılar ise Greenpeace'e tepkili. Türkiye Sebzeciler, Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu (TÜSPAF) Başkanı Mehmet Çakman, "Greenpeace, bu asılsız raporla Türk tarımının yükselişinden rahatsız olan ülkelerin adeta taşeronluğunu yapıyor. Kimse merak etmesin, ürünlerimiz temiz ve sağlıklı. Vatandaşlar, pazarlardan ve manavlardan gönül rahatlığıyla alışveriş yapsınlar," dedi.
ÇİFTLİKTE BAHAR
Bu bahar ya da yaz aylarında bir çiftlik evinde uyanmak isterseniz, Pınar Kaftancıoğlu'nun organik tarım yaptığı Aydın Nazilli'deki İpek Hanım Çiftliği'nin yayla evlerinin kapıları açıldı. Sabah güzel bir kahvaltının ardından köyde yürüyüş yapılıyor. İsteyen tarlalara gidip soğan, sarımsak ekiyor, isteyen de çiftlik ekibinin çalışmalarına katılıp, kışlık konservelerini hazırlıyor. Öğle yemeğinden sonra da dağlar arasındaki şelaleleri, keçi ve kuzuları görme keyfi yaşanıyor. Akşamları da açık havada mangal partileri var. Kişi başı fiyatları büyükler için gecelik 60 TL, çocuklar için 40 TL. Çocuklar için yaş sınırı yok. (www.ipekhanim.com)