Cumartesi 12.05.2012
Son Güncelleme: Cuma 11.05.2012

Tatilsiz de yaşanabileceğini öğrendim!

Spor Toto Süper Final Şampiyonluk Grubu'nda Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki maç öncesinde, bir yılı aşkın süredir Galatasaray Kulübü'nün başkanlığını yürüten Ünal Aysal ile konuştuk. Aysal "Kulüp benimle son derece demokratik bir yapıya kavuştu," diyor ve ekliyor: "Umuyorum özlenen şampiyonluğu elde edebiliriz"

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal ile lig maratonunu aratmayacak bir röportaj maratonuna imza attık. Yaklaşık iki ay kadar önce, Galatasaray USA'in gecesi için geldiği New York'ta tanıştığım Aysal'la önce fotoğraf çektirdim, ardından da röportaj yapmak istediğimi belirttim. Çok kısa bir süre için New York'ta olmasına rağmen beni kırmadı ve ertesi güne randevu verdi. Ertesi gün Aysal ile çay içip sohbet ettik, ancak başka acil işleri çıkınca, sorularımı alıp İstanbul'a döndü. İşte bu noktadan sonra, yoğun bir e-mail trafiği ile (Başkan'ın asistanı Nur Karagülle'nin yardımlarıyla) bu röportajı yaptık. Bu söyleşide Aysal'ın sadece Galatasaray başkanı kimliğini değil, çocukları ve torunlarıyla olan ilişkilerini, kadın-erkek ilişkilerine bakış açısını ve hayata dair düşüncelerini de okuyacaksınız.
- Galatasaray'a başkan olmanızın üzerinden bir yıldan fazla bir zaman geçti. Bu süreçte Galatasaray Kulübü'nde ne gibi değişiklikler oldu?
- Galatasaray, genelde başkanlık sistemiyle yürütülen bir kurumdu. Ancak geçtiğimiz günlerde yönetim kurulundaki arkadaşlarımdan birinin de dediği gibi, benimle birlikte sanırım herkesin konuşup fikrini söyleyebildiği, son derece demokratik bir yapıya ve halihazırda üzerinde çalıştığımız kurumsal kimliğine kavuştu. Bu bir yıllık süreçte borçlar büyük oranda azaldı ve umut ediyoruz, özlenen şampiyonluğu da bu sene elde edebiliriz.
- Peki bu bir yılda sizin hayatınızda neler değişti?
- Her ne kadar zor olsa da, tatilsiz de yaşanabildiğini öğrendim. Şaka bir yana, büyük kitlelerin sorumluluğunu taşımanın ne kadar ürkütücü, aynı zamanda da insanı kamçılayan, dik durmasını sağlayan ve güçlü kılan bir duygu olduğunu Galatasaray'da yakından gördüm. Belki de hayatımda ilk defa benim önüme başka bir şey geçti, onu gördüm. Galatasaray benim önüme geçti.
- Camia, başkan olmanız için 10 yıl boyunca oldukça ısrarlı davrandı ve siz her seferinde uzak durmayı tercih ettiniz. Hangi noktada 'Artık tamam, ben bu işi devralmalıyım,' dediniz?
- Tüzüğe göre, 10 yıl boyunca zaten başkan olma şansım yoktu, o 10 yılı tamamlamak zorundaydım. 10 yılın bitimiyle, kulübün idari ve mali açıdan oluşan kaos dönemi çakışınca biraz iş başa düştü sanki. Tabii bu bir ekip işi, ben ve arkadaşlarım iyi bir kadro kurduk.
- Sizin başkanlığa gelmeniz, futbol dünyasını sarsan ve her gün yeni bir boyut kazanan olayların yaşandığı bir döneme denk geldi. Bu durum sizin başkanlık politikanızı ne kadar etkiledi?
- Tam bir sürpriz oldu. Tabii ki bütün planlarım etkilendi.
- Siz bu seneki Türkiye liginden zevk aldınız mı?
- Aldım, çünkü eğer geçmişle ilgili söylentiler doğruysa, konu hâlâ yargıda biliyorsunuz, bu seneki lig, en temiz lig diye düşünüyorum.
PLAY-OFF'LAR YERSİZ VE LÜZUMSUZ
- Beşiktaş'ın eski kulüp başkanı Yıldırım Demirören artık Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı. Seçimlerden önce onun başkanlığına karşı çıktınız, ama akabinde de desteklediniz.
- Sayın Demirören'in şahsıyla ilgili değildi reaksiyonumuz. O seçimde oy kullanmadık, çünkü bizim için sorun üstündeki formaydı. Ama seçildi ve Futbol Federasyonu Başkanı olarak onu desteklemek kaçınılmaz oldu.
- Galatasaray, play-off'lar öncesinde, dokuz puan farkla ligi birinci olarak bitirdi. Takımınızın şampiyonluk için tekrar oynuyor olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Play-off sisteminin çok geçerli bir yöntem olmadığı aşikar. Aksi halde, dünyadaki futbolun önde gelen ülkeleri uygulardı. Bu sebeple son derece yersiz ve lüzumsuz buluyorum. Hele bu seneki gibi ligi açık ara farkla önde bitirmiş, normalde şampiyonluk kutlamaları yapması gereken bir takımın, tekrar tekrar rakipleriyle karşılaşması, onlara yeni bir şans verilmesinden başka mana ifade etmemektedir. Bir de tabii, işin yayıncı kuruluşlar adına işleyen maddi boyutu var; ki muhtemelen en büyük etken de bu.
- Camianın içinde olmakla başkan olmak arasında ne gibi farklar var?
- Sorumluluk farkı var, ki bence en önemli boyut. Sonuçta milyonların yakından takip ettiği bir kulüp sizin sorumluluğunuzda.
- Pek çok kişi, sizin '20 milyon Galatasaraylı AKP'ye oy verdi' sözünüzü, Başbakan'dan korktuğunuz için söylediğinizi düşündü...
- Asla böyle bir şey söz konusu değil ve olamaz da. Neticede ben de insanım ve '20 milyon Galatasaraylının bir kısmı da AKP'ye oy verdi,' demek isterken, sürç-i lisan ettiğimi her fırsatta izah etmeye çalıştım, ama medya böyle polemikler yaratmayı sever. - Sizi ne kadar süre başkan olarak göreceğiz? - Muhtemelen kendime biçtiğim ana hedefleri yakaladığımda müsaade isteyeceğim. Yani planım süreye göre değil, göreve göre.


X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.