Cumartesi 19.05.2012

Düğmelerle tarih

Emekli öğretmen Özdemir Kurtoğlu'nun 20 yıldır biriktirdiği düğmeler, Türkiye'nin ilk düğme sergisinde yerini aldı. Kurtoğlu için düğmeler, kaybetmek istemediği geçmişe tutunmanın yolu

Bazı insanlar küçücük, işe yaramaz gibi gözüken eşyaları atmaz, biriktirir. Örneğin birçoğumuzun çöpe atıp, yerine yenisini takacağı bir düğmeyi saklar, orada geçmişi görür. Başkalarının attığı bu tip eşyalara da kıyamaz, üzülür, çöpe gitmemelerini ister. O eşyaların kime ait olduğu, taşıdıkları geçmiş onları düşündürür. İşte emekli coğrafya öğretmeni Özdemir Kurtoğlu böyle biri. "Müzik ve kitap tutkunuyum" diyor. Kurtoğlu vaktini plak, eski fotoğraflar ve kitap toplayarak geçiriyormuş. Ama 20 yıl önce bunlara yeni bir merak eklenmiş: Düğmeler. Şimdi sayısı 2 milyona yaklaşan bir koleksiyonun sahibi. Koleksiyondan yaklaşık 50 bin parça da Türkiye'nin ilk düğme sergisine dönüştürüldü. 17 Haziran'a dek Saint-Michel Fransız Lisesi'nde sürecek 'Düğmeler/Boutons' başlıklı sergi için lisenin öğrencileri Kurtoğlu'nun koleksiyonunun üzerinde bir yıl kadar çalışmış ve düğmeleri ayırarak sıralamışlar. Sergideki düğmelerin her biri yapıldıkları ahşap, sedef, gümüş, cam, fildişi, mercan, plastik, emaye, demir, mine, çelik, kumaş gibi malzemelere göre düzenlenmiş. Düğmeler böylece ait oldukları yıla ve ait oldukları kişinin toplumsal ve ekonomik konumuna da işaret ediyor. Koleksiyoner Özdemir Kurtoğlu da, düğmelerin kendisi için ait oldukları insanı anlatan küçük bir işaret olarak önemli olduğunu söylüyor: "Hepsi bir arada sergilenince çok şey düşündürüyor. Onların ait oldukları insanları, neden, ne zaman yapıldığını... Düğme öyle bir şey ki, zengin de kullanıyor aynı düğmeyi fakir de. Çuvala bile güzel bir düğme dikseniz o çuval çuval olmaktan çıkar. Ben kenarı kırık bir düğme gördüğümde 'Ne güzel, böyle bir şey var mıymış?' diye düşünüyorum. Düğme bir ayrıntı. Hani 'Şeytan ayrıntıda gizlidir' derler ya onun gibi işte, minik ama önemli bir ayrıntı."
ÇOĞU KİŞİ İÇİN HURDAYDI, ÇÖPTÜ
Kurtoğlu, koleksiyonuna Tarlabaşı'nda bir eskicinin kendisine verdiği bir poşet düğmeyle başlamış ve bugüne dek gelmiş. Kurtoğlu, "Tozlu, pis, ağır bir poşetti. Eskici onu bana niye verdi bilmiyorum, kendisinin işine yaramayacağını düşündü herhalde. Çoğu kişi için hurdaydı, çöptü. Epey kararsızlık çektim ne yaparım bununla diye. Elimde epeyce dolaştı. Onları temizlemeye karar verdim, atmaya kıyamadım. İlgimi çektiler, benim ilgimi çektiyse mutlaka bir başkasının da ilgisini çeker diye düşündüm. Böylece başladım düğme toplamaya. Dolapdere'de, Topkapı'da, Yalova'da çok nadir parçalar buldum. Hâlâ eskicileri, ikinci el pazarlarını gezerek biriktirmeye devam ediyorum. Binlerce düğme oldu, bunları koyacak yer bulmak da zorlaştı. Tablalar buldum üzerlerine diziyorum. Küçük bir atölyem var bunları tuttuğum, vaktimin büyük kısmı orada geçiyor" diyerek anlatıyor.
ŞAKA YAPTIKLAR INI DÜŞÜNDÜM
Kurtoğlu, sergi teklifi kendisine ilk geldiğinde şaka yapıldığını düşünmüş: "Emekli coğrafya öğretmeniyim. Sergiyi düzenleyen Göknur Gündoğan beni arayıncaya kadar sergilenmesinden yana değildim. Üzerine titrediğim malzemeyi teslim etmem gerekiyordu. Beni bulmaları da enteresan bir yolla olmuş. 2000'de Kuşadası'nda görev yapıyordum. Radikal gazetesinden Suna Altaş burası hakkında yazdığı yazıda benden ve koleksiyonumdan da bahsetmiş. Göknur Hanım da buradan bulmuş beni. Bu yüzden ona güvendim. Aradan 12 sene geçiyor, o yazıya ulaşmış beni bulmuş. Yine de ilk başta arkadaşlarım şaka yapıyor sandım. Ama iş ciddiye bindi, buralara kadar geldi."
EŞYALARA HÜRMET HAFIZAYI KORUYOR
Özdemir Kurtoğlu'nun düğme koleksiyonunun başlama hikayesi tesadüfi ama pek çok anlam yüklemiş düğmelere: "Kaybettiklerinin acısını çekiyor insan. Geçmişe basamak oluşturacak bir materyal uçup gidiyor bazen, pişmanlık duyuyorsunuz. Böyle bir duygunuz varsa, ufak ufak sahiplenmeye karar veriyorsunuz, koleksiyonerlik işini yapanlara gıpta ediyorsanız başlıyorsunuz. Ben 55 yaşındayım, benim kuşağım biraz böyle belki de. Eşyaların kıymetini biliyorduk. Annem eşyalarına karşı çok titizlik gösterir, belki bu yüzden hafızası hâlâ çok canlıdır. Eşyaya hürmet hafızayı daha iyileştiriyor."
SADECE DÜĞME DEĞİL, FOTOĞRAFDA BİRİ KTİRİYOR
Özdemir Kurtoğlu fotoğraf, plak ve eski kitapları da topluyor. Topladığı fotoğraflar yüzünden başına ilginç olaylar da geliyormuş: "Bir defasında yine eskicilerde bulduğum yırtık fotoğraflar arasında yazar Oya Baydar'ın fotoğraflarını buldum. Araştırdık, ulaştık. Oya Hanım, torunu ve eşiyle ziyaretimize geldi. Ben fotoğrafları alıp gidecek zannederken, o bana bir torba fotoğraf daha bıraktı. Çok şaşırdım. Eşyaların eskiciye düşmesi beni üzüyor, ama en çok da aile albümlerini görünce üzülüyorum. Bu yüzden eskiciler de bana ayırıyor fotoğrafları. Yine bir defasında çok etkilendiğim bir olay yaşadım. Eski, paramparça fotoğraflar aldım, bir puzzle gibi parçalarını ekledim. Ortaya muhteşem bir şey çıktı, 1930'lu yıllarda bir askeri bölgede çekilmiş orijinal fotoğraflardı bunlar. Oradaki asker aileleri, kendi hayatlarını çekmiş. Fotoğraflarda Atatürk ve Celal Bayar da var. Şimdi onlar en özel sakladığım fotoğraflar arasında duruyor."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.