Cumartesi 19.05.2012
Son Güncelleme: Cuma 18.05.2012

Magazin maruzatı

Bülent Ersoy'la ilgili absürt film, nehir söyleşi, dizi seyri tertiplensin. Reza Zarrab yine alışverişe çıksın. Saba Tümer, İngilizcesini hangi aksanla kullanacağına karar versin. Ve dahası...

LÜTFEN BİRKAÇ BÜLENT ERSOY PROJESİ, NE OLUR!
2007 yazıydı. Caz Festivali tarihinin en unutulmaz konserlerinden birinde, Eski Şan Tiyatrosu kalıntılarında, Antony & The Johnsons'ın Antony'si (Hegarty), "Ne kadar şanslısınız siz; Bülent Ersoy'la, o acayip, o yüce varlıkla aynı yerde yaşıyorsunuz!" dedi. YouTube'da defalarca videosunu seyretmiş, konserine davet etmeyi, tanışmayı çok istemişti. Ama onun o kraliyet ailesi mensubu hallerinden de çekinmişti. "Tanıyanınız var mı?" diye sordu. Hayatımda ilk defa konsere gelmiş bir yabancı sanatçıyla dizleri kırıp muhabbet etmek istedim. Bülent Ersoy'la aynı yerde (Çocukluğumda Caddebostan'da gerçekten de aynı mahallede!), aynı dönemde yaşadığımız, böyle benzersiz, böyle muazzam bir seyirliği mümkün olduğu kadar çok seyredebildiğimiz için hakikaten şanslıyız. Beyaz Show'dan sonra o kadar istedim ki: Fatih Akın onun hayatını filme çeksin. Haşim Akman onunla nehir söyleşi yapsın. Gülse Birsel onu Yalan Dünya'da oynatsın. Begüm'le ben onunla dizi izleyelim. Önce 'Kapıcılar', sonra 'Feriha'yı Koydum' dediği Adını Feriha Koydum'a bakalım oturup, sonra dedikodu yapalım, sonra o manyak kirpiklerden takıp takıp çıkaralım ayna karşısında, sonra acıkıp, geceliklerimizin üstüne paltolarımızı giyip, çorbacıya gidelim. O kadar fazla isterim ki...
SERRA KARAÇAM'IN KAPANDIĞINI KİMSE BİLMİYOR MU?
Geçtiğimiz günlerin en hararetli konularından biriydi: Spiker Serra Karaçam, eşi Başbakanlık Müfettişi Eyüp Özgüç'ten dayak yemişti. Bir karı-koca dalaşmasının çok ötesindeki vahşetten Karaçam'ın 60 yaşındaki halası Neşe Han da payını almış, hastanelik olmuştu. Mahkemeden Karaçam ve halası için koruma kararı çıktı; dayakçı eş altı ay boyunca yanlarına yaklaşamayacaktı. Başbakan Erdoğan, Eyüp Özgüç ile ilgili soruşturma talimatı verdi. Bu haberler günlerce gazetelerde geniş yer buldu. Yalnız ilginç bir nokta vardı: Kullanılan fotoğraflar, Serra Karaçam'ın gelinlikli, göğüs dekolteli, mini elbisesinden görünen bacaklarına sarıldığı vs. eski fotoğraflarıydı. Halbuki Serra Karaçam, yakın zamanda kapanmıştı! Belli ki bu haberleri gazeteye koyan müdürlerin de, böyle bir 'fırsatı' kaçırmayacak mülakatçıların da durumdan haberi yoktu! Üstelik de genel kanının tersine, eşinin kapanmasını istemediğini söylüyordu. Buyurun size kaymaklı ekmek kadayıfı!
KEREM BURSİN, KERİM'İN KANADALI BİRADERİ OLABİLİRMİŞ!
Oscar'lı yapımcı Roger Corman'ın yeni keşfi diye sunuldu hafta içinde: Jack Nicholson, Robert de Niro, James Cameron, Martin Scorsese gibi bir sürü ismi sinema dünyasına kazandıran Roger Corman'ın son keşfi, Türk oyuncu Kerem Bursin'di. Böyle okuyunca 'vay vay vay' oluyor ama şöyle de bir durum var: Roger Corman bir B'ler kralı. Düşük bütçeli B filmlerinde uzmanlaşmış, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünü anlatan bir filmi, iki figüran ve bir çalı ile çekebileceğini söylemiş biri! Bir filmini (The Little Shop of Horrors, 1960) toplam iki gün ve bir gecede çekip bitirmiş biri! Bu hal bize Yeşilçam'ın B'ler mütehassısı, fantastik yönetmen Çetin İnanç'ı hatırlatıyor. (Jet Rejisör Çetin İnanç, Pınar Öğünç, Roll Yayınları: Şahanedir!) Neyse, Roger Corman, Kerem Bursin'le Sharktopus diye bir filmde çalışmış. Sonra da hayaletli, korkulu yoldan devam etmişler. Kerem Bursin, 15 yaşından beri Amerika'da yaşıyormuş, genlerinden belli zaten, bir Orta Anadolu çocuğu değil! Fakat işte Türk dizilerinin dayanılmaz cazibesi: Gaye Sökmen Ajans'ın sitesindeki fotoğraflarıyla görücüde; Türkiye'de oyunculuk yapmak istiyor. Yapımcılar nasıl uyanamamış, hayret! Fatmagül'ün Kerim'inin Kanada'da yaşayan kız kardeşi Deniz var ya, bir de erkek kardeşi olurmuş. Adı bile belli: Kerem! Aralarındaki husumetin muhabbete evrilme süreci de bir 15 bölüm gidermiş!
SABA TÜMER'İN JENNIFER LOPEZ AKSANI
Keşke biri ona söyleseymiş, bu kadar sahte aksan koymaya hiç lüzum yok. Ha çok mu heves ettin, o zaman birini seçeceksin: Hem Amerikan hem İngiliz yapamazsın. O kadar yayarken, 'last'a, yazıldığı gibi 'last' diyemezsin. Ama "Kangaraaculeyşıns!" diyen ne Tarsus Amerikanlılar gördü bu memleket, Saba Tümer kariyer manasında 'career' derken 'carrier' demiş çok mu. Bir kere, Yaşar Nuri Öztürk'le konuşurkenki gibi dalıp gitmedi. Jennifer Lopez'in karşısında bedeniyle de zihniyle de oradaydı, ki bu çok nadir rastlanan bir durum. Kendi normallerinin çok üstündeydi Saba Tümer, düşelim kayıtlara...
ALİ KAPTAN KAFASI: HAYATI KÜÇÜLTMENİN YOLU AVM AÇMAK MI?
'Ali Kaptan' Erkan Petekkaya, "Bazı kararlar aldım; İstanbul'dan taşınıp hayatımı küçülteceğim" diyor. Sonra da yakın vadede yapacaklarını sayıyor: "Önce kasap dükkanı açtım, sırada sosyete pazarı var. Şişli'deki Nova Baran adlı dört katlı alışveriş merkezini pazara dönüştürüyoruz. 250-300'e yakın esnaf yer alacak. Yeni kasap dükkanları da açacağım. Hatta ileride eti pişireceğim bir restoran da açacağım, et üretmek için çiftlik de kuracağım..." Pardon, o arada bir de doğal ürünler satan firmaya ortak olmuş! Verdiği destek için Mustafa Sarıgül'e teşekkür ediyor "Ticaret yapmak çok zevkli, riske hükmetmek en zevklisi. Riske hükmediyorsanız, şeytanla oyun oynuyorsunuz demektir," diye şehvetli laflar ediyor... Hayatı küçültmek diye buna denir!
'KOCA' KATEGORİSİNDE AÇIK ARA EN İYİ: REZA ZARRAB
Bizim alışverişe çıkıp iki tişört, üç çorap almamız gibi: Ebru Gündeş'in eşi Reza Zarrab alışverişe çıkıyor ve iki yalı, bir ofis, bir yazlık, haliyle onca duvarı süsleyecek muhtelif eserler, bir araba, bir de at alıp dönüyor! Son birkaç haftalık alışveriş listesi şöyle: Kanlıca'da yan yana iki yalı, Sapphire'de ofis, Bodrum'da yazlık... Gayrimenkullerin toplamı 30 küsur milyon lira ediyor, ama tezgahta zerzevat satan pazarcının hâlâ kullanmaktan vazgeçemediği 'milyon'dan değil! Sonra, eşine birkaç ay önce aldığı 360 bin Euro'luk Porsche 911 Turbo S Cabriolet herhalde biraz küçük geldi ki, onun yanına 960 bin Euro'luk Rolls Royce ve 800 bin liralık da bir İngiliz tayı! Reza Zarrab, bugüne kadar 'koca' kategorisinden hayatımıza girenlerin içinde en seri alışveriş yapanı. Bakalım bu hafta neler alacak; bir ada, bir kıta?..
HANDE SUBAŞI, YA ROLAND BARTHES'I YA DİDEM SOYDAN'I MENTOR BELLESİN!
Bin yıllardır yapılan türlü çeşit aşk tarifi var. Kimi Roland Barthes'tan (Bir Aşk Söyleminden Parçalar faydalı bir eserdir), kimi tavuk suyuna çorba ya da sade suya tirit gündelik yazarlardan; herkes meşrebine, mezhebine göre bir yerlerden okur, duyar, tekrarlar ya da icat eder. Didem Soydan "Bilgisayarın masaüstü resmi vardır ya, o adam benim aklımda masaüstü resmi gibi duruyorsa, ben âşığım demektir," demiş mesela, güzel. Hande Subaşı ise, "Mutluluk, özlem, paylaşım ve güven diyebilirim. Ama buna sadece aşk da demek doğru değil, aynı zamanda sevgi de," demiş, kafa karışık. Halbuki her söyleşide lafın dönüp aşka meşke geleceği muhakkak. Ezberle üç-beş aforizma, attır birkaç slogan, kurtar günü, "Bu bacaklara bir de bu beyin, ha!" desinler! Yeriz. Kimleri, neleri yiyoruz...
ÖNCE BERK, SONRA PARS; ÖNCE ALEV; SONRA MASAL
Korkunç zor iş: Bir çocuğa isim vermek, ona dair ilk kararı da vermek demek. Sadullah'la Batu'nun kaderinin aynı olacağını kim söyleyebilir? Bu isim koyma aşamasında çoğu anne-babanın kafa gidiyor, 'daha iyisi olabilirdi' kabusları peşi bırakmıyor. Ama işte bir noktada artık kararlı olmak lazım, mesela çocuğu kaydettirip kimliğini çıkarttırırken... Lakin hayır, halk arasında 'Berk-Pars' sendromu diye bilinen rahatsızlık, belli ki kitlelere yayılıyor! Ebru Şallı ile Harun Tan, Beren'den sonraki ikinci oğullarına önce Berk adını vermiş, sonra Pars olarak değiştirmişti, Ebru Şallı'nın "Pars daha asil bir isim," şeklindeki izahatı unutulmaz. Benzer bir vaka da Erdinç - Hande Acar çiftinin yeni mahsullerinde yaşanmış: Çift, 20 Ocak'ta doğan bebeklerine önce Alev adını koymuş. Fakat enteresan bir enstalasyon olarak da hep merakla takip ettiğimiz Hande Hanım'ın ısrarı üstüne, üç buçuk ay sonra mahkemeye başvurulmuş ve bebeğin ismi Masal olmuş. Hikaye de güzel bir kız adı. Eylüle kadar vakit veriyorum!

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.