Cumartesi 23.06.2012

3 Ayşelere dair güncelleme

İnsan her yazıdan yeni bir şey öğreniyor. Bazen kendi yazdıklarından bile! Evvelki hafta çıkan '3 Ayşeler'e verdikleri tepkiler, medyanın üç Ayşesi'nin bir ortak özelliği daha olduğunu gösterdi: 'Koca'dan vurmaya çalışmak!

AYŞE ÖZYILMAZEL BİZİ KATOLİK Mİ SANIYOR?
Kıskançlığımdan dem vuran başka tweet'ler de attı ama en güzeli şuydu: "Öyle bir kocam olsa ve boşayamasaydım ben de sinirimden Ayşe üçlemeleri beşlemeleri yapardım." (9 Haziran, 7:42) Ayşe Özyılmazel beni herhalde Katolik sanıyor! Din icabı boşanamıyorum! Hem 10 çocuk ve 1000 malla nasıl boşanacağım? Ayrıca da evli olduğum adam bir nevi Ferhat, boşanmak istediğimi söylediğim anda beni Şermin Koflu'dan beter eder! Boşanmak değil, boşamak zaten, bu da enteresan bir ayrım. Bir harf düşüyor ve muktedir olana yakışıyor sanki değil mi; güçlüler boşar, acizler boşayamaz... Ne kadar başka bir dil, başka bir ton, makam... Belli ki Alişan'la yapacağı gündüz programına iyi hazırlanıyor! Ayşe Özyılmazel'e fazla yüklenmeyelim; ona en büyük cezayı, bilmeden, 'Hafta sonunda okuma keyfi' başlıklı yazısıyla Hıncal Uluç verdi zaten (12 Haziran, SABAH). "Bir süredir, hafta sonu eklerimizi renklendiren Nur'un '3 Ayşeler' yazısı enfesti. Ayşe Arman, Ayşe Özyılmazel ve Ayşe Aral'ı o kadar hoş anlatmış ki... Bizim Ayşe hakkındaki acımasızlığa varan yazılar arasında, Nur'un çok derin analizine ayrıca bayıldım," diyen Hıncal Uluç'un, ne dediği şu bakımdan önemli: Uluç, Özyılmazel'in hamisi sayılır. Sevgili zevcim E.A. ile ise uzun zamandır araları olmadığı malum. Bu ikisinin toplamına ise kısaca 'tarafsız olabilmek' diyoruz. Objektif olabilmek. İşte Hıncal Uluç, biraz da bu yüzden biricik!
***
AYŞE ARAL VE HÜRRİYET SEVİYESİ: HEP BÖYLE!
Onu diğer ikisinin yanına niye kattığımı soranlar oldu. Yazarken bilmiyordum, meğer Cumhuriyet mitingleri zamanı (Mayıs 2007) aldığım o doyumsuz; "Kocan seni öpüyor mu? Önce bir giyin, temizlen, Cumhuriyet kadını gibi, İzmir kadını gibi misler gibi kok, bak bakalım kocan seni nasıl öper," mail'lerini anmak içinmiş! Ayşe Aral, belli ki kendi de bu piyangonun sarhoşluğu içinde, TV programında da, Hürriyet'teki köşesinde de köpürtüyor. Şahsıma hitaben yazdığı, "Sen nasıl bir insansın, varlığından ben utanıyorum" başlıklı makalesi (15 Haziran), bir başyapıt: "Kesin kez hayatı hiç umduğu gibi geçmemişti, tüm bedenini kompleksler sarmıştı. Çok da haksız değildi, yıllardır bu camiadan olmasına rağmen sadece bir avuç insan tarafından tanınıyordu. Üstelik çirkindi. Eh bu da hele şu dönemde yenip yutulacak şey değildi. Güzel kadına tahammülü yoktu, hele hem güzel hem akıllısına hiç." "Uğraştığı halde hiçbir yere geçiremediği pençelerini bir cumartesi çıkarttı. Evet, tam zamanıydı, artık ne yapıp ne edip onun da Ayşelerin eriştiklerine erişme zamanıydı. Ailesine, kocasına kendini kanıtlamalıydı, bu artık onun son şansıydı." "Dekolte halimi hayal etti, içi gıcıklandı. O da yetmedi, beni fetiş ayakkabılarla hayal etti. Bir an panikledi acaba kocası da aynı durumu yaşamakta mıydı? Eh olabilirdi, bunu anlamak için sadece aynaya bakması yeterliydi. " "O sırada telefonu çaldı, arayan kocasıydı. 'Toplantım var, geç geleceğim.' 'Yine mi?' dedi, 'Yine mi?' Ah be, şu Ayşelerden birinin tırnağı olamadım gitti." Evet, Hürriyet'te bir köşe yazısı bu! Tasavvur, tahayyül, bu! Ne diyelim: Hep böyle! Hep böyle!
***
BİR CIMBIZ MARKASI OLARAK AYŞE ARMAN
Betül Mardin'le, Arif Mardin'le bir bağı var mı bilmiyorum; üniversitede iş idaresi okurken Nur Mardin'den istatistik dersi almış ve ilk orada şaşırmıştık: Aynı sayılarla, aynı verilerle, nasıl da apayrı sonuçlara, tamamen kendi istediğimiz yorumlara varabiliyorduk. Sonraları bunu en çok seçim zamanlarında yaşadık. Aynı rakamlarla, aynı yüzdelerle öyle de denebiliyordu, tam tersi olaraktan öbür türlü de! Sayılarla yapılabiliyorsa bu iş, kelimelerle haydi haydi yapılır. Cımbızlama suretiyle, pek çok yazıyı istediğiniz tarafa çekersiniz! Bilinçli kes-biç yöntemiyle, bir yazıyı bağlamından çok uzaklaştırabilir, tam tersini iddia eder gibi bile gösterebilirsiniz. Ayşe Arman, benim yıllar içinde nereden nereye savrulduğumu kanıtlamak için arşivden 10 yıl önce kendisini övdüğüm bir yazımı çıkarmış, sonra da '3 Ayşeler'in sadece girişini almış, diyor ki "Peki Nur, sendeki bu değişim nereden kaynaklandı? Söyleyeyim, 10 yıl önce kocan başka taraftaydı, şimdi başka tarafta." Haydaaa! Kendilerine yapılsa, amma yaygara kopar. Kadını, kocası üstünden tanımlamak ha! Kadını, kocası üstünden değerlendirmek ha! Hazır Hülya Gülbahar'la kadın mevzularına girmişken sormalı: Biraz tuhaf bir pozisyon değil mi? Ayşe Arman belli ki kesin kararını vermiş. Zira bunu daha önce de yazmıştı: "Nur'a ne oldu" (Mayıs 2008). Orada da "Be kardeşim, kocadan da bu kadar etkilenilmez ki," diyor... E.A.'nın, asla cümle içinde kullanamayacağım kelime ve kavramlarla damardan siyaset yazdığı dönemde, onun yazılarının ertesi gün aynılarını yazdığımı iddia ediyordu! Daha da inanılmazı, hayatımda bir kez bile alıp okumadığım Milli Gazete'ye 'acayip güvendiğimi' öğreniyordum ondan! Belli ki, kararı karar! Caymayacak. O yüzden de '3 Ayşeler'in' geri kalanını okumamış! Ya da okumamış gibi davranıyor ki, 10 yıl önceki ben onu övmüş, bir kötü adamın elinde oyuncak olmuş şimdiki ben de onu yerden yere vurmuş görüneyim. Halbuki son yazıda da diyorum: "Çok parlak söyleşiler yaptı," da diyorum, "2000'lerde bu memleketin orta-üst kadın nüfusunun idolü oldu," da diyorum, "Hevesini, azmini, işten gocunmazlığını hissedersiniz," de diyorum (9 Haziran). Daha ne diyeyim! Ancak bu kadarına izin veriyor Ayşe'cim!

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.