İstanbul öncesi Cohen izlenimleri

Bazı insanlara sadece yaşından dolayı bile saygı gösterirsiniz. Görmüş geçirmişliğe gösterilen haklı bir saygıdır bu. Ama 77'sinde olup, bir de hâlâ sahnedeki işini en iyi şekilde yapıyorsa, o zaman konu değişir. Leonard Cohen'i geçtiğimiz çarşamba günü Berlin'de izledim. Çok uzun bir kariyer onunkisi, ama gözlerinden anlaşılıyor ki hiç sıkılmamış. Sahne onu hayata bağlamış. Gücünü oradan almış. Bu sene yine büyük hayranlıkla izlediğim dönemdaşı Bob Dylan sahnede şarkı söylemeyi ne kadar bıraktıysa, Cohen şarkılarına o kadar sarılmış. Belki eskisinden bile güzel söylüyor Cohen. O duygusal alana sizi de ortak ediyor. İstanbul'daki konserinde nelerle karşılaşabileceğinizi anlamak için, Berlin'den aldığım notları sizlerle paylaşıyorum: Konser, Kindl-Bühne Wuhlheide'de yapıldı. Ormanın ortasındaki açık hava tiyatrosu, Berlin'deki birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Önümüzdeki haftalarda Radiohead de bu 20 bin kişilik mekanda çalacak. Leonard Cohen konseri sold out olmasına rağmen içeri kolaylıkla girebildik. Mekan, özellikle konsere girişler açısından iyi dizayn edilmiş. Neredeyse sıra bile beklemek zorunda kalmıyorsunuz.
HERKESİ ETKİSİ ALTINA ALDI
Bu sene Cohen, Avrupa'daki konserlerinde yaklaşık üç buçuk saat boyunca sahnede kalıyor. Araları da işin içine katarsanız, ciddi bir zamanı konser alanında geçirmeniz gerekiyor. Bu yüzden, Berlin'deki konseri küçük bir festival ortamı gibi düzenlemişler. Sahnenin en önünde Cohen'le duygusal anlar yaşayanlar olduğu gibi, konseri arkadan, yiyecek içecek alanlarından izleyenler de vardı. Sahneye koşarak geldi Cohen. 77 yaşında olmasına rağmen fiziksel olarak hâlâ güçlü olduğu görünüyor. Üzerindeki o klasik, onun beyefendiliğinin sembolü haline gelen takım elbisesi ve şapkasıyla, konserin açılışını Dance Me'yle yaptı. "Sizi beş-on yılda bir gördüğümün farkındayım. Bir daha nerede rastlaşırız bilemiyorum, muhtemelen görüşemeyiz. O yüzden size bu gece verebildiğimiz her şeyi vereceğiz." Cohen'in ağzından dökülen ilk kelimeler bunlar oldu. Cohen 'son' turnelere çıkmasıyla ünlüdür. Bu yüzden bu vedayı çok ciddiye almamaya çalışsanız da, elinizde olmadan hafif bir burukluk yaşıyorsunuz. Seyirciyle -arkasındaki aşırı yetenekli müzisyenleri anlatacağı zamanlar dışındaasla konuşmasa da, Cohen'in doğa üstü bir iletişim şekli var. Şapkasının altından sizinle kurduğu bağı hissedebiliyorsunuz. Sürekli yaptığı reveransları ve bedensel diliyle saygısını, içinde yaşadıklarını garip bir şekilde aktarmayı başarıyor.

TÜM KLASİKLERİNİ SÖYLÜYOR
Cohen'in Berlin'deki performansı yaklaşık 30 şarkı ve üç buçuk saat sürdü. Büyük bir ihtimalle İstanbul'da da tamamen aynı konseri seyredeceğiz. Doğrusunu söylemek gerekirse ben sıkılan, yerinden kalkan, konserden erken çıkan neredeyse tek bir kişi bile görmedim. Herkes büyük bir mutlulukla konseri bitirdi. Bütün klasiklerini söylüyor Cohen. Dance Me, Secret Life, Going Home, Hallelujah, Save the Last Dance. Eğer bir Cohen hayranıysanız, bu geceden tatmin olmadan çıkmanız imkansız. Ki zaten bu, Cohen hayranları için gerçekleşen özel bir gece. Ortada tadımlık bir şey yok, sonuna kadar, aşırı dozda Cohen var. Cohen'in Berlin'deki seyircisi için -bir orta yaş ağırlığı bulunsa da- her yaştan demek doğru olur. Uzun kariyeri sayesinde Cohen, hayattan beklentisi farklı olan insanları etkileyebilmeyi başardı. Bunu konserlerinde de açıkça görüyorsunuz. İlk aşkını yaşayan da, son aşkına başlayan da orada. Keşke İstanbul'daki konser, yaz ortasında Harbiye Açıkhava'da gerçekleşseydi. Yeni konser mekanı Ülker Sports Arena kötü bir tercih değil. Ama Cohen'e tarihi dokusu da olan bir mekan daha çok yakışırdı. İstanbul'daki Leonard Cohen konseri, 19 Eylül'de Ülker Sports Arena'da gerçekleşecek. Organizasyonu düzenleyen Purple Concerts, 9 bin kişinin katılımını bekliyor. Biletler 110-550 TL arasında değişiyor.