Bir elek: Hülya Avşar

Benzersiz bir malzeme: Patavatsızlığıyla, ayarsızlığıyla, 'Ne var, ben yaptım, oldu'culuğuyla, şımarıklığıyla, güzelliğiyle, enerjisiyle, ışığıyla, iştahıyla, en ifrit olanı bile mıknatıslayan daha bir sürü bir şeyiyle, yıllardır müstesna bir malzeme. Niye onu seçtiklerini görmemek için ağır kataraktlı olmak lazım. Jüri başkanı o olmasaydı, Altın Portakal tabii ki bu kadar köpürmeyecekti. Böyle bir sulandırabilme potansiyeli taşımasa içinde, Acun'la yolları hiç buluşmayacaktı. Pasiflora muadili Sergen'in kendi de horlamaya başlayacak, Mustafa Sandal, Hadise ve Murat Boz efendi efendi konservatuar sınavı yapacak, kimse de Yetenek Sizsiniz'den, O Ses Türkiye'den bahsetmeyecekti. Neden onu seçtikleri çok anlaşılır bir şey. Ama onu seçmelerinin sonucunda bu aralar her şeyi onun seçiyor olması biraz geriyor insanı. Yeteneğin, sesin, filmin iyisiyle kötüsünün onun gözüne, kulağına, beğenisine, tartısına göre geçip kalması biraz huysuzlandırıyor. Müjde Ar, hayalindeki cumhurbaşkanı adayı olarak Nuray Mert'i göstermiş. Hah, memleketteki en birinci baş seçici Hülya Avşar da hepimizin namına seçecek onu! Böyle bir yokuş aşağı duramama korkusu yaratıyor. Kefil olmayacağımız seçimleri çok. Uyduruk televizyon projelerinden, giydiği berbat Helin Avşar tasarımlarına, gırla. Ama Kürt meselesinden külot yıkama alışkanlığına, başka bazı tercihleri de, neredeyse vekalet verdirir: (Kürt meselesi: Devrim Sevimay'a verdiği "Tereyağı- Zeytinyağı Birleşimiyim" başlıklı röportajda (Milliyet, 24 Ağustos 2009), hayatında ilk (ve son) defa tamamen başka lisanla, başka kafayla konuşur; o günlerin moda tabiri alt kimliküst kimlik meselesine, haklara, barışa dair çok aklı başında şeyler söyler...) (Külot yıkama alışkanlığı: Ayşe Arman'a verdiği "Yaş 47! 'Anasını satayım!' dediğin dönem"de de (Hürriyet, 16 Ekim 2011), Zehra'nın iç çamaşırlarını kimseye yıkatmadığını, bir kız çocuğunun külotunu evdeki yardımcının değil, ya kendisinin ya annesinin yıkaması gerektiğini söyler ki, hiç ummadığınız bir edeple karşılaşırsınız orada...) Ama bir yandan da 'entelektüel olmamayı' seçer, neden, çünkü ağdasız bacaklar ve yağlı saçlarla duramaz! Boğaziçi Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada bunu açık açık anlatmıştı: "Çok hoş bir kadına entelektüel bakamıyorsun. Sırf entelektüel olacağım diye ağzımda pipom, kıllı bacaklarıma giydiğim etekle dolaşamam. Belki de ben böyle takılanlardan daha entelektüel bir beyne sahibim ama dış görünüşüm nedeniyle asla o gözle görülemem. Görsel olarak entelektüel olamam." Fazla ciddiye almamak lazım bu işleri... Kimin bütün seçtikleri doğru ki? Beşte beş tutturur musunuz? Hülya Avşar'ın geçen haftaki seçimlerini şıklar içinden seçin bakalım...
SORULAR
1. Avşar aforizmalarına göre, bir ses yarışmasında aday ile jüri arasında nasıl bir cinsiyet kuralı varmış meğer? A) Erkek erkeğe gitmez B) Erkek kadına gitmez C) Kadın erkeğe gitmez D) Kadın kadına gitmez
2.Bir ses yarışmasında bir jüri üyesinin yarışmacıya nasıl bir program çıkardığını da Hülya Avşar sayesinde gördü bu gözler? A) Solfej çalışırız B) Piyano çalarız C) Koreografiye dikkat ederiz D) Ormana gideriz
3. Antalyalıların, Hülya Avşar'ın Altın Portakal jüri başkanlığından duydukları memnuniyetin sebebi neymiş? A) İyi oyuncu olması B) Şarkı söylemesi C) Enseste karşı olması D) Elbise giymesi
4. Hülya Avşar'ı celallendiren Derin Düşünce adlı filmin yönetmeni, çocuklarla alışık olmadığımız sert mevzulara girme pratiğini hangi diziden edinmiş olabilir? A) Çocuklar Duymasın B) Susam Sokağı C) Dexter D) Suskunlar
5. Avşar'ın sinemada bir kötü seçimin eşiğinde olduğunu hissettiren, aşağıdakilerden hangisi? A) Kutluğ Ataman'ın filminde oynayacak olması B) Sinan Çetin'in filminde rol alacak olması C) Yönetmenlik yapacak olması D) Kendi yazdırdığı komedide oynayacak olması
CEVAPLAR
1. O Ses Türkiye'de bu hafta bu kuralı açıklama fırsatı buldu Hülya Avşar. Meğer "Erkek, erkeğe gitmez"miş! Mustafa Sandal'la kendisi arasında seçim yapacak erkek yarışmacıya yol gösterirkenki aforizması, aslında bir sürü insanın ya dürüstçe ya da yandan yandan uyguladığı bir şey. İş hayatında yaygın bir kural: Özellikle de kadın, kadına gitmez!
2. İşte bu yüzden bunca senedir bu derece var: O Ses Türkiye'de bir erkek yarışmacıyı (Eren) takımına katmak isterken "Boyun var posun var, senle ormana gideriz, tenis oynarız," dediği için. "Aaa, ooo, vayy," diye etrafın da gazıyla işi hemen, her fırsatta, hep bir şova dönüştürdüğü için. Gıdıklamayı, çimdiklemeyi iyi bildiği için.
3. Antalyalıları en sevindiren şey, Hülya Avşar'ın elbise giymesiymiş! Bu yüzden jüri başkanlığı koltuğuna yakıştığını söylüyorlarmış. Yıllardır kılık kıyafete dair bir sıkıntı var ya bizdeki festivallerde. Nuri Bilge Ceylan'ın pırtıklanmış ev hırkasının, Nejat İşler'in eski suratlı jean'inin öcü alınmış demek ki!
4. Ensestten önce tecavüz vardı: Çok tepki çeken, Hülya Avşar'ın da jüri başkanı sıfatıyla bir sakin duramayıp kovduracağı dedikodularının çıkmasına çanak tuttuğu Derin Düşünce filminin yönetmeni Çağatay Tosun, Türk televizyon tarihinin 'çocuk' ve 'sertlik' kelimelerini en vahşi biçimde yan yana getiren dizisi Suskunlar'ın yönetmeniydi. Şu anda ise Yiğit Özşener'in başrolünde olduğu Esir Şehrin Çocukları'nı çekiyor. Suskunlar'da özellikle çocukların çocukken başlarına gelenlere dair bazı sahneler çok güçlü ve kan dondurucudur.
5. 49. Altın Portakal'da 49. yaşını da kutlayan Hülya Avşar'a en şık destek Kutluğ Ataman'dan geldi, yanında bir de rol teklifi vardı. Fakat eyvah, filmi 2014'te çekecekmiş Kutluğ Ataman ve ona kavuşana kadar geçeceği yolu mayınlarla döşemiş bile Hülya Avşar: "Ondan önce benim başka bir filmim var. Yönetmenine henüz karar verilmedi. Konusunu, temasını ben verdim. Komedi oynayacağım." Bir daha: Eyvah!