Her yol Roma'ya çıkar!

İtalya'nın başkenti Roma, sahip olduğu tarihi zenginlik ile uzun yıllardır tüm dünyadan turistlerin en çok ilgi gösterdiği Avrupa şehirlerinden biri. Geçmişi MÖ. 7. yüzyıla kadar uzanan şehir, Roma İmparatorluğu'na uzun yıllar başkentlik yaptı. Bu nedenle de Avrupa Medeniyeti'nin beşiklerinden biri olarak kabul gördü. Barındırdığı tarihi eserlerle bir 'açık hava müzesi'ni andıran şehri ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, gezinin en ince ayrıntısına kadar planlamanızda fayda var. Çünkü 'Hem tarihi yerleri görmeli, hem alış verişe zaman ayırmalı hem de güzel yemekler yemeliyim' diye düşünüyorsanız, özellikle Roma'da, her anın hakkını vermeniz gerekir. Size ilk tavsiyemiz, Roma'ya ulaşır ulaşmaz, şehrin bir haritanızı edinmeniz, bu gezinizi kolaylaştıracak. Gezinizi kolaylaştıracak diğer bir 'püf noktası' ise tur otobüslerini kullanmanız olacak. Roma'da '110 Open' olarak anılan, kırmızı ve yeşil renkte üstü açık tur otobüsleri; bunlara ek olarak arkeolojik eserlere odaklanan bir de 'ArcheoBus'lar var. Fakat daha çok durağı kapsadığı için '110 Open' adlı otobüsler daha mantıklı bir seçim olabilir. Bahsettiğimiz tur otobüsleri yola Roma'nın 'merkezi' sayılabilecek Termini İstasyonu'ndan çıkıyor. Fiyatı 15 avro civarında olan bu tur otobüslerini 24 saat kullanabilirsiniz. Bu otobüslerin avantajı ise istediğiniz durakta inip, arkadan gelen diğer bir otobüse binebilmeniz. Ulaşım konusunda bir diğer seçenek ise Roma Pass. Roma Belediyesi'nin bir hizmeti olan Roma Pass'ler üç günlük, toplu taşıma araçlarında kullanılabilen bir ulaşım kartı ve yine üç gün geçerli, ilk iki müzeye bedeva diğerlerine ise indirimli giriş yapabilmenize imkan veren bir müze kart içeriyor.
TAPINAKLAR VE KİLİSELER
Roma'da gezerken bilmeniz gereken birkaç ufak detay daha var. İtalyancada 'via' cadde anlamına, 'piazza' ise meydan anlamına geliyor. Bu ufak bilgi size çok yardımcı olacak. Kasvetli bir Pagan tapınağı iken, Hıristiyanlığın Avrupa'da yayılmasının ardından kiliseye dönüştürülen bu mekana ulaşabilmek için, tur otobüslerinizden Piazza Navona'da inmeniz ve biraz yürümeniz gerekecek. Pantheon, Roma gezinize başlamanız için de iyi seçeneklerden biri. Bir diğer seçenek de Termini İstasyonu'na yürüme mesafesinde olan S. Maria Maggiore Kilisesi. Roma'nın en büyük kiliselerinden biri olan bu yapı, tavanındaki altın işlemeler ve desenlerle çok etkileyici bir mekan olma özelliğini taşıyor. Eğer 'kültür turu'ndan biraz uzaklaşmak ve bir şeylet atıştırmak isterseniz Roma'nın ünlü dikdörtgen meydanı Campo'de Fiori tam size göre. Şehrin en hareketli meydanlarından biri olan Campo'de Fiori, yemeğinizin üstüne kahvenizi yudumlamanız da mümkün. Gelelim Roma'yı Roma yapan en büyük eserlere. Şehir Merkezi'nde yer alan Kolezyum, Palatino ve Roman Forumu gibi devasa eserlerden bahsediyoruz. Eğer ulaşım için Roma Pass'i tercih ettiyseniz, mavi metro hattını kullanarak 'gladyatörlerin arenası' Kolezyum'un hemen önünde metrodan inebilirsiniz. Üstelik, Roma Pass sahiplerinin Kolezyum'un önündeki o korkutucu sıraya girmesine de gerek yok. Kolezyum'un ne kadar büyüleyici bir mimariye sahip olduğunu anlatmamıza gerek yok sanırım. Bu kadar heybetli bir yapının, MÖ. inşa edildiğine inanmak biraz güç. Bu etkileyici mekan için birkaç saatinizi ayırmanızda fayda var. Çünkü yapının tribünleri de alt katları da, iç kısımda yer alan sergileri de görülmeye değer. Kolezyum'un ardından Roman Forumu ve Palatino'ya yürüyerek ulaşmanız mümkün. Roma'lı yöneticilerin yaşadığı Palatino'da devlet binaları ve hamamlar gibi Antik Roma kalıntıları ile karşılanacaksınız. Yine Roma Pass'i kullanarak Palatino alanına girmek mümkün. Roma halkının yaşadığı Roman Forumu'na giriş ise ücretsiz.
DİLEK TUTMAYI UNUTMAYIN
Roma'nın en ünlü noktalarından biri de Aşk Çeşmesi olarak bilinen Fontana de Trevi'dir. Roma'ya gelen her turistin uğradığı Aşk Çeşmesi'nin etrafı her zaman kalabalık ve eğlenceli olur. Roma'nın ilgi odaklarından biri sayılan bu çeşmeye para atıp, dilek tutmak da bir gelenek. Siz de çoğu turist gibi Roma'ya tekrar gelmeyi dileyebilir ya da aşk hayatınızla ilgili dilekleriniz sıralayabilirsiniz. Turistlerin Aşk Çeşmesi'ne ne kadar ilgi gösterdiklerini de size basit bir örnekle açıklayalım: Aşk Çeşmesi'nden her gün yaklaşık 3 bin avroluk bozuk para toplanıyor. Basit bir hesapla, bu dilek paralarının Roma Belediyesi'ne ayda 90 bin, yılda ise 1 milyon avronun üzerinde gelir sağladığını göreceksiniz. Söylenenlere göre bu para belediye tarafından, yoksullara yardım etmek ve şehrin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kullanılıyor. Aşk Çeşmesi'nden yakındaki bir turistik durağa geçmenizde fayda var. 1723'de yapılan ve 138 basamaktan oluşan İspanyol Merdivenleri iyi bir tercih. Üstelik bu duraktan hemen sonra İspanyol Merdivenleri'nin hemen karşısındaki sokağa girerek kendinize alış veriş yapmak için de zaman ayırabilirsiniz.
VATİKAN'A ZAMAN AYIRIN
Roma'ya gelip, Hıristiyanlığın başkenti ve dünyanın en küçük ülkesi Vatikan'ı görmeden Türkiye'ye dönmek olmaz. Vatikan'da görmeniz gereken birkaç önemli nokta var. St. Pietro Bazilikası, bunların en önemlilerinden. Vatikan Müzesi ve Azizler Mezarlığu da görülmeye değer. Bu yapılarda Hristiyanlığa dair görmeniz gereken birçok eser var. Roma'yı ziyaret etmeyenlerin de yakından bildiği Sistine Şapeli de Vatikan'da bulunuyor. Ünlü sanatçı Michelangelo'nun Yaratılış ve Kıyamet Günü freskleri de bu şapelde yer alıyor. Roma'da görmeniz gereken bir diğer mekan da Castel Sant'Angelo. Melekler Kalesi olarak bilinen bu yapı, Osmanlı tarihi açısından da önemli. Çünkü Cem Sultan'ın dört yılı aşkın bir süre bu kalede yaşadığı rivayet ediliyor.

MODERN SANAT MERAKLILARINA
Roma'da birçok arkeolojik kalıntıyı ve tarihi eseri gördükten sonra biraz da modern sanatlar dünyasına geçiş yapmak isteyebilirsiniz. Eğer modern sanatlara meraklıysanız size Roma Modern Sanatlar Müzesi MAXXI'yi öneriyoruz. Çok kısa bir süre önce açılan bu müzede, modern sanatlara ve arkeolojiye dair birçok eser bulmanız mümkün.