Çocuklara hayvanları sevdirecek hikayeler

Türkiye'deki hayvan hakları mücadelesinin son 10 yılda öne çıkan isimlerinden Özgün Öztürk, yeni eylem ve söylemlerle hep gündemde. Onu kimi zaman İstanbul meydanlarındaki eylemlerde, kimi zaman da Mardin Nusaybin'deki bir ilkokulda çocuklara hayvan sevgisini anlatırken görüyoruz. Yaşam Hakkına Saygı Derneği'nin kurucusu ve sıkı bir hayvan hakları aktivisti olan Öztürk, aynı zamanda bir yazar. Yine misyonuna uygun olarak hayvan hakları konusunda kitaplar yazıyor. Son olarak çocuklara yönelik iki hikaye kitabı yazan Özgün Öztürk sorularımızı yanıtladı
- İlk kitabınız Zeynep'in Dikenli Bebekleri'yle çocuklara, ikinci kitabınız Her şey Bitti Sıra İtlere Geldi ile de yetişkinlere hitap ettiniz. Şimdi Bizim ve Mahalle Çöpteki Yavrular çıktı. Bu kez yine çocuklara mesajlar veriyorsunuz. Neden çocuklar?
- Çok klasik, ama onlar yarının büyükleri. Çocuklar onlara sunduğunuz bilgileri, zihinlerinde birer hazine gibi saklıyor. Hayal dünyalarına girdiğinizde, anlattıklarınızı benimsediklerinde onların yarınlarına da sızmış oluyorsunuz aslında. Onların tüm canlıların yaşam hakkına sahip çıkan yetişkinler olmalarına vesile olabilmekten daha değerli ne olabilir ki? Kendi adıma bunu bir lütuf olarak görüyorum.
- Kitaplarınıza çocukların mı, yoksa yetişkinlerin tepkileri mi sizi daha çok heyecanlandırdı?
- Her ikisi de. Elbettte çocukların enerjisi çok farklı. Onlar her şeyi çok daha açık ifade ediyor. Ilk kitabın kahramanları Zeynep ve kirpi yavrularıydı. Kirpi yavruları, çocukların çok ilgisini çekti. Kitapta vermek istediğim mesajları ulaştırdığıma inanıyorum. Yetişkin okurlar ağırlıklı olarak hayvanseverler, hayvan korumacılar oldu. Onlardan da olumlu yorumlar aldım. Son üç dört yılda hayvan korumacılıkta yaşananların bir belgesi olarak da tanımlayanlar fazla.
- İlk çocuk kitabınız Mardin'de öğrencilere dağıtılırken siz de oradaydınız. Bu sırada yaşananlar arasında sizi en çok neler etkiledi?
- Mardin'in Nusaybin ilçesinin köy okullarına gittim. Hayatımın en anlamlı iki günüydü. O çocuklar hayatlarında ilk defa bir yazar görmenin heyecanı içindeydi. Öğretmenleri ise çocukların bu kitaplara ne kadar ihtiyaçları olduğundan, Türkçelerinin gelşmesi için bunun ne kadar önemli olduğundan bahsetti. Amacım hayvanlarla ilgili empati yapmalarını sağlamaktı, ama onlara Türkçe anlamında ufak da olsa bir katkı vermek büyük onurdu benim için. Oraya gittiğimde, aslında farkındalığımızın yaşadığımız dünyadan ibaret olduğunu bir kez daha anladım. Bizler ülkenin bu tarafında, şehirlerimizde en çok ne yaşıyorsak, ona odaklanmışız. İlk gittiğim köy okulunda çocuklara 'Evde hayvanınız var mı? Ne var?' diye sorduğumda, ben onlardan 'Kedi, köpek,' cevabını beklerken, parmak kaldıran öğrencilerin ortak cevabı 'Dana, boğa var,' olmuştu. O zaman bir kitapta dana ve boğanın da olması gerektiğini anladım. Dünyamız sadece kendi yaşadıklarımızla sınırlı kalmamalı.
- Yeni yayımlanan hikaye kitaplarınızda çocukları ne sürprizler bekliyor?
- Her ikisi de sürprizlerle dolu iki kitap. Çöpteki Yavrular bir şehir klasiği aslında. Annesinden ayırarak çöpe atılan yavrularla onları bulan çocukların mücadelesi. Bizim Mahalle ise tamamen hayvanların ağzından yazıldı. Onların gözüyle sokaklar, hayat, insanlar var. Her ikisi de kendi içinde bir dolu mesaj içeren ve yine empati kurdurmayı amaçlayan kitaplar. Yazdığım hikayelerin çocukların dünyaya hayvanlar penceresinden bakmasını sağlayacaklarına inanıyorum.
- Yıllardır Türkiye'deki hayvan hakları hareketinin en önde gelen isimleri arasında yer aldınız. Yazarlık da bu hayvansever misyonunuzun bir parçası mı?
- Köşe yazarlığıyla da çok geniş kitlelere ulaşıyordum. Ama kitap daha yaşayan bir şey. Her zaman kütüphanede olacak, döne döne bakılacak bir şey. Bir de çocuklar okurken bir öykünün parçası oluyor. Farkında olmadan tüm mesajları alıyorlar. Bu misyon adına, bu muhteşem bir şey. Ama sadece hayvan haklarıyla sınırlı kalmayacak elbette. Hatta çok başka bir tarzda bir kitabım bitmek üzere.
- Binlerce kişinin katıldığı son yasa tasarısı protestolarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Türkiye'de hayvan korumacı profili son yıllarda çok değişti. Toplumdaki hayvanseverlerle ilgili önyargıların nispeten azaldığına, bizlerin kendimizi basın ve medya aracılığıyla daha doğru ifade ettiğimize, duygu ve düşüncelerin daha objektif iletildiğine inanıyorum. Son yasa tasarıları ise aynı tarafta olan birçok kurum ve kişiyi ortak bir misyonda birleştirdi. Yasa tasarılarının tek faydası, hayvan korumacıların hiçbir kurum ya da kişi adı gözetmeksizin 'bir' olmalarını sağlamasıydı. Hayvanların yaşam hakkına tek dil ve çağrıyla sahip çıkıldı. Sessizkalmasucaortakolma.com üzerinden 39 STK tarafından yayımlanan deklarasyona 100 bin kişi imza verdi. Bu büyük bir güç. Bugüne kadar bu sayıda kurum birlik olmamış, tek ses olarak aynı amaç için hareket etmemişti. Bizler egosuz, sadece hayvanlar için tek ses, tek yürek olduk. Bunun yansımalarını eylemlerde de görüyoruz
KISA... KISA... KISA...
Ankara kedisinin yavruları
Sokakta bulunan Ankara kedisinin dört yavrusu oldu. Yavrular üç buçuk ay annelerini emdi, çok sağlıklılar. Bu güzel Ankara kırması yavrular için, onları hiç terk etmeyecek sevgi dolu aileler aranıyor. Bilgi için tel: (0534) 430 03 15
Güzel gözlü tekir
Sokakta ağlarken bulunan sevimli tekirin tüm aşıları yapıldı. Tuvalet alışkanlığı var, kuru mama yiyor. Çok uysal ve sevimli olan bu yavruyu sahiplenmek isterseniz, (0555) 986 97 30 numaralı telefonu arayın.