Bu yemekleri hiç böyle hayal etmediniz
Transparan bir elbisenin üzerinden eriyen 20 kilo tereyağı ya da saçların ucuna bağlanmış domatesler... 'Imagine (Hayal Et)' başlıklı yeni sergisi İstanbul'da açılan performans sanatçısı Nezaket Ekici yemekleri bildiğimiz anlamlarının dışına taşıyor
HAYAL DOLU BİR İNSANIM
Ekici sanatını ve performansın onun için önemini şu sözlerle özetliyor: "Ben hayal dolu bir insanım; bir fikir güzelse ve zorsa, onu mutlaka yapmak istiyorum." Yemeklerle çalışmasının sebebini ise "Yemek sadece doymak için gerçekleştirilen bir işlemi değil, kültürü de anlatıyor. Bunun için pek çok çalışma yaptım. Ama ilk olarak Abramoviç'le çalıştığım yıllarda bu fikir aklıma geldi. Bir performans için beş gün aç kaldık. Bu sırada yemeği hayal ediyordum, aklımdan çıkmıyordu. Sonra da yemek yemenin aslında ne güçlü bir hayal olduğunu anladım. O yüzden serginin adı Imagine. Yemekle ilgili ilk eserim, 2002'de İspanya'da yaptığım bir işti. Onlar 12 üzümü ağızlarına atıp dilek diliyor. Ben de sekiz kilo üzümle bunu yaptım, arka arkaya hiç durmadan," diyerek açıklıyor. Sergi aynı zamanda adını Ekici'nin Imagine adlı performansından alıyor. Bu performansta Ekici flamenko yapıyor: "Flamenko dansında el hareketleri öğretilirken hoca 'Bir elmayı aldığınızı hayal edin ve güçlüce yere atın,' diyor. Ben de elma ağacının altında onları alıp, flamenkodaki hareketle yere atıyorum. İnsanlara hayal ettiklerini göstermeye çalışıyorum." Sergide sanaçının Beş Duyu adlı belgeseli de gösterilecek. Bu belgesel için Ekici dört kıtaya gitmiş. Örneğin Vietnam'da pirinçten yapılan ince gözlemeyi, Afrika'da fufu yemeğinin yapımını, Türkiye'deyse geleneksel yemekleri belgesele çekmiş. Her biriyle ilgili performanslar yapıp, video haline getirmiş. Sergideki bir başka eserse adaleti soguluyor. Ekici, üzerinde 20 kilo tereyağıyla kaplanmış transparan bir elbiseyle gözünde bir bant, ellerinde içinde bıçaklar olan bir teraziyle tavandan sarkan ekmeklerin arasında duruyor. Ekici "İnsanlar elimde tuttuğum terazideki bıçakları alıp, ekmeği koparıp, tereyağını sürüp yiyecek mi diye bekledim bu performansta. Ama spot ışık var, tereyağı akıyor. Bu akmayla da şunu anlatmak istiyorum: Adalet hızla eriyip giden bir şey," diyor.
DOMUZ ETİ YEMEMEK DE BİR SANAT
Nezaket Ekici üç yaşından beri Almanya'da yaşıyor. Batılı bir sanat eğitimi alsa da; bu, onun ailesinden gelen belli özelliklerini değiştirmemiş. Örneğin altın bilezikleri ve domuz eti yememesi. Ekici "Burada gösterilecek işlerden birinde domuz etini kokluyorum. Bütün bir domuzun etleri arasında oturmuşum ve elimde eldivenlerle o domuzu gözlerim bağlı olarak alıp kokluyorum. Bunun çıkış kaynağı da şu: Almanya'da her yerde 'Bunda domuz eti var mı?' diye sormak zorundayım. Bu performansta da dinime karşı gelmek istemediğimi, ama meraklı olduğumu anlatıyorum. Bu performansı yaparken bazı izleyiciler, izleyemediler dayanamayıp çıktılar. Aslında domuz eti yemem ya da yememem mesele değil. İstersem yerim. Ben karar veriyorum. Ama istemiyorum. O benim prensibim. Aynı kolumdaki altın bilezikler gibi. Ben böyle öğrenmişim ve değiştirmeyeceğim. Bunlar benim kimliğim. Bana bu bilezikler için 'Nasıl taşıyorsun sanatçı olarak o altın bilezikleri?' diye çok laf gelirdi. Oysa bu da bir performans ,domuz eti yememek de bir performans. Eşim Alman, domuz eti yiyor. Çok kereler bana 'Ye,' dedi. Almanya'da sokakta sattıkları o sosisler çok güzel kokuyor. Eşim de beni ikna etmeye çalışıyor ama ben 'Hayır' diyorum. O da bir performans."
DİSKODA KORKUSUZCA DANS EDEREK BAŞLADIM
Ekici neden performans sanatını seçtiğini sorunca, yaptığı ilk performansın 16-17 yaşlarında diskoda dans etmek olduğunu anlatıyor: "Resim ve heykel okumuştum. Heykelde daha çok vücut kullanılıyordu. Ve ben anladım ki yapmak istediğim şey daha çok vücutla çalışmak. Daha sonra Marina Abramoviç'le tanıştım ve onunla çalışma şansı buldum. Ama bence sergilediğim ilk performans 16, belki 17 yaşındayken herkesin önünde diskoda dans etmemdi. Orada vücut dilini kullanıyorsun ve korku yok. Kendinden çok eminsin, konsantre olmuşsun ve işini yapıyorsun. Belki anlamsızdı ama vücudu kullanmaya orada başladım. Ben performans yaparken tüm insanlar bana bakıyor ve garip bir şey yapıyorum gibi düşünmüyorum. Bir mesaj vermek istiyorum. Bir görüntü yaratmak, o görüntüyü kullanmak istiyorum. İnsanlar da benimle beraber o hisleri paylaşsın istiyorum. O paylaşma olmazsa olmaz." Sanatçıya göre performansa gelen izleyiciler çok önemli: "Bazen düşünüyorum, ya kimse gelmezse diye... Ama gene de mecburum ben bunu yapacağım, diyorum, çünkü bu benim sanatım. O insanlar gelirse ve biz, onlarla beraber ben, bu sanatı beraber en güzeli
EN SON HABERLER
- 1 Sanal dünya çocuklara okuldan tatlı geliyor
- 2 Öğrendiğinizde şaşıracağınız 4 önemli beslenme bilgisi
- 3 Oysa her şey çok iyi gidiyordu
- 4 Sokaklar tenis kortuna döndü
- 5 Her şey bu ülkenin çocukları için
- 6 Bir rüyanın peşinde
- 7 7/24 şehirde yaşam
- 8 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 9 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 10 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler