Cumartesi 08.12.2012

Hayatımdan çok insan eledim

Bir seyahat öncesi buluştum İclal (Aydın) ile. a Haber'de yeni başladığı TV programının (Yaşasın Haftasonu) heyecanıyla, birkaç bölüm oynadığı dizinin yayından kaldırılmış olmasının hüznünü aynı anda yaşıyordu. "Seyahat bana iyi gelecek," diyordu. Hayatının kırılma noktalarında hep seyahatlere çıkmış, tek başına... Önce bir kaçış olarak başladığı seyahatler, zamanla alışkanlığa dönüşmüş. Kararlarını hep bu seyahatlerden sonra almış. Uzun zaman kendini nadasa bırakan İclal Aydın yeni kararlar alarak dönüyor ekrana. 40 yaşın ona getirdiği sadelik, çekicilik ve farkındalıkla...
- Kendini korumak için mi bir süre yok oluyor, sonra tekrar dönüyorsun?
- Biraz dinleniyorum, toparlanıyorum, Allah'ın bana verdiği yetenekleri doğru kullanıp, kendimi besleyip, zaman zaman sessiz sakin kalıp, sonra ortaya çıkıp işler yapıyorum. Bazı insanların yaptığım işlere hayret ediyor olmasına hayret ediyorum. Sonuçta konservatuarda oyunculuk okudum. Şarkı söylüyor, dans ediyor, yazı yazıyor olabilmem ve genel kültürümün iyi olması gerekiyordu ki yüzlerce genci aşıp o okula girebileyim. Tiyatroda 14 oyunda rol aldım. Rutkay Aziz, Yücel Erten, Ralf Milde gibi çok kıymetli tiyatro ustalarının asistanlığını yaptım. Şahane reji defteri tutardım. İkisi çocuk kitabı olmak üzere, sekiz kitabım var ve dokuzuncu kitabımı yazıyorum. Bu, bir roman. Tiyatro için yazdığım kısa oyunların ardından ilk uzun metraj senaryomu, İrfan Tözüm için bu yaz kaleme aldım.
- Kendini hangisinde daha rahat ve mutlu hissediyorsun? Oyunculukta mı, yazarlıkta mı, TV sunuculuğunda mı, gazetecilikte mi?
- Hiçbir yere, hiçbir gruba ait olmamak kadar bedelsiz bir mutluluk yok nihayetinde. Ben gazeteci değilim, ama 10 küsur yıldır bir gazetede köşe yazıyorum. Yazarım ve eli kalem tutan bir oyuncuyum. Yazı alanında daha istikrarlıyım sanki. Köşemi hiç bırakmadım, düzenli olarak kitap çıkarttım. Televizyon en çok ara verdiğim ve en uzak durduğum iş oldu.
- Niye?
- Başarı gömleğini giymek çok güzeldir, ama başarısızlığı da kabullenmek lazım. Ben oralarda başarılı olamadım. Çünkü majör kanalların benden istedikleriyle benim yapabileceklerim buluşmadı. Yani Yıldız Tilbe'yle karşılıklı göbek atıp, arkasından soğan kavurmak yerine, bana uyan bir TV programı yapmak daha mutlu ediyor beni. Uzun aradan sonra a Haber'de bir hafta sonu programına başladım. Bunda Hüseyin Özcan ve Murat Aktaş'ın büyük payı var. Çünkü büyük kanallarda çok büyük paralar kazanıp, çok büyük beklentilerle karşı karşıya kaldım. Seyirci beni a Haber'de büyük bir iltifat göstererek izliyor. Demek ki bazı işlerin doğru yerlerde, doğru raflarda, doğru zamanlarda yapılması lazım. Şimdi ben doğru yerdeyim. Bu programda bir hafta sonu eki yapıyoruz aslında...
- Hayatında sadeleşmeye gittiğin bir dönem mi bu?
- Hiçbir zaman çok görkemli, göz çıkaran bir yaşam biçimim olmadı zaten. Benim için zenginlik, istediğim zaman istediğim yere gidebilme. Mutlu bir evimin olması, küçük dünyamı kendi sınırlarım içinde büyütebilmek. İnsanlarda da sadeleşmeye gittim. Hayatımdan çok insanı eledim. Önce bir içime kapanırım, sonra uzaklaşırım.

KIRILMA NOKTAM BAŞARISIZLIK
- Kırılma noktaların neler?
- Kırılma noktalarım seyahatlerim, kırılma noktalarım ayrılıklarım, kırılma noktalarım başarısızlık saydığınız boşanmalar, kaldırılan programlar, kapatılan dergiler. Başkalarının gözündeki değerlendirmeler belki. Önyargı ve bilgisizlik müthiş bir küstahlık yerleştiriyor kimilerinin üzerine. Hayatın hakkını verecek kadar okumayan, yorumlamayan, gözlemlemeyen ve sorgulamayanların bilgisizlikleri ile bizi yargılamaları karşısında onlara kendimizi anlatmak zorunda olmamız ne acı... Benimle ilgili düşünceleriniz kendi bildikleriniz kadar oysa. Okuduğun sadece magazin gazetesi ise beni magazin kafan kadar tanırsın. Seni yöneten de, o magazincinin dünya görüşü kadar bir başlıktır. Yalan mı?
DİRAYETLİ BİR EVLİLİK SAVAŞÇISI
- Arda Uskan'a 'Ben 19 yaşında başladım evlenmeye,' demişsin. Çok sevdim bu cümleyi.
- Evet, oyunumda söylüyorum bunu. Seyirci de kırılıyor gülmekten. 19 yaşında başladım evlenmeye. Ondan sonra öyle devam etti; dirayetli bir evlilik savaşçısı olarak, ya tutarsa diye... Hocanın göle yoğurt çalması gibi... Nükhet Duru il röportaj yapıyordum. 27-28 yaşındayım. Nükhet Duru kocasından yeni ayrılmıştı o zaman. Demişti ki 'Değil erkek kokusuna, jiletin kırt kırt sesini duymaya bile tahammülüm yok'. Ben de böyle hayretle Nükhet Duru'ya bakmıştım; 'Olur mu canım öyle şey?' diye... Evet, ben de bu noktadayım. Öyle günler yaşıyorum şimdi. Ama bu da geçer, geçiyor çünkü.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.