Giriş Tarihi: 5.1.2013

Bir müzik vadisi düşleyin...

Kültür Bakanlığı'nın bir 'müzik vadisi' projesi oluşturduğunu hayal edin. İçinde müzik okulları, konser salonları, stüdyolar, enstrüman üreticileri, oteller ve daha nicesi var. Öyle sıradan, derme çatma bir proje değil. Yaklaşık 2 milyar dolar harcanacak olan hem maddi hem de kültürel anlamda birçok beklentiye sahip olan bir proje. Herkesin istediği müzik eğitimini, istediği şekilde alabileceği bir ortam. Bir yandan da müzisyenlerin, grupların şarkı/albüm kayıtları yaptığı, konserlerin döndüğü kusursuz bir alan. Her şey sadece ve sadece müzik üzerine dönüyor. Sadece Türkiye sınırları içerisindeki isimler değil, yabancılar da eğitim almaya, albümlerini kaydetmeye, konserlerini vermeye bu kasabaya geliyorlar. Hadi yerini de belirleyelim, İstanbul'a şöyle 40-45 dakika uzaklıkta bir yerde olsun. Müziğin Silikon Vadisi burası. Sadece teknolojik anlamda değil, yaratıcılık ve sanatsal anlamda da. Üstelik tüm bu yatırımı yaptıktan sonra devletin üretilene karışmadığı, kendi yönelimleri doğrultusunda politikleştirmediği bir kasaba olacak burası. Ütopya mı? Evet. Bizim daha yapılacak köprülerimiz, düzenlenecek meydanlarımız, sökülecek kaldırım taşlarımız var. Peki nereden çıktı şimdi bu hayal? Çin'den, Pekin'den çıktı.
BÖLGENİN ATARDAMARI OLACAK
Bir süre önce Çin yönetimi Pekin'e bir saat uzaklıktaki Pinggu kasabasının bir müzik vadisine dönüştürüleceğini açıkladı. 2 milyar dolarlık bir yatırımla. Gerekçe Çin'de müzik, sinema gibi kültürel ögelerin ekonomik gelişmenin hayli gerisinde kalmış olması. Önümüzdeki 10 senede buranın, en kötü ihtimalle bölgenin müzikal açıdan atardamarı olması planlanıyor. Kulağa hayli hoş geliyor. Ancak Çin'in baskıcı rejiminde buradaki özgürlüğün seviyesi ne kadar olur, işte o bir muamma. Ben devletlerin kültür sektöründeki 'içeriğe' kesinlikle müdahale etmemesi gerektiğini kanısındayım. Ama içeriğe müdahale etmezken, fiziksel ve eğitimsel şartların oluşturulmasını - özel sektörün geri kaldığı yerlerde - devlet güvence altına almalı. Aslında bu ve önümüzdeki yıllardan dileğim bu. Tek bir vadinin değil, minyatür varyasyonlarının Türkiye'deki birçok şehrin 'içinde' olabilmesi. Ben küçük bir şehirde büyüdüm. Bırakın icra etmeyi, müziğe ulaşmanın bile sıkıntılı olduğu bir şehirde. 'Oxford vardı da biz mi okumadık?' demiyorum. Ama devlet eliyle dahi açılmış iki-üç stüdyo bile olsaydı, eminim ki bazı şeyler isimsiz birçok şehirde daha farklı olurdu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.