Şair yönetmenden bir hüzün şiiri
BİZİM DE YÜREKLERİMİZİ DAĞLIYOR
Ve ortaya çıkan o dayanılmaz insan dramı. Hastalıklarından tutkularına, şiir meraklarından âşık oldukları kadına her şeylerinde ortak iki sadık arkadaş, tertemiz iki taşra insanı. Ve veremin henüz insanları gözyaşına hiç bakmadan öldürdüğü bir çağın umutsuz kurbanları. Erdoğan bütün bunları bize hem görsel olarak sunmayı hem de yaprak yaprak açarak içlerindeki dramı sergilemeyi başarıyor. Ancak has bir sinemacının yapabileceği biçimde... Aynı zamanda, bizi o madenlerin diplerine indirerek, toprak altında çalışmanın her çağda son derece acımasız olmuş koşullarını da canlandırıyor. Film sonuç olarak hayat ve ölüm, arkadaşlık ve aşk, sevgi ve nefret ilişkileri üzerine. Ama dediğim gibi, en çok şiir üzerine. İki arkadaşın yerliyerinde ve dozunda kullanılmış şiirleri, bizlere ikisi de kaderin sillesini yemiş bu iki arkadaşın eşsiz dostluğu kadar, sanatlarının özünü de sunuyor. Zonguldak'tan İstanbul'a, Heybeli sanatoryomuna uzanan bu dostluğun mekanları, sanki oradaymışız gibi gözümüzün önünde canlanıyor. Ve çok uzaktan gelen savaş haberlerinin gölgesinde yaşanan o mahrumiyet ve yoksunluk yıllarının acısı, sanki bizim de yüreklerimizi dağlıyor. Ve filmden geriye bu acılı öykü kadar, kimi unutulmaz sahneler de kalıyor. Örneğin Muzaffer ve Suzan'ın birlikte gizlice madene girmelerini, birbirlerine aşklarını suratlarını karşılıklı olarak çamura boyayayak anlatmalarını, insan dolu geminin Zonguldak limanından kayarak uzaklaşmasını sanırım yıllarca unutamayacaksınız. Şimdiye dek yapılan en pahalı Türk filmlerinin başına kurulduğu bildirilen film, bu bütçeyi hak etmiş. Teknik nitelikleri de son derece yüksek. Gökhan Tiryaki'nin görüntüleri için ne diyebilirim? Sadece dünya standartlarının düzeyinde, hatta üstünde olduğundan başka? Aynı şeyi Rahman Altın'ın inanılmaz güzellikteki müziği için söyleyebilirim. Oyuncular da bu düzeyi yakalamışlar. Elbette Yılmaz Erdoğan, Mert Fırat, Belçim Bilgin, Ahmet Mümtaz Taylan, Taner Birsel gibi oyunculuğunu çoktan kanıtlamış isimler için, bu beklenen bir şey. Ama Kıvanç Tatlıtuğ'dan bu oyunu bekler miydiniz? Ben beklemezdim. Kıvanç, film için iyice zayıflamış bedeni, duygusal bir kadran gibi kullandığı güzel yüzü, zaman zaman tümüyle hüzne teslim ettiği bakışları ve acı tebessümüyle, filmin gerçek starı. Artık Türk sinemasının da gerçek starlarından biri oldu desem... Abartmış olur muyum? Hiç sanmıyorum. Farah Zeynep Abdullah'ın da tam bir keşif olduğunu eklemeliyim.
KELEBEĞİN RÜYASI ****
Yönetim ve senaryo: Yılmaz Erdoğan Görüntü: Gökhan Tiryaki Müzik: Rahman Altın Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ, Belçim Bilgin, Mert Fırat, Farah Zeynep Abdullah, Yılmaz Erdoğan, Ahmet Mümtaz Taylan, Taner Birsel, İpek Bilgin, Devrim Yakut/ BKM yapımı
EN SON HABERLER
- 1 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 2 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 3 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler
- 4 Yelkovan kuşlarının peşi sıra
- 5 Üstümüz başımız leopar
- 6 Bu oyunun seyircileri, cesaretli insanlar
- 7 Zamanın ötesinde bir albüm
- 8 7/24 şehirde yaşam
- 9 Sınırları koruyalım
- 10 Dümdüz bir karın, incecik beden için bahar diyeti kılavuzu