Cumartesi 09.03.2013

Türk müziğine bir 'Hediye'

Hem dinleyiciler hem de eleştirmenler Hediye Güven'in Yengeç albümünü dillerinden düşürmüyor. Kliplerini sosyal medyada paylaşan paylaşana... Avusturalya doğumlu müzisyen dün de İKSV Salon'daydı. Bize de hikayesini dinlemek düştü

Hediye Güven'in Yengeç albümü bir çıktı pir çıktı. Önce sessiz ve derinden dinleyicisine ulaştı, sonra eleştirmenlerden tam puan aldı, ki bu az rastlanır bir durumdu. Sosyal medyada klipleri ilgiyle takip edilir oldu. Dün akşam da İKSV Salon'unda leziz bir konser verdi. Müziğinin iyi olması bir yana, son ayların müzik dünyasında yükselen değeri Hediye Güven'in ilginç bir de hikayesi var. Hem müzikten hem de hikayesinden konuştuk.
- Avustralya'da doğup büyümüşsünüz. Aileniz neden oradaydı?
- Annem Tekel'de çalışıyormuş, babamın da belediyede kadrolu bir konumu olsa da, aynı zamanda Samsun'da geceleri sahne alıyormuş. Bölgede bir hayli ünlenince, annem babamın etrafındaki hayranlarından bezmiş ve onu alıp Avustralya'ya götürmüş.
- 14 yaşındayken Avustralya'dan Samsun'a dönüp, orada yaşamak nasıldı?
- 'Alamancı' dediğimiz çocukların yaşadığı sıkıntıları yaşadım. Ciddi bir dil sorunum vardı, sessiz bir ilk sene geçirdiğimi hatırlıyorum. Ama hep müzikle iç içeydim. Ardiyemiz müzik aletleriyle doluydu. Sürekli provalarda ya da performanslarda olan babam, dikiş makinasının başında babamın sahne gömleklerini diken, her an şarkı söyleyen annem ve erkek kardeşlerimle büyüdüm.
- Müzik tutkunuzda babanızın payı büyük sanırım.
- Babamın, insanları her performansıyla kendine âşık edebildiğini, kilitleyebildiğini gördüm. Bu durum, dört yaşındaki bir kız çocuğu için çok belirleyici bir güven unsuruydu. Müziğin güvenli, sevgi dolu bir coğrafya olduğuna dair bir kanı oluşturmuştum. Diğer yandan bizim ailede herkes güzel şarkı söylediğinden sesim için özel bir tepki almadım. Nedense daha çok benim dans edişime ilgi gösterilirdi.
HASTALANMAM BİR UYARIYDI
- Müzikle ilgilenirken hangi rüzgar sizi İngilizce öğretmenliği bölümüne götürdü?
- Babam kendisinin kapıldığı bu 'hastalığa' çocuğu da kapılsın istemedi ve 'normal' bir meslek sahibi olmamı tercih etti. Ben de üniversite sınavlarına çok az uğraşarak iyi sonuç alacağım dil bölümünden girdim. Kazandığım üniversite ODTÜ, müzikle iç içe geçmem için biçilmiş kaftan çıktı. İlk yılımda Yıldız İbrahimova orada caz dersi vermeye başlamıştı. ODTÜ'de kaldığım dört buçuk yıl boyunca onun adeta gölgesi oldum.
- Aileniz neden tekrar Avustralya'ya dönme kararı aldı?
- Çünkü kardeşlerim için üniversite okumanın Avustralya'da daha kolay olacağına kanaat getirdiler. Avustralya'ya döndükten sonra bohem bir hayat sürdüm. Arayış içindeki diğer sanatçılar gibi işsizlik parası alıp, zamanımı kitap okuyarak, şiir yazıp, sergi gezerek geçiriyordum. Bir gün pop ve caz vokal dalında sahne sanatları eğimi veren Northern Melbourne Institute of TAFE'ye gittim. Yarim İstanbul'u Mesken mi Tuttun? şarkısını söyleyip, beş dersin bana burslu verilmesi konusunda öğretim görevlilerini ikna ettim. Öğrenciliğim tekrar başladı.
- Albüm hayalleri kuruyor muydunuz?
- Grammy Ödülleri'nde yapacağım konuşmanın provasına ilkokuldayken başlamıştım. Albüm bu işin ayaklarından birisi; müzik nefes almak, uyumak gibi bir iş benim için.
- Türkiye'ye dönüşünüz nasıl oldu?
- Oradaki durağanlık, insan ilişkisi kurarken hissedilen korkaklık beni çok içine kapanık biri yaptı. Tekrar coşkun olmak istediğimi hatırlıyorum. İstanbul'a yerleşip burada müzik yapmak istediğimden emindim. Ama Avustralya'da gördüğüm ilgiden sonra İstanbul, ciddi bir hayal kırıklığı ve ego sarsıntısıydı benim için. Depresif bir seneden sonra şarkı söylemenin anlamsız olduğuna karar verdim ve öğretmenliğe başladım. Ama akciğer rahatsızlğı geçirdim. Hastanede makinaya bağlı geçirdiğim haftalardan sonra kendime ancak geldim. Bünyem "Ya mutlu olduğun şekilde yaşayacaksın ya da yaşama daha iyi," der gibi konuştu benimle, bu iyi bir tokat oldu bana.
- Hastalığınızı atlattıktan sonra dört elle müziğe sarılmış olmalısınız.
- Beyoğlu'nda her yere 'Bas gitarist, gitarist, davulcu, klavyeci arıyorum,' diye ilanlar astım ve ilk grubum Cellfish'i kurduk. O grupla bir sene kadar çalıştık, sonra Playground'u kurduk. Bu grupta çaldığımız ilk bestelerimle, 2002 Roxy Müzik Günleri'nin birincisi olduk. Playground epey sahne aldı, fakat çalışmaları yıllar içinde yavaşladı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.