Cumartesi 23.03.2013
Madrid'e yolunuz düşerse...
Geçtiğimiz hafta Madrid'e ilk defa gittim ve hayli etkilendim. Yolunuz düşerse diye kısaca anlatayım: İspanyol mimarisi ve yemekler açısından favorim hala Barselona olsa da Madrid'in eğlence dünyası pek bulunur cinsten değil. Hatta açıkçası ben Avrupa'da bu kadar hareketli bir başka şehir görmedim. Biz Malasana'da kaldık. Madrid'in bir nevi 'hipster' bölgesi burası. Bütün gençler ve özellikle yerli halk genelde buralardaki sonsuz ara sokaklarda ve barlarda takılıyor. Bu takılma ve eğlenme süreci de sabah 08.00'e (evet) kadar tam tempo devam ediyor. Her telden müzik bulabiliyorsunuz. Calle San Dimas'taki Siroco ve Calle de Barcelo'daki Ocho y medio mutlaka görülmesi gereken kulüplerin başında geliyor. Özellikle Ocho y medio'da sabahın altısında binlerce kişiyi The Strokes'la dans ederken bulabiliyorsunuz. Tipik bir Madrid barı görmek istiyorsanız da Chueca'daki El Tigre'ye ya da La Latina'daki Casa Lucio'ya gidin. Alonso Martinez'deki Cafe Oliver'se uzun gecelerden sonra gidilmesi gereken mükemmel bir kahvaltı mekanı. Yediğim en iyi 'eggs benedict'i burada yapıyorlar. Mercado de San Miguel'de tapas yemeden, Prado müzesinde Goya'nın eserleri görülmeden, El Retiro Park'ta uzun bir yürüyüş yapmadan da Madrid'i görmüş sayılmıyorsunuz. Aklınızda olsun.