"Sigara içen biriyle asla..."

Hayatınızın aşkını bulduğunuzu nasıl anlarsınız? Birdenbire âşık olup evlendiğiniz kadın belki de aradığınız kişi değildir. Ve gerçek aşkınız aslında tam karşınızdadır ama bir türlü emin olamazsınız. atv'de 30 Mart'ta yayınlanmaya başlayacak Yağmurdan Kaçarken dizisi işte aşkın bu gibi farklı hallerini anlatıyor. Dizinin başrolünde ise başta reklam filmlerinden tanıdığımız İspanyol model Carlos Martin var. Dizi, 33 yaşındaki Martin'in reklam filmleri harici ilk oyunculuk deneyimi. Rolü için oldukça heyecanlı olan Martin, Türkçe dersleri alıyor, tavla öğrenmeye ve İstanbul hayatına alışmaya çalışıyor. Carlos Martin, rol arkadaşları Ayça Erturan ve Ezgi Asaroğlu'yla hem diziyi hem de aşka bakışlarını konuştuk.
- Sizi reklamlardan tanıyoruz. Nereden çıktı Türkiye'de bir dizi projesinde yer almak?
- 2006'dan bu yana Türkiye'ye gelip gidiyorum. Burada çok bağlantım da vardı. Birkaç ay içinde gelişti dizi projesi. Senaryoyu okudum, beğendim ve kabul ettim.
TÜRKÇE DERSİ ALIYORUM
- Dizideki karakteriniz yarı İspanyol, yarı Türk. Biraz onu tanıtır mısınız?
- Karakterimin babası Türk, annesi İspanyol, Türkiye'de büyümüş, yazları İspanya'da geçirmiş. Fotoğrafçı, bir stüdyosu var, düğünleri, yeni doğmuş bebekleri fotoğraflıyor. Biraz hızlı çapkın, evlenmek istiyor ama yanlış kişiyi seçmekten de korkuyor. İyi biri, gerçek aşkı arıyor. Karakterim gibi ben de fotoğraf çekmeyi severim. Büyük bir fotoğraf makinem, çeşit çeşit objektifim var. Manzara fotoğrafları çekmeyi seviyorum. Ama bu kez gelirken kameramı İspanya'da bıraktım.
- Bu ilk oyunculuk tecrübeniz. Oyunculuğun modellikten farkı ne?
- 13 yıldır modellik yapıyorum. Hep reklamlarda aile sahibi, yakışıklı, âşık olunan adamı oynadım. Ama tabii ki oyunculuk yeni. Ve gerçekten çok keyif alıyorum. Nasıl göründüğünü bilmiyorum, umarım herkes beğenir. Benim karaterime dublaj yapılıyor. Benim için dublaj oldukça garip olacak ama ona da alışacağım. Anlamadığım bir dilde oyunculuk yapmak oldukça zor. Ama bu yüzden de ders alıyorum ve Türkçemi geliştirmeye çalışıyorum. Türkçe çok güzel bir dil ama çok da zor.
İSKENDER'E BAYILIYORUM
- İspanyollar ve Türkler birbirinden çok farklı mı?
- Birbirimize çok benziyoruz. Akdeniz kanı taşıyoruz. Çok Türk arkadaşım var, Türk insanlarını çok seviyorum. Ama buraya taşınmak apayrı bir tecrübe. Umarım dizi başarılı olur ve ben de burada kalabildiğim kadar uzun kalırım.
- Geçtiğimiz yıl New York'ta olduğunuzu duydum. Bu kadar farklı yerlerde olmak nasıl?
- Ben yıllardır seyahat ediyorum. Yeni insan ve yeni kültürler tanımaya alışkınım. Çok kolay uyum sağlayabiliyorum farklı şehirlere, farklı insanlara. Çok gezmek uyum sağlamayı kolaylaştırıyor. Bir haftalığına bir yere gitmeyi sevmiyorum mesela. Gittiğim yeri gerçekten tanımak istiyorum. Bu yüzden Kore, Almanya, Güney Afrika gibi pek çok yere gittim. Asya'da daha fazla yer görmek istiyorum.
- Türkiye'de en çok neleri sevdiniz?
- Çay içmeye, İskender yemeye bayılıyorum. Daha doğrusu Türk yemeklerinin tümüne bayılıyorum. Ama maalesef tavla oynamayı henüz bilmiyorum.
- İstanbul'da nasıl vakit geçiriyorsunuz?
- İstanbul'a bu kadar sık gelmemin sebebi bu şehri çok sevmem ama ben çok fazla dışarı çıkan biri değilim. Çalışmadığım zamanlarda genelde evde olup dinlenmeyi tercih ediyorum. Spor yapmayı, koşmayı seviyorum.
- Evde yemek yapar mısınız?
- Tabii ki benim için kim yemek yapacak başka? Sağlıklı şeyler pişirmeyi seviyorum. Dışarıda sürekli tatlı ya da sağlıksız abur cubur yiyoruz. Ama evde yaptığım her yemek mutlaka sağlıklı oluyor.
CARLOS MARTIN : ÖNCE HAYATIMI YAŞAMAK İSTİYORUM
- Nasıl bir ailede büyüdünüz?
- Zaragosa'da doğdum, 24'üme kadar oradaydım. Çok mutlu, güzel bir çocukluk geçirdim. Okul evime yakındı, biraz utangaç ve içe kapanık bir çocuktum, ama çok iyi arkadaşlarım vardı. Ben kaza kurşunuyla doğmuşum. Ablalarım benden çok büyük. Babam şu anda 80 yaşında. Annemi ise 18 yaşımdayken kaybettim. O hayattayken, seyahat etmeyi ve modellik yapmayı planlamıyordum. Babam ve kız kardeşlerim onlarla kalmamı, aile işine devam etmemi tercih ederdi. Ama bu bana göre değildi, ben gezmek ve çok farklı kültürleri tanımak istediğim için bu işe başladım. Dört yeğenim, bir sürü amcam ve kuzenlerim var. Babam 2007'de beni İstanbul'da ziyarete gelmişti, 10 gün kaldı. Çok sevmişti burayı. Beni tekrar ziyarete gelmesini umuyorum.
- Siz aile kurmayı, evlenmeyi düşünmüyor musunuz?
- Evlenip çocuk yapmak için daha çok gencim. Yani evlenecek birini aramıyorum, ama olursa olur. Fakat önce hayatımı yaşamak istiyorum.
- Evlenecek olsanız nasıl birini ararsınız?
- Nasıl birini aramadığımı söyleyebilirim: Kıskanç değilim ve kıskanç biriyle birlikte olursam ilişki yürümez. Sigara içen biriyle de asla ilişkim olamaz! İki tane uzun süreli ilişkim oldu. Birinde çok gençtik. 20'lerin başındaydık. İkincisinde de birlikte olduğum kız çok gençti. Bugüne kadar kimseye evlenme teklif etmedim, bana da eden olmadı...
EZGİ ASAROĞLU : UÇUK KAÇIK AMA SEMPATİK BİRİ
Dizide Ezgi Asaroğlu, Carlos Yılmaz'ın hızla tanışıp evlendiği eşi İdil'i canlandırıyor. Oyuncu rolünü şöyle anlatıyor: "İdil kendine özgü, uçuk kaçık ama sempatik biri. Tesadüf eseri Carlos Yılmaz'la karşılaşıyor. Birbirlerini çok fazla tanımaya fırsat bulamadan bir aşk başlıyor aralarında. Karakterlerin sarsak hallerini de izleyeceğiz. Hayatın her alanından bir tat olacak dizide. Dizi, insanların birbirini iyi tanıyamadan ortak hayata geçmelerinin yarattığı adaptasyon sorunlarını anlatıyor."
AYÇA ERTURAN : HEM KOMİK HEM HÜZÜNLÜ BİR DİZİ
Ayça Erturan dizide Lidya karakterini canlandırıyor. Erturan: "Benim karakterim Lidya sevgilisi tarafından ihanete uğruyor ve zor günler geçiriyor. Lidya karakteri bir tasarımcı, yolları Carlos Yılmaz'la kesişiyor ve olaylar gelişiyor. Lidya ile Carlos Yılmaz bir gönül ilişkisi yaşamıyor ilk bölümde, hatta Carlos Lidya'dan biraz korkuyor diyebilirim. Oldukça komik bir dizi izleyeceksiniz ama ağlayacağınız sahneler de var."