Cumartesi 27.04.2013

Bosna'da 15 yaş üzeri çocuklar yetim

Bosna savaşının yetimlerini anlatan, bu hafta vizyona giren Çocuklar'ın yapımcılarından biri olan Semih Kaplanoğlu hem filmi hem de Cannes'daki jürilik macerasının heyecanını anlattı

Kar filmiyle tanınan Boşnak kadın yönetmen Aida Begiç'in dünya prömiyeri geçen yıl Cannes'da yapılan Çocuklar filmi bu haftanın yenilerinden. Semih Kaplanoğlu'nun ortak yapımcılar arasında olduğu ve TRT'nin de destek verdiği film, Bosnalı yetimlerin günümüzdeki yaşam mücadelesini anlatıyor. Begiç ile yıllar öncesinden tanışıklığı olan Kaplanoğlu, kendi filmi dışında ilk kez yapımcılık yaptı. Kaplanoğlu cephesindeki bir diğer gelişme de Cannes Film Festivali'nde Kısa Filmler ve Cinefondation bölümünde jüri üyeliği yapacak olması. Hâl böyle olunca Altın Ayı ödüllü yönetmenin kapısını çalmak farz oldu.
- Çocuklar filmine yapımcı olma süreci nasıl gerçekleşti?
-
Film festivali zamanı Saraybosna'ya gittiğinizde çok güzeldir her şey, festival merkezi şenlik ortamıdır ve Balkan sıcaklığını alırsınız hemen. Ama bir de şehrin başka mahalleleri var. İlk gördüğümde çelik gibi soğukluğu, zorlu bir yaşamın havası çarpmıştı bana. Çocuklar'ın senaryosunu okuduğumda da beni bu hava vurdu. Etnik, politik ve ekonomik sorunlar devam ediyor orada.
- Saraybosna yaralarını sarmış gibi görünmüyor, değil mi?
- Adeta durdurulmuş bir çatışmanın ortasındasınız. Yolsuzluk, yoksulluk, gençlerin uyuşturucu sorunları... Bu filmin senaryosunu eğlenceli Balkan imajının hayli dışında olduğu için çok sevdim. Saraybosna'da savaşta anne babalarını kaybetmiş, yaşları 15-20 arasında olan yetimlerin içinde bulunduğu koşulları anlatıyor. Ailesizlik başlı başına bir sorun. Bir de ülkenin içinde bulunduğu sınıfsal, sosyal meseleler ve bunların içinde çocuk yaşta gençler var.
- Filmde ön planda güçlü bir kadın var.
- Evet, bu da beni çok etkiledi. Genç bir kız, birlikte yaşadığı erkek kardeşinin yetimhaneye düşmemesi için çaba gösteriyor. Çocuğun okula gitmesi, toplum içinde uyumlu yaşaması gerekiyor, yoksa yetimhaneye götürülecek. Saraybosna'daki 15 yaş ve üzeri çocukların çoğu yetim. Anne babalarını ya çatışmalarda ya da soykırımda kaybetmişler. Filmdeki gibi her şeye rağmen hayatta kalma mücadelesi veriyorlar, ki bu çok önemli.
- Yönetmen Aida Begiç ile birlikte çalışmaya nasıl karar verdiniz?
- Kendi filmlerim dışında ilk kez bu filme yapımcılık yaptım aslında. Aida ile Yumurta filmim zamanında tanıştık. Ben bildik yapımcılardan değilim, ancak kendi filmlerimin yapımcısıyım ama sinemasını ve senaryoyu beğendiğim için ona destek olmaya karar verdim.
CANNES ÜÇ YILDIR TEKLİF EDİYORDU
- Cannes'a ilk kez Yumurta ile gelmiştiniz diye hatırlıyorum.
-
Evet, ilk kez Yumurta filmimle geldim. Festivalin yan bölümlerinden 'Yönetmenin 15 Günü' bölümünde gösterilmişti. Sonra Süt ile Cinefondation'a kabul edilmiş, yapım geliştirme atölyesine katılmıştım. Geçen yıl da Çocuklar'ın ortak yapımcı olarak Cannes'dayım.
- Altı yıl önce Yumurta Cannes'da gösterilirken aynı zamanda üçlemenin ikinci halkası Süt de proje olarak Cinefondation'a seçilmişti. Neler yaşadınız?
- Cannes Atölyesi'ne dünyanın dört bir yanından yapımcı, televizyon editör ve temsilcileri, film fonlarının yöneticileri, dağıtımcı ve dünya satış ajansları gelir. Projenizi onlara sabah dokuzdan akşam altıya kadar, usanmadan ve her seferinde sanki ilk defa anlatıyormuş gibi üç-dört gün boyunca takdim edersiniz. Sorular, yaklaşımlar, eleştiri ve övgüler bir yandan size esinler verir. Süt sırasında yan masamızda Tsi Mi Liang (Venedik'ten Altın Aslan ödüllü Tayvanlı yönetmen) vardı. Aralarda onunla sohbet etmek çok güzeldi.
- Kısa Filmler ve Cinefondation bölümünde jüri üyesi olmak size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?
- İki-üç yıldır teklif ediyorlardı, ancak bu yıl müsait olabildim. Kısalar ve öğrenci filmleri Cannes'da ilgimi çeken bölümlerden biriydi. Özellikle genç sinemacıların nelerle uğraştıklarına dair merakımı gidermek, geleceğin sinemacılarını keşfetmek için bu seçkiyi takip ederdim. Bu gösteriler coşkulu geçer. Şimdi jüride olmak, o heyecanın ve coşkunun hakkını verebilmek konusunda bir sorumluluk yüklüyor insana. Sinemada her şeyin paraya, ticarete ve nihilist ahlaka mahkum edildiği bir ortamda genç sinemacıların sinemanın ruhunu daha cesurca ortaya çıkaracaklarına dair umudum var.
GENÇLER ÖZGÜN VE ISRARCI OLMALI
- Genç sinemacılara neler önerirsiniz?
- İlk filmlere uluslararası alanda finans bulmak hem kolay hem zordur. Kolaydır, çünkü proje tanıtımı için pek çok platform ve sonra da yapım için fon imkanı vardır. Zorluklar filmin senaryosundan ve ne anlatmak istediğinden emin olmak, finansı nasıl kullanacağını planlamak, filmin görsel, işitsel dünyasını oluşturmak gibi daha çok sinemanın kendisiyle ilgili meseleler. Bu konularda karar yetkisi yönetmene ait olmalı. Günümüzde senaryo doktorları, proje mühendisleri, yapım laboratuvarları gibi yeni birtakım sinema dışı meseleler giderek bütün filmleri birbirine benzetiyor. Özgün bir şeyler ortaya koymaya çalışan genç yönetmenler, bence bütün bu süreçlerde kendi fikirlerine sadık kalmalı ve ısrarcı olmalılar.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.