Sana terastan bakılır Paris!

Bu yaz Paris'e gider de bir kafede soluklanmak isterseniz, garsonun ilk sorusu "Terasta mı, yoksa içeride mi oturacaksınız?" olur. Beyoğlu ya da Nişantaşı'ndaki yüksek binaların en üst katlarından tüm şehrin izlendiği bir kafe hayaliyle terasa karar verdiğinizde ise muhtemelen küçük bir hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Zira Parisliler için teras, aslında kafe önlerindeki kaldırımları işgal eden küçük yuvarlak masalar ve bambudan yapılan minik sandalyelerden ibaret. Paris'in teraslarında sandalyelerin tümü, sokağa dönük şekilde bir tiyatro düzeninde dizilidir. Öyle ki kahve içmeye geldiğiniz arkadaşınızın karşısına oturmak yer darlığından imkansızdır. Yan yana oturur ve ister istemez sokaktan geçenleri izlersiniz. Kaldırımları işgal eden masa ve sandalyeleriyle şehrin koşturmacasının ortasında sakince mola verip akıp giden hayatı izlemek isteyenler için her zevke ve bütçeye uygun bir teras kafe bulmak mümkün.
SARTRE 'IN İKİN Cİ EVİ: CAFE DE FLORE
Paris'e gelince bir kahve içmek için mutlaka uğranılması gereken adreslerden ilki Cafe de Flore. Saint-Germaindes- Pres Kilisesi'nin yanındaki bu 100 yıllık kafe, Jean Paul Sartre ve Simone de Beauvoir gibi ünlü yazarların uğrak yeri olmuş. Bu nedenle de ortalamaya göre menüdeki tüm seçeneklerin fiyatları 3-5 avro daha pahalı, ancak birçok kafede olduğunun aksine terasta fiyatlar değişmiyor. Kibar ve güler yüzlü garsonları ise "Paris'in tüm garsonları kabadır," tezini çürütüyor. En büyük rakibi ise yanındaki Cafe des Deux Magots. Burası da ABD'li yazar Hemingway'in uğrak yeri olarak edebiyat dünyasındaki yerini almış. Saint Germain Bulvarı ile Bonapart Sokağı'nın köşesinde kaldığı içinterası çok sakin. Menüsünde yer alan Paris'in en iyi eski usul sıcak çikolatasını tatmadan şehirden ayrılmayın. (172 Boulevard Saint- Germain 75006)
LOU VRE MANZARASI İÇİN CAFE MARLY
Louvre Müzesi'nin ünlü piramidinin karşısında yer alan bu şık kafenin terasında bir yandan dinlenip bir yandan da yüzlerce turistin müze girişinde oluşturduğu kalabalığı izleyebilirsiniz. Ancak bu sofistike mekanda etrafınız turistlerle çevrili olacağı için kendinizi gerçek anlamda Paris'te hissetmekte biraz zorlanabilirsiniz. (93 Rue de Rivoli 75004) Eğer gerçek Parislilerle tanışmak istiyorsanız, tercihiniz Aux Folies olmalı. Paris'in hiç bilmediğiniz bir yönünü keşfetmeniz için Belleville'deki bu kafe, çok ilginç bir tecrübe olabilir. Burada kahvenizi yudumlarken, ışıklar şehri Paris'in onlarca farklı milletten insanın bir arada yaşadığı çok kültürlü bir yer olduğunu göreceksiniz. Edith Piaf'ın doğup büyüdüğü bu mahallede sıradan Parislilerle aynı masada oturacağınıza emin olabilirsiniz. (8 rue de Belleville, 75020)

BOHEMLERİN ADRESİ LE SAN CERE
Ünlü Sacre Coeur Kilisesi ve ressamlar mahallesi Montmartre'ta tarihin ve sanatın derinliklerinde gezdikten sonra soluklanmak için durabileceğiniz bir kaferestoran olan La Sancerre'nin terasında, bohem mahalle sakinlerinden öğrencilere, turistlerden sanatçılara kadar her çeşit insan görebilirsiniz. Buradaki tüm sebze ve meyvelerin sabah saatlerinde Paris çevresindeki tarlalardan toplandığını duyduğumdan beri daha sık gidiyorum. (35 rue des Abbesses, 75018)

OPERAYI CAFE DE LA PAIX'DENS İZLEYİN
Fransız peynirlerini tatmak için ideal bir tercih. Parislilerin biz Türklerle yarışamasalar da birçok Avrupa ülkesine göre ne kadar kuralsız otomobil kullandığını merak ediyorsanız, tarihi Cafe de la Paix'de bir mola verin. Muhteşem opera binasının karşısındaki terasta sırtınızı yaslayın, üstünde eritilmiş Fransız peynirleri bulunan küçük kızarmış ekmeklerden sipariş edip araç sürücülerinin sunduğu aksiyon filmini izleyin. Aceleci ve kaba garsonları ile ağız dalaşına girmeden içeri girip olağanüstü zevkli döşenmiş iç mekanı görmeyi de kesinlikle ihmal etmeyin. (5 Place de l'Opera, 75009)