Bir zamanlar magazin
Herkes geçmişe özlem duyuyor, peki ama geçmişi ne kadar biliyoruz? www.turknostalji.com sitesi adeta geçmişe açılan bir pencere. Zeki Müren'in gardırobundan Yeşilçam'daki ilişkilere, unutulmuş pek çok olayı yeniden hatırlatıyor ve popüler kültürün Türkiye'deki izini sürmemizi sağlıyor
ONUN ARABASI VAR GÜZEL Mİ GÜZEL!
'Ünlü'olarak toplum önüne çıktığınız an yandınız! Eviniz, arabanız, gardırobunuza kadar her şeyiniz didik didik edilir. Eee ünlüyseniz siz de bu didiklemeye müsaade etmek durumunda kalabilirsiniz. Bu bir kural ve anladığımız, her dönem işliyor. Yıllar önce Ses dergisi artistlerin evi, arabası ve gardıropları yazı dizisi konusu olmuş. Önce arabalardan başlayalım. Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Müşfik Kenter ve Sadri Alışık gibi yıldızlar arabalarıyla ilgili bakın neler neler anlatıyor?
FATMA GİRİK EHLİYETSİZ ARABA KULLANMIŞ
Mesela Hülya Koçyiğit, Pontiac marka arabasını kendi sürmezmiş. Sebebi de yorgun döndüğü setlerden sonra bir de direksiyon başında yorulmamakmış. Arabaya bindiği zaman daima arka koltukta, sol tarafta oturur, fazla süratten hoşlanmazmış. Hiç boş günü olmadığı için, yıldız oyuncu, annesi ve kardeşleriyle otomobile binip deniz kıyısına gitmenin hasretini çekemiş. 1962 model MG kullanan Fatma Girik spor araba tutkunuymuş. O yıllarda ehliyeti olmadan araba kullanırken polise bile yakalanmış. Rahmetli Müşfik Kenter'inse 1957 model Mercedes'i varmış. 1963'te 35 bin lira ödeyerek aldığı arabasıyla Kenter, ufak yarışlar yaparmış. İç döşemeleri eskidiği halde, değiştirecek vakit bulamamış. Sadri Alışık ise 1957 model bir Chevrolet'sini adeta yarış atı gibi kullanırmış. Soranlara da "Bu arabayı, Turist Ömer rollerine çıkarken yükselen ücretim sayesinde aldım. Tiyatroda oynarken bisiklet bile alamıyordum. Allah 'Yürü ya kulum!' dedi. Ben de 160 kilometre hızla yürüyorum. Fena mı ediyorum?" dermiş.
YILDIZLARIN EV HALİ NASILDI?
Evlerini açan ünlüler Ayhan Işık, Zeki Müren, Neriman Köksal, Hüseyin Baradan, Tamer Yiğit, Sadri Alışık ve Çolpan İlhan çifti... Ayhan Işık Topağacı'ndaki evinin kapıları büyük bir nezaketle Ses dergisine açmış. Ama yatak odasında fotoğraf çektirmemiş. Klasik bir atmosfer yaratmış evinde. Evin dekorasyonuyla eşi Gülşen Işık özel olarak ilgilenmiş Işık, High School'dan mezun olduğu için, evini İngiliz stilinde döşemiş. Haberde "Her eşyanın seçilişinde ve eve yerleştirilişinde hissedilir derecede İngiliz bir havası var" yazıyor. Zeki Müren evinin dekarosyonu konusunda da titiz. Müren evine 'huzur yuvası' adını vermiş. 'Çin salonu' dediği evinin bir bölümünü Uzak Doğu kültürünüden esinlenerek tasarlamış. Neriman Köksal'ın evini ise haberden takip edelim "Yıllardan beri böyle bir evimin olmasını hayal ederdim" diyen Neriman Köksal, apartman katını 150 bin liraya satın almıştır. Neriman Köksal, evini güzel ve değerli eşyalarla süslemiş. Misafir kabul salonuda tablolar, hasır koltuklar, altın sarısı kafesler arkasına saklanmış radyatörler ve gömme kitaplıklar göze çarpıyor."
BÖYLE 'KÖTÜYE' CAN KURBAN!
Erol Taş'ın adı 'kötü adam'a çıkmış. Hatta oynadığı rolleri gerçek sanan kimi seyircilerin onu dövmeye kalktığı da hep anlatılagelir. Oysa Yeşilçam'ın en vicdanlı abilerinden biri olduğunu çok az kişi bilir. 25 Eylül 1965 tarihli habere bakınca, Erol Taş'ın nasıl bir insan olduğunu görüyorsunuz. Eşini kaybeden Taş'ın küçük çocuklarına nasıl baktığı haberleştirilmiş. Üç çocuğuna hem analık hem babalık yapmış. Leğende çamaşır da yıkıyor, önlük takıp çocuklarına yemek de hazırlıyor, onları banyo da yaptırıyor. Böyle kötüye can kurban!
EN TİTİZİ ZEKİ MÜREN
Gardırop gibi kişiye özel bir alanı, Zeki Müren, Türkan Şoray, İzzet Günay, Filiz Akın, Belgin Doruk, Hülya Koçyiğit ve Gönül Yazar gibi ünlüler insanlarla paylaşmakta bir sakınca görmemiş. O dönem gardırop konusunda en zengin ve titiz ünlü ise Zeki Müren. Sanat güneşi sahneye adım attığı 24 Mayıs 1954 tarihinden itibaren tanesi 7 bin ila 12 bin liraya mal olan sahne elbiselerinin hepsini aynen muhafaza etmesiyle ünlüymüş. Verdiği demeçteyse bu titizliğinin nedeni anlatıyor: "Bir sahne sanatçısı, hele bizim durumumuzda olanlar, kazançlarının yüzde 80'ini giyimlerine harcamak zorundadır. Ben milyonları boşuna sarf etmiş değilim. Benim karşıma gelenler en yeni en değerli elbiselerini giyip berberlerden geçip geldiklerine göre ben de onlara layık olmalıyım. Seyirci bir mevsim önce üstümde gördüğü elbiseyi bir mevsim sonra görmek istemez. Bazıları 'Ben buna para sarf edeceğime kendime ev alırım' demiştir ama adı sanı çok geçmeden unutulmuştur."
EN ÇOK KÜPEYİ SEVİYORUM
Türkan Şoray'ın o dönem kıyafetlerle ilişkisini ise kendi demecinden okuyalım: "Ismarlama elbise yaptıracak kadar vaktim yok. Onun için konfeksiyon veya tanınmış modaevlerinin hazır modellerini satın alıyorum. Aynı modaevinden giyinmek gibi bir adetim yok. Her yeri gezerim, hangisini beğenirsem onu alırım. Ama müşterisi olduğum birkaç modaevi var tabii. Filmlerde canlandırdığım rollerden dolayı gardırobumda daha çok abiye elbiseler bulunur. En sevdiğim aksesuar ise küpedir. Gerdanlıktan hiç hoşlanmam ve takmam." Belgin Doruk da giyim kuşam konusunda iddialı sanatçılardan. Haberden takip edelim: "Belgin Doruk, birkaç yıl önce yapılan bir anket sonunda İstanbul'un en iyi giyinen 10 kadını arasına seçilmişti. Giyim zevki bakımından aynı titizliği ve itinayı devam ettiren şöhretli film yıldızının en büyük zevki kürk ve kürk aksesuarlı elbiseler giymektir." Kürkün dışında bir de ayakkabı tutkusu varmış sanatçının. O yıllarda 140 çift 'pabucu' varmış ve o papuçlarla poz vermiş.
'GEÇMİŞE BİR IŞIK YAKMAK İSTEDİM'
İki yıl önce gazeteci Ahmet Aktan (49) tarafından kurulan www.turknostalji.com sitesi, temel olarak bize geçmişte yaşananları hatırlatıyor. İyi de yapıyor! Aktan, özellikle internette geçmişe yönelik bilgilendirme konusunda büyük eksiklikler ve hatalar olduğunu fark edince, elindeki zengin arşivi, bir web sitesi yoluyla değerlendirmek için bu siteyi kurmuş. "Geçmişin gençlerine yaşadıkları dönemi yeniden hatırlatmak, bugünün gençlerinin de hiç bilmedikleri bir zamanı öğrenmelerini sağlamak istedim. Bizlere bir zamanlar iyiyi, kötüyü, güzeli, çirkini öğreten kişi ve olayların unutulmaması için bir ışık yakmayı hedefledim" diyor. Sitede yer alan haberler özellikle efsanevi dergi Ses'in haberlerine dayanıyor. Aktan bunun iki nedeni olduğunu söylüyor: "İlki, Ses dergisinin dönemin yıldızlarının hayatını, gerçekten çok kaliteli yazı ve fotoğraflarla sunmuş olması. İkincisi ise elimizdeki dijital arşivin büyük bölümünün şu an için bu dergiden oluşması." Ama Aktan önümüzdeki aylarda çok daha farklı kaynaklarla, sinema ve müzik dışında politika, tarih, seyahat ve benzeri alanlarda da birbirinden ilgi çekici yazılara yer verileceğini müjdeliyor. Aktan haber seçerken, öncelikle bugün tamamen unutulmuş, hiç bilinmeyen ya da az bilinen konulara, internette hiç kullanılmamış fotoğraflara yer vermeye dikkat ettiklerini söylüyor. Siteye ilgi şimdilik sınırlı ama Aktan her gün 3 bin kişinin ziyaret ettiğini anlatıyor. Lakin içeriği zenginleştirince sitenin daha fazla ilgi göreceğini düşünüyor.
EN SON HABERLER
- 1 Sanal dünya çocuklara okuldan tatlı geliyor
- 2 Öğrendiğinizde şaşıracağınız 4 önemli beslenme bilgisi
- 3 Oysa her şey çok iyi gidiyordu
- 4 Sokaklar tenis kortuna döndü
- 5 Her şey bu ülkenin çocukları için
- 6 Bir rüyanın peşinde
- 7 7/24 şehirde yaşam
- 8 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 9 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 10 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler