Giriş Tarihi: 11.1.2014

Ateş ne yana düşer anne!

ÇOCUK POZU ****
*Bu yazı filmin içeriği hakkında bilgi içermektedir.
Romanya sineması bir şeyi çok iyi yapıyor, büyük laflar etmeden, kaba sosyolojik çıkarımların peşine düşmeden, klasik öykü sinemasına sırtını dayamadan toplumsal ruh halini, filmlerdeki karakterler üzerinden çok iyi veriyor. Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ödülü kazanan Calin Peter Netzer'in Çocuk Pozu da böylesi bir film. Filmin merkezinde takıntılı bir anne- oğul ilişkisi var. Ama filmin çoğu sahnesinde Romanya'nın toplumsal yapısına, insanların çıkışsızlığına, ahlaksal tavırlara, geçmişle hesaplaşmaya, farklı sınıflardan insanlar arasındaki ilişkiye dair fikir sahibi olabiliyorsunuz. Tıpkı 4 Ay 3 Hafta 2 Gün gibi... Birden çok meseleyi dert eden bir yanı yok aslında Çocuk Pozu'nun. Trafik kazasında bir çocuğun ölümüne neden olan oğlunu en az zararla kurtarmak isteyen, oğluna aşırı düşkün bir annenin verdiği mücadele anlatılıyor filmde. Anne, kah ilişkilerini kullanarak, kah rüşvet vererek, bir otorite olarak işleri kontrol altında tutmak istiyor. Ama bu çabaları onu oğluyla karşı karşıya getiriyor. İyi örülmüş bir senaryo sayesinde, bu anne-oğul ilişkisi, Romanya'nın günümüzdeki haletiruhiyesini anlamamızı sağlıyor.

SINIFINA GÖRE MUAMELE
Ama yönetmen Netzer'in yaptığı bir şey daha var. O da, takıntılı anne-oğul ilişkisini bir anlamda ülkenin geçirdiği değişimin metaforu olarak resmetmesi (Rus sinemacı Andrei Zvyagintsev'in Dönüş filmindeki gibi). Anne biraz da eski Romanya'yı temsil ediyor, baskıcı, bencil. Oğluysa zor da olsa kendi ayakları üzerinde durmaya ve eskinin bağlarından kendini kurtarmaya çalışan yeni Romanya'nın izdüşümü adeta. Anne-oğul ya da eski ile yeni Romanya arasındaki farkı anlamımızı sağlayacak turnusol kağıdıysa, küçük bir çocuğun ölümü karşısında yaşanan vicdani ve ahlaki yaklaşım. Annenin timsah gözyaşlarına karşın, oğlun yaşadığı vicdan azabı daha sahici; bu acıyla yüzleşmenin peşinde... Çocuk Pozu'nu evrenselleştiren ve daha derinlikli hale getirense filmin finalindeki, annenin, çocuğu ölen anneyle yüzleştiği sahne. Sert ve duygusal olarak da hazmı zor bu sahnede, sınıf ayrımının ölüm sonrasında da devam ettiğini gösteriyor bize...

USTALARA SAYGI KUŞAĞINDAN
KAÇIŞ PLANI ***
Sinema tarihinin iki fenomen 'kaslısı' Sylvester Stallone ve Arnold Schwarzenegger'ın el ele verip bir kaçış macerasıyla karşımıza gelmesine elbet kayıtsız kalmak mümkün değil. Ne de olsa hatırları var. Filmde iki kafadar, firar edilmesi imkansız bir hapishaneden kaçmanın peşinde... Baştan söyleyelim Kaçış Planı unutulmaz hapishane filmlerinden biri değil. Sürprizini çabuk ele veren bir senaryosu var. Yönetmen Mikael Hafström de harikalar yaratmıyor. Eee bizim emektarlar da eski performanslarında değiller. Yine de çabaları, poz kesmeleri, 80'ler tarzı aksiyona göz kırpmaları, dayanışma halleri, filmi sevecen bir hale getiriyor. Bizce 'ustalara saygı' kontenjanından izlenebilir ama karar yine de sizin...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.