Son Güncelleme: Cuma 31.01.2014
Bu dünyadan göçmeden çok film yapmalı
Çok bizden, çok içten, çok komik biri... Seyirci onu, o da sinemayı seviyor. Ata Demirer hayatımıza stand-up'çı olarak girdi. Giriş o giriş. Şu aralar sinema çok önemli onun için, senede iki-üç film çekmek, yapabildiği kadar sinema yapmak istiyor. "Dünyadan göçmekle ilgili acelem var, çok film yapmalıyım" diyen Demirer, Eyyvah Eyvah 3 ile tekrar seyirci karşısında
- 'Tamam yırttım' dediğiniz bir an var mı?
- İki an var öyle. İlki Leman Kültür'e ilk çıktığım gece; 23 Şubat 1998. O zamanlar tek istediğim bana sadece bir gece şans tanımalarıydı. Orada Cem Yılmaz meşhur olmuş, ondan sonra kimse tutunamamış, bir sürü insan denemeler yapmış ama olmamış, Leman Kültür'dekiler de denemekten sıkılmış. Beni bir gece denesinler diye üç ay gittim, geldim. En sonunda Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Akgün, 'Gel, hadi çık!' dedi. Sahneye çıktım, seyirci güldü; 'Hayalim gerçek oluyor, bundan sonrası bana bağlı' dedim. Çünkü kaderinizin başkalarının eline kalması çok fena bir şey. Daha iyi olursam, daha komik olursam, daha çok çalışırsam, 'Tutar ve bu piyasada kalırım' dedim. Bir sene oynadım Leman Kültür'de... İrili, ufaklı gösteriler... Oradan televizyon, Avrupa Yakası falan derken bir hareket oldu. İkinci an ise; Eyyvah Eyvah filminin gala gösterimi öncesinde yaşandı. Filmi yazdım, çektik ama ne yaptığımızı bilmiyorduk, buna yönetmen de dahil! Çünkü filmi ekipten olmayan birine seyrettirmemiştik. Gala öncesi gece, filmin renklerine ve sesine bakmak için Kanyon'daki salona girdik, yapımcımız Necati Akpınar, salonda temizlik yapan çocukları çağırdı. 19-20 yaşında iki çocuğa filmi izletti. Gece yarısında, bomboş salonda bizle birlikte o iki çocuk filmi izledi. Bir gülmeye başladılar, orada 'Tamam!' dedim. Biraz vasat üstü bir şey bile çıksa, film yapmak için bana cesaret verir diye düşündüm.
- Oysa Bursa'dan İstanbul'a sahneye çıkmak ve film yapmak için gelmemiştiniz...
- Bursa'dan buraya İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda okumak için geldim. Ud çalıyordum ve iyi bir şarkıcı olabileceğimi düşünüyor ve mücadele ediyordum. Konservatuara piyanist şantörlükten gelmiştim. Yaşım tutmadığı halde, gündüz okula gidip geceleri piyanist şantörlük yapıyordum. İhtiyaç olsun olmasın, en başta hevesten yapıyordum. İhtiyacımız da yoktu. Sonra bir anda içimde başka bir adam olduğunu keşfettim. Onun peşine gittim. Aslında müzikle mizah paralel gidiyor.
EN SON HABERLER
- 1 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 2 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 3 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler
- 4 Yelkovan kuşlarının peşi sıra
- 5 Üstümüz başımız leopar
- 6 Bu oyunun seyircileri, cesaretli insanlar
- 7 Zamanın ötesinde bir albüm
- 8 7/24 şehirde yaşam
- 9 Sınırları koruyalım
- 10 Dümdüz bir karın, incecik beden için bahar diyeti kılavuzu