Cumartesi 24.05.2014

Adım adım Londra

West End'de müzikal izlemek, Portobello Pazarı'ndan alışveriş yapmak, bisikletle sokakları arşınlamak... Londra'yı bir Londralı gibi yaşamak istiyorsanız önerilerimize kulak verin

Londra, bulunduğunuz ilk andan itibaren sokakları, binaları, dokusu ve tarihiyle sizi büyülemeye başlar. Rengi kırmızı olan şehrin, sesi yağmurdur. Yolda yürürken kalbiniz Londra'nın fotoğraflarını çekip hafızanıza saklar. En hüzünlü olduğunuz anda bile sizi mutlu edecek bir şeyle karşılaşırsınız Londra'da. Ve hemen gülümsersiniz, bütün bulutlar gider. Elinizi sımsıkı tutan bir sevgilidir artık Londra, "Dönüş biletimi çöpe atsam mı?" diye düşünmeye başlarsınız.
ŞEHRİN MERKEZİNDE KONAKLAMA
Covent Garden, Soho, Southbank, Kensington gibi şehrin merkezinde olan otellerde konaklamanız tatilinizi kolaylaştıracaktır. Böylece pek çok yere yürüyerek gidebilirsiniz. Fakat Londra'da otel fiyatlarının diğer Avrupa şehirlerine göre daha pahalı olduğunu unutmamak gerek. Londra'da çok sayıda şubesi bulunan Travelodge, Premier Inn gibi otel zincirleri en uygun fiyata kalabileceğiniz yerlerin başında geliyor. Fakat ucuz olmasında dolayı oda bulmak zor olduğundan, bu otellere aylar öncesinden rezervasyon yaptırmalısınız. Londra'da çok şık 'guest house'lar (misafir evleri) var, konaklama için buraları da tercih edebilirsiniz. Ayrıca Londra'da evinin odalarını kiralayan çok sayıda ev sahibi var.
ALTERNATİF ULAŞIM ARACI BİSİKLET
Londra'da en sık kullanılan ulaşım aracı metro. Gideceğiniz yere göre bazen birkaç metro değiştirmeniz gerekebilir. 11 farklı hattan oluşan ve her hattın farklı renkte olduğu metro haritası çok işinize yarayacak. Kısa mesafeler için çift katlı kırmızı otobüslerle seyahat etmenizi öneririm. Otobüsle yolculuk yaparken, şehrin tadını daha fazla çıkarabilirsiniz. Londra'da popüler hale gelen bir diğer ulaşım aracı da bisiklet. Çok sayıda kişi okula, işe bisikletle gidiyor. Şehrin her yerinde bulunan bisiklet park istasyonlarından kredi kartınızla çok düşük ücretlere bisiklet kiralayabilirsiniz. Londra'ya ayak bastığınızda ilk yapmanız gereken şeylerden biri, Oyster adını taşıyan akıllı ulaşım kartlarından edinmek olsun. Oyster kart ile toplu ulaşım araçlarıyla seyahat edebilirsiniz. Oyster kartlara seyahatinizin süresine göre haftalık ya da aylık para yüklemek mümkün. Tek kullanımlık bilet ya da bir gün boyunca kullanabileceğiniz 'travel card' da alabilirsiniz.
ALIŞVERİŞİN KALBİNİN ATTIĞI CADDELER
Londra'ya gelip Oxford Street'e uğramayan yoktur. Dünyanın en ünlü alışveriş caddelerinden biri olan Oxford Street'te aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Günün her saati kalabalık olan Oxford Street'te Debenhams, Marks&Spencer, Primark gibi ünlü mağazalar var. Özellikle Primark'a mutlaka uğramalısınız, fiyatların ucuzluğu karşısında şoke olacaksınız. Oxford Street'e gitmişken, tüm dünyada ilgiyle izlenen Mr. Selfridge dizisine konu olan, İngilizlerin ünlü mağazası Selfridge'e gitmeyi de ihmal etmeyin. Marka tutkunuysanız soluğu hemen Bond Street'te almalısınız. Chanel, Louis Vuitton, Gucci, Dior gibi dünyaca ünlü markaların hepsi burada. Caddenin üzerinde bulunan dünyaca ünlü mücevher mağazaları Cartier, Bulgari, Tiffany vitrinleri ile gözlerinizi kamaştıracak. Alexander McQueen, Vivienne Westwood gibi ünlü tasarımcıların mağazaları da yine Bond Street'te. Carnaby Street kafeleri ve butikleri ile Londra'nın en özgün caddelerinden biri. Özellikle 60'lı yıllarda modanın merkezi olan caddede, pop yıldızlarının giyindiği oldukça eski mağazaları keşfedebilirsiniz.
LONDRA'DA PERDE KAPANMAZ
Londra'yı çekici kılan özelliklerinden biri de sanatla iç içe oluşu. Dünyanın en ünlü sanat galerileri, müzeleri, tiyatroları ve müzikalleri Londra'da. Şehrin her yerinde her gün gerçekleşen binlerce sanat etkinliğine tatil süreniz yetmeyeceğinden, gelmeden önce plan yapmanız iyi olur. Önceliğiniz ne olursa olsun British Museum, Tate Modern ve National Gallery'ye mutlaka gidin. Londra'nın en büyük avantajı; müzelerin ve sanat galerilerinin çoğunun ücretsiz olması. Londra denince akla gelen ilk şeylerden biri, West End sahnelerindeki müzikaller ve tiyatro oyunları. Londra'ya gelip bir müzikal ya da tiyatro oyunu izlemeden sakın dönmeyin. West End sahnelerinde dünyaca ünlü oyuncuları izleme şansınız var. Londra'da müzikaller ve tiyatro oyunları çok pahalı olduğundan, gelmeden önce internetten indirimli bilet satan sitelere göz atın. Ayrıca bazı günlerde, tiyatro gişelerinden sabah erken saatlerde gidip oldukça uygun fiyatlara bilet satın alabilirsiniz.
FISH&CHIPS ÇOK POPÜLER
İngiliz mutfağı diğer dünya mutfakları kadar zengin olmadığından, genelde insanlar "Londra'da yiyecek hiçbir şey bulamadım" diye yakınır. Sakın buna inanıp "Londra'ya gidince aç kalacağım" diye düşünmeyin. Dünyanın en büyük metropollerinden biri olan Londra'da damak zevkinize uyacak çok sayıda restoran ve mutfak var. Ama siz yine de Londra'ya geldiğinizde, ilk olarak İngilizlerin meşhur fish&chips'ini (balık ve patates) deneyin. Pazar günü ise mutlaka bir restorana ya da puba gidip İngilizlerin Sunday Roast adını verdikleri et ve çeşitli sebzelerden oluşan geleneksel yemeğini yiyin. Bunun dışında Çin ve Hint restoranlarını kesinlikle tavsiye ederim. Her ikisi de Londralıların en çok tercih ettiği dünya mutfaklarından. Ayrıca şehrin her yerinde karşınıza çıkan sokak yemek tezgahlarından da lezzetli şeyler yiyebilirsiniz.
MUTLAKA GİDİLMESİ GEREKEN YERLER
Covent Garden:
Şüphesiz Londra'nın en eğlenceli yerlerinden biri. Sokak marketleri, kafeleri ve sokak sanatçıları ile ünlü olan Covent Garden'da zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız. El yapımı tasarımların satıldığı Apple Market'te gezindikten sonra bir kafeye oturun ve kendinizi sokak kemancılarının müziğine bırakın.

Notting Hill:
Julia Roberts ve Hugh Grant'ın oynadığı Notting Hill filmiyle dünya çapında ünlenen Notting Hill, Londra'nın en pahalı semtlerinden biri. Filmin çekildiği yerleri görmek dışında buraya gitmek için en önemli neden; cuma ve cumartesi günleri kurulan ünlü Portobello Pazarı. Antika ve ikinci el kıyafet satılan pazarda orijinal pek çok şeye rastlayabilirsiniz.

Camden Town:
Popüler olmasına rağmen, marjinalliğinden hiçbir şey kaybetmeyen bir bölge Camden Town. İkinci el kıyafet ve deri satan çok sayıda dükkanın olduğu Camden'da kurulan sokak tezgahları da ilgi çekici. Plaklara düşkünseniz, Camden Town'daki ikinci el plak satan tezgahlar çok hoşunuza gidecek.

Soho:
Londra'da eğlencenin ve gece hayatının kalbi olan Soho'ya gittikten sonra buradan ayrılmak istemeyeceksiniz. Birbirinden şık restoranları, kafeleri, tiyatroları ve gece kulüpleri ile 24 saat ayakta olan bir bölge. Londralıların ve turistlerin akın ettiği Soho, Londra'nın sokak modası hakkında fikir edinmek için de en ideal yer.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.