Lütfen o şezlongdan kalkar mısınız?
Güneşlenme hastalığı tanoreksiya son yıllarda iyiden iyiye trend haline geldi. Ancak psikolojik bir bağımlılık olan fazla güneşlenme takıntısı, erken yaşlanmadan kansere birçok olumsuz sonuç doğuruyor
Nasıl bir hasar yaratıyor?
Aşırı güneşe maruz kalmak cildin tamir mekanizmasındaki enzimlerin yapısını ve çalışmasını etkiliyor. Cildin temel taşı olan kollajen zarar gördüğü için hasarın tamirinde zorluklar gelişiyor. Eğer ki kollajen yapısında zaten yaşla gelişen bir azalma varsa buna güneşin yıpratıcı etkisi de eklendiğinde ciltte erken yaşlanma, kırışıklık ve sarkmalar oluşuyor.
Doktorlar reçeteye yazıyor
Güneş iki farklı hasar veriyor. Biri kozmetik, erken yaşlanmamıza neden oluyor. İkincisi de ilerde cilt kanserine yakalanma ihtimalini arttırıyor. Aniden yoğun güneşe maruz kalırsak ve vücudumuz da güneşe hazır değilse o zaman vücut birinci derece yanık reaksiyonu veriyor. Cilt su topluyor, soyuluyor. Ozon tabakasındaki incelmeden dolayı güneşin ultraviyole A, B ve hatta C ışınları yeteri kadar süzülmüyor. Özellikle güneşin çok etkili olduğu Avustralya ve Amerika'nın bazı bölgelerinde güneş hasarı toplumsal bir sorun olarak ele alınıyor ve doktorlar reçeteyle güneş koruyucu yazıyor. Özellikle beyaz tenli kişiler güneşten daha fazla zarar görüyor çünkü onlarda güneş hasarını engelleyecek melanin denilen pigment sayısı daha az.
Beyaz tenliler ne yapacak?
Yandıktan sonra cilt kendini korumak için melanin sentezliyor. Beyaz tenliler eğer yavaş yavaş güneşe çıkarsa yanmadan da melanin sentezini arttırıp bronzluğa ulaşabiliyor. Bu nedenle esmerlerin güneşten dolayı kollajen yapılarının bozulması ve cilt kanserine yakalanma ihtimalleri beyaz tenlilerden daha düşük. Çünkü onlardaki koruyucu renk tabakası daha fazla.
Psikiyatrik tedavi şart
Tanoreksiyaya yakalanan biri uyuşturucu bağımlısı gibi güneşten uzak kalamıyor, kaldığında kendini çok kötü hissediyor, tüm kötü yönlerini bilmesine rağmen gene de güneşleniyor. Osman Şenel bu insanların bütün bağımlılıklarda olduğu gibi mutlaka bir psikiyatri uzmanına görünmeleri gerektiğini söylüyor. Uzman Klinik Psikolog Seliyha Dolaşır da bronzluğun, derinin alt ve üst tabakasındaki hücrelerin DNA'sına zarar vermesine rağmen son yıllarda daha zayıf ve genç görünmek, yüz bölgesindeki ya da vücuttaki yara ya da kırışıklıkları gizlemek, hatta özellikle açık renkteki giysileri daha rahat giyinmek için saplantı haline geldiği konusunda hemfikir. Dolaşır, mevsimden bağımsız bir şekilde yazın güneşle, kışın da düzenli solaryum seanslarıyla bronz bir tene kavuşan kişilerin sayısının artmaya başladığını söylüyor: "Onca hastalık yüküne rağmen bronzluğunu hiçbir zaman yeterli bulmayan, hep daha çok kararmak istediği için güneşin altında saatlerce kalan, kışın ise sürekli solaryuma girenlere "bronzlaşma takıntısı" teşhisi konuluyor. Bu hastalığa yakalananlar ten renginde az da olsa bir renk açılması olmasını tolere edemiyor, kendinden rahatsız oluyor. Hatta depresif hissediyor. Daha da fenası, tıpkı alkol ve madde bağımlıları gibi, tanoreksik kişiler de bunun ciddi ve tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık olduğunu kabul etmiyor."
Ciltteki hasarlar giderilebilir mi?
Güneşten cilt çok zarar gördüyse ve ciltte kansere dönüşebilecek lezyonlar varsa öncelikle bunların alınması lazım. Yanıklar, lekeler, sarkma ve gevşeme yüz bölgesindeyse çeşitli ilaçlar, kremler ve teknolojiler kullanarak cildi canlandırmak mümkün. Eskisi kadar sağlıklı olmasa da cildin daha canlı olması için çeşitli tedavi yöntemleri planlanabiliyor.
Kola ve bebek yağı sürenler
Halk arasında daha hızlı bronzlaşmak adına bir takım yöntemler geliştiriliyor. Beyaz tenli biri kola ya da bebek yağı sürüp uzun süre güneş altında kalırsa akşamına hastaneye gitmek zorunda kalacağı muhakkak. İkinci derece yanık olması, cildinin su toplaması, çok acı çekmesi kaçınılmaz. Bu yanıkların iyileşmesi üç-beş gün sürebiliyor. Ancak tatilin 10-15. gününden itibaren bronz bir tene kavuşulduktan sonra derinin koruma mekanizmaları da gelişmiş oluyor.
Güneşin yararı da var
Osman Şenel günde 20 dakikalık bir güneş banyosunun insanın kendini iyi hissetmesini sağladığını ve D vitamini sentezini arttırdığını söylüyor: "D vitamini sentezi için öğle saatleri daha uygun. Ama güneşe karşı hassasiyet varsa sabah ya da akşam saatlerinde çıkılabilir. Güneşe biraz alışıldıktan sonra öğle saatlerine geçilebilir. D vitamini sentezi için güneşe maruz kalan bölgeleri sabunla yıkamamak gerek. Aşırı yıkamak orada üretilmiş D vitaminlerinin deriden uzaklaşmasına neden olabilir."
EN SON HABERLER
- 1 Yavuz Bingöl halk ozanı olan annesi 'Şahsenem Bacı'yı anlattı: Yanlış giden kariyerime şekil verdi...
- 2 Dört ünlü aktör ile erkek modasını konuştuk: Giyinirken eşlerimizin fikrini alırız
- 3 Ayrılık hayatın gerçeği aslolan yaşamın kendisi
- 4 Annem Alzheimer’dı en son beni unuttu
- 5 Kronik inflamasyonu doğal beslenmeyle yenin
- 6 Çocuklar için güneş kremi ve gözlük vakti geldi
- 7 İlham kaynağım İstanbul
- 8 7/24 şehirde yaşam
- 9 Sanal dünya çocuklara okuldan tatlı geliyor
- 10 Öğrendiğinizde şaşıracağınız 4 önemli beslenme bilgisi