Cumartesi 30.08.2014

Sivas'ın Venedik bileti Yozgat'ta kesildi

Kaan Müjdeci, ilk gençliğinde Almanya'ya gitti. Sinemayı kendi kendine öğrendi. İlk filmi Sivas'ı çocukluğunun geçtiği, Yozgat'ta, köyünde çekti. Sivas şimdi Venedik'te Altın Aslan için yarışıyor

Aslan bir ilkokul öğrencisi, Yozgat'ın bir köyünde yaşıyor. Aynı sınıfta okuyan Ayşe'ye âşık. Ayşe'nin dikkatini çekmek için köyün yakınlarında düzenlenen köpek dövüşlerinde mağlup olup ölüme terk edilen Sivas adlı bir köpeği sahipleniyor. Sonra köpekle aralarında masumane bir ilişki gelişiyor... 27 Ağustos'ta başlayan Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan için yarışan Kaan Müjdeci'nin Sivas filmi, bir çocukla köpeğin dostluğu üzerinden Yozgat'ta, bozkırda, erkeklerin büyüdükçe masumiyetini yitirişini, merhametten, sevgiden şiddete savrulmalarını, şiddeti kanıksayan dünyalarını çarpıcı ve samimi bir şekilde anlatıyor. Fark ettiğiniz gibi adı Sivas olsa da film Yozgat'ta geçiyor. Bunun da sebebi yönetmen Müjdeci'nin filmini kendi köyünde çekmesi. Bu tercih 33 yaşındaki yönetmenin kişisel öyküsüyle de anlamlı hale geliyor.

YOZGAT, BİLDİĞİM YER

Müjdeci, Yozgatlı, Yerköy'de doğmuş. Babası memur olduğu için, ailesi de memuriyet nedeniyle (Ankara, Malatya, Şanlıurfa... ) Türkiye'yi dolaşan ailelerden. Ama yaz gelip okullar kapanınca Kaan Müjdeci soluğu hep köyde almış. "Köyden hiç ayrılmak istemezdim. Doya doya çocukluğunuzu yaşıyorsunuz. Ama okul zamanı gelince mecbur Ankara'ya geri dönerdik" diyor genç yönetmen. Malatya'da yatılı okumuş Müjdeci, sonrasında Denizli günleri başlıyor. Müjdeci "O günlerde hayatı biraz akışına bıraktım ve sonra da bir cesaret Berlin'e sinema okumaya gittim" diyor. Ama evdeki hesap çarşıya uymamış. Okul yönünden şansı yaver gitmemiş. Neticede açıkta kalmış. O da Kreuzberg'de bir sokakta iki bina arasını açık hava sinemasına dönüştürüp, Türk filmleri göstermeye başlamış. Biraz para biriktirdikten sonra da Kreuzberg'de sinemacıların ve güncel sanatçıların uğrak yerlerinden olan Luzia adlı barı açmış. Bar işletse de Müjdeci'nin sinemayla bağı kopmuyor. Kendi kendine film çekmeyi öğreniyor, kısa filmler çekiyor. Köpek dövüşleri ve erkeklik üzerine bir film düşünüyor. Anadolu'daki köpek dövüşlerini araştırıyor, bir belgesel çekiyor. Senaryosunu yazıyor. Üç yıl önce elinde senaryosu
Sivas'ı çekmek için 10 yıldır yaşadığı Almanya'dan memleketi Yozgat'a dönüyor. Müjdeci "Filmi yazarken köyü düşünerek yazdım. En iyi bildiğim yer. Zaten havasını suyunu, insanını bildiğim yerde çekmesem filmim başarılı olamayabilirdi. Çocuklarla çok rahat çalıştım ne de olsa bizim oranın çocukları. Onlarla aynı dili konuşuyorum" diyor. Müjdeci filmde birkaç profesyonel oyuncu dışında köylülerini, akrabalarını ve hemşehrilerini oynatmış. Başrolde Aslan'ı canlandıran çocuk oyuncu Doğan İzci'yi de Yozgat'ta bulmuş. Müjdeci'nin ailesi oğullarının köylerinde film çekmesine tam destek vermiş. Köylülerinden kimi yönetmenin bu kararına sevinirken kimi mesafeli durmuş. Müjdeci "Bazıları 'Filmci değildir bunlar define arıyorlar' diye şüpheyle yaklaştı, kimi Almanya'da yaşıyor, para vardır bunda diye bu niyetimizi suistimal etti" diyor. Ama Müjdeci bu sorunların üstesinden gelmiş. Müjdeci "Yıllar sonra Yozgat'a gittiğimde hiçbir şeyin değişmediğini gördüm. Çocukluğumda bıraktığım gibiydi" diyor. Yozgat'ın hâlâ içine kapalı bir şehir olduğu anlatıyor. Bir yönetmen için ilk filmiyle Venedik gibi bir uluslararası festivalin en seçkin bölümüne seçilmek heyecan verici bir başarı. Müjdeci de heyecanlı ama bu başarının abartılmasını istemiyor. "Sevdiğim bir iş yaptım. İnsanlar da filmimi sevdi. Film post prodüksiyon aşamasındayken İstanbul Film Festivali'ndeki Köprüde Buluşmalar'da destek ödülü aldı. Jüride Venedik seçicilerinden Paolo Bertolin'in de vardı. Paolo sonrasında filmi takip etti. Filmin güçlüydü, bunu gördü. Sonra hem Locarno hem de Venedik filmi programlarına almak istedi. Locarno ana yarışmaya istiyordu. Venedik, ilk film olduğu için önce Orizzonti bölümüne göstermek istedi. Paolo ile konuştum. Yan bölümü istemedim. Sonra ana yarışmaya alındı." Müjdeci, anne ve babasına filmi parça parça izletmiş. "Sevdiler. Ama onlar seyirci gibi bakmıyor ki, filmde köylerini, dedelerinin evlerini, topraklarını gördükleri ve çocuklarının iyi bir şey yaptığını düşündükleri için seviyorlar" diyor. Hani 'Kırda duyumsadığınız huzurun kıymetini anlamak, tarif edebilmek için biraz oradan oraya savrulmak gerekir' derler ya. Müjdeci'ninki de biraz böyle, Yozgat'ta doğuyor, farklı coğrafyalara savruluyor. Sonra bize bir şey anlatacağı zaman o doğduğu, her şeyi duyumsadığı, yaşadıkları sonrasında tarif edebildiği başlangıca dönüyor. Ki Sivas'taki samimiyetin, doğallığın da arkasında bu var!

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.