Son Güncelleme: Cumartesi 08.11.2014
Gece'nin çocukları dile geldi
Yersiz yurtsuz insanlar, 'gece'nin karanlığında bir araya geldi. Usta yönetmen Erden Kıral Gece'de bu insanların aşkını, özlemini, hayata tutunma çabasını anlatıyor. Film vizyon için gün sayarken sözü 'Gece'nin çocukları' Nurgül Yeşilçay, Mert Fırat ve Vildan Atasever'e bıraktık
- Erden Kıral'ı nasıl tarif edersiniz?
- Nurgül Yeşilçay: Başka görüşlere çok açık bir yönetmen. Bu yüzden çalışması rahat oluyor. Kendi bildiğini yapsa da herkesi dinliyor. Çok hızlı, filme başlamadan önce filmi kafasında bitirmiş oluyor. O yüzden set yorucu geçmiyor. En sevdiğim tarafı ise çalışırken bize çok yüksek enerji vermesi.
- Mert Fırat: Genç yönetmenlerin birçoğundan zihin olarak çok daha genç ve cesur bir yönetmen. O yaşlarda, bu dünya görüşüne, bu heyecana, bu yenilikçi yaklaşıma normalde yer yoktur diye düşünülür. Ya da kimse bu kadarına cesaret etmez diye. Fakat Erden Hoca buna cesaret ediyor ve zaten sineması da böyle. Bir cebinde eski Yeşilçam'ın geleneği dururken diğer cebinde modern, yenilikçi enerji veren bir anlayışı duruyor. Onunla çalışmak büyük bir şanstı benim için.
- Vilden Atasever: Bu söylenenlere ek olarak şunu söyleyebilirim. Az ve öz konuşan oynayacağınız karakteri çok iyi betimleyen bir yönetmen.
- Setin en unutulmaz anı neydi sizler için?
- N. Y: Ayağımı sakatladığım an. Hastaneye gittik, ayağım kanıyor, bir de yüzümde kan makyajı vardı. Doktorlar bir panik yaşadı. Erden Kıral "Tamam bu film bitti!" demişti ben de "Yok abi birkaç güne başlarız" dedim. Dört gün sonra da gittim sete...
- V. A: Ben o dönemde hem kendi hem de başka insanların yargılarıyla yüzleştim. "Tenekeli Mahallesi'ne girilmez, girerseniz çıkamazsınız" deniliyordu. Biz bir akşam bu mahalleye gittik. İnanılmaz bir sevgiyle karşılandık. O zaman ne kadar ön yargılıyız, insanları, kulaktan dolma bilgilerle ne kadar çabuk yargılıyoruz diye düşündüm kendi kendime.
- M. F: Filmden önce ben Tenekeli'ye gitmiştim. Taksiciler "Abi gitme, biz bile oraya yolcu indirmiyoruz, polis bile helikopterle adam alıyor" dedi. Bir korku kültürü oluşturulmuş. Ben de ne olacak falan deyip gittim. Sonra İzmirli arkadaşlarımın vesilesiyle mahalleden birtakım insanlarla muhabbet kurduk. Sonra tekrar gittiğimizde muhabbet kurduğumuz arkadaşları buldum. Evinin önünde oturup çay, kahve içtik. Aylar sonra tekrar İzmir'e gidince telefonum çaldı, o evine gittiğimiz arkadaş "Buraya geliyorsunuz bize neden haber vermiyorsunuz" dedi. Filmde Tenekeli Mahallesi'nde bir sahne çekilecekti. O gün acayip geçti. Çok aşırı ilgi vardı bir curcuna havası, o hengame içinde nasıl çekim yaptık bilemiyorum. O günü unutmam mesela. '
EN SON HABERLER
- 1 Sanal dünya çocuklara okuldan tatlı geliyor
- 2 Öğrendiğinizde şaşıracağınız 4 önemli beslenme bilgisi
- 3 Oysa her şey çok iyi gidiyordu
- 4 Sokaklar tenis kortuna döndü
- 5 Her şey bu ülkenin çocukları için
- 6 Bir rüyanın peşinde
- 7 7/24 şehirde yaşam
- 8 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 9 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 10 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler