Cumartesi 29.11.2014

Sağlık ve güzellik iksiri vitamini

Aslına bakacak olursanız, gençliği uzatmanın, daha da önemlisi, sağlıklı yaşlanmanın yolu, öncelikle kalp ve damar sisteminin sağlığını korumaktan geçiyor. Bunun sırrı da yeterli C vitamini, magnezyum ve selenyum tüketimi

Beslenme konusu geçtiğinde, akla ilk gelen cümlelerden biri, batılıların 'Ne yiyorsanız osunuz' deyişidir. Yapılan pek çok bilimsel araştırma, bu gerçeği doğruluyor. Yeterli ve dengeli bir beslenme şekli, doğru besinlerin tüketilmesi, sağlığı korumanın ve pek çok hastalığı vücuttan uzak tutmanın ilk yolu. Bugün biliyoruz ki, yağ ve yağlı besinlerin aşırı tüketimi, sebze, meyve ve posa tüketiminin yetersiz kalması, tütsülenmiş, kızartılmış, tuzlanmış besinlerin fazla yenmesi kansere yakalanma riskini ciddi oranda artırıyor. Her yerde bilim insanları, 'Kanserinizi beslemeyin.' diyor. Yapay tatlandırıcıların zararlı etkilerini dile getiriyor. Sağlıklı bir beslenme için, günde en az dört-beş porsiyon sebze ve meyve, özellikle, yeşil yapraklı sebzeler ve turunçgiller önerilirken, tam taneli tahıllar, kırmızı et yerine, balık, tavuk, kuru baklagiller, haşlama, ızgara, gibi pişirme yöntemlerinin tercih edilmesi gerektiği anlatılıyor. Halk sağlığı açısından bakıldığında, kanser, ölüm sebeplerinin ikinci sırasında geliyor; ilk sırada, kalp ve damar hastalıkları var. Aslına bakacak olursanız, gençliği uzatmanın, daha da önemlisi, sağlıklı yaşlanmanın yolu, öncelikle kalp ve damar sisteminin sağlığını korumaktan geçiyor. Vücudun en uzak köşelerine kadar oksijen taşıyan da, her bir hücreye ihtiyacı olan hayati öneme sahip molekülleri ulaştırıp zararlı atıkları uzaklaştıran da, yaraları onaran da, hep o mükemmel yaratılmış damar sistemimiz. Bu noktada, asıl korunması gerekenin, damar yapısı ve elastikiyeti olduğunu anlıyoruz. Zamanla, çeşitli sebeplerle, damarların iç duvarını örten tabakada bazı hasarlar oluşuyor. Bu hasarların onarım sürecinde devreye giren olumsuzluklar sonucu, damar elastikiyeti kayboluyor ve darlıklar ortaya çıkıyor. Günün birinde, bu damar tıkandığında, beslediği alan kansız kalıyor, oksijen alamıyor, bu da dokuların ölümüne yol açıyor.

BAĞ DOKUSUNU GÜÇLENDİRİYOR

Damar duvarındaki bu bozulmaları önlemek, aslında çok da zor değil. Geyiklerin, fillerin veya maymunların kalp krizi yaşamadığını biliyor muydunuz? Çünkü onlar bizden farklı olarak, kendi C vitaminlerini kendi vücutlarında üretebiliyorlar ve ana besin kaynakları olan otlar ve meyveler folik asit açısından çok zengin. C vitamini, damar duvarının bağ dokusunu güçlendiriyor, kollajen yapımını uyarıyor. Bir de damarların duvar yapısında iki önemli protein bileşiği bulunuyor. Lizin ve prolin adındaki proteinleri içeren besinlerin alınması, damar duvarlarının onarımı için son derece önemli. Washington Üniversitesi araştırmacılarının, miyokard enfarktüsü vakalarının yüzde 40'ının, günlük 400 mikrogram folik asit alımıyla önlenebileceğine dair yayınları, bu maddenin de hayati önemini ortaya koyuyor. Yeşil yapraklı sebzelerin, tahılların folik asit bakımından zengin olmasına karşın, besin yoluyla alımında bazı sorunlar bulunuyor. Çünkü bu vitaminin önemli bir bölümü yiyeceklerin hazırlanması ve saklanması sırasında kaybediliyor. Dolayısıyla dışardan takviyesi gerekiyor. 1998 yılında ABD'nin bu konudaki en önemli otoritesi olan FDA'in bilimsel çalışmaların ışığında, ekmek, pirinç ve un gibi gıdaların folik asitle zenginleştirilmesini zorunlu kılmasının anlamlı olduğunu belirtmek gerekiyor. Ayrıca B6 ve B12 vitaminlerinin de, kolesterolden çok daha tehlikeli olduğu bilinen, kan damarlarında ciddi zarara yol açan, kükürtlü bir aminoasit bileşiği olan 'homosistein'le mücadelede önemli yer tuttuklarını da belirtmek gerekiyor. Son olarak, bu vitaminlerin yanında magnezyum ve selenyum gibi kalp müttefiği iki önemli mineralin de unutulmaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
SİZDEN GELENLER
56 yaşındayım. Üst dudağımda uzun süreli sigara kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan dikine çizgilerden nasıl kurtulabilirim? Suzan P./Antalya
Bugün eldeki teknolojiler, sorununuzla ilgili çeşitli seçenekler sunuyor. Bunlardan biri, lazerle cilt yüzeyinin soyularak yenilenmesi. Bu amaçla genellikle, karbondioksit lazerleri tercih ediliyor. Bir veya iki oturumda, barkod çizgileri adı verilen bu kırışıklıkların azaltılması mümkün oluyor. Cildi soymadan yenileyen fraksiyonel lazerler de, ayda bir yapılan, dört-beş oturumla sorununuza çare olabilir. Botoks uygulamasıyla, üst dudakta oluşan çizgilerin sebebi olan kasın aktivitesinin azaltılmasıyla bu çizgileri hafifletmek de mümkün. Ayrıca, hyaluronik asit bazlı dolgu maddeleriyle, dudaklarınızın hacmini hiçbir şekilde etkilemeden, bu ince çizgilerin açılmasına yardımcı olunabilir. Bu alanda çalışan konunun uzmanı bir hekime danışarak, sayılan yöntemlerden birini veya birkaçını bir arada değerlendirip şikayetinizden kurtulabilirsiniz.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.