Ah şu modern hayat!
Istanbul'74'te sergi açan Robert Montgomery: Modern hayatın dengesizliğini yumuşatmaya ve kırmaya çalışıyorum
- Eserlerinizi nasıl tanımlarsınız?
- Eserlerimi 'şiirsel konulu eserler' olarak adlandırabilirim. Konu ile ilgili çalışmaya başladığımda Lawrence Weiner ve Jenny Holzer eserlerinden ilham aldım ve eserin konusu yenilikçi şiire yakın bir ifadede olabilir mi diye denemeye başladım. Weiner ve Holzer'den ne kadar etkilenmişsem, şairler Philip Larkin, Sylvia Plath veya John Ashbery'den de aynı derecede etkilenmişimdir.
- Galeri sergisiyle sokak sanatının arasındaki fark sizce nedir?
- Bence ayırım yapmak gerekmez. Benim gibi sanatçılar galeride ya da sokakta gayet rahat eserlerini üretebilirler. Benim önem verdiğim konu, sadece bir kesmin değil, her iki kesimin de izleyicilerine ulaşmak. Nesil olarak, mermer kalede tutsak kalmaktansa, eserlerimizi demokratikleştirmek istediğimizi düşünüyorum. Sokak sanatının popülerleşmesinde bence Banksy'nin büyük rolü var. Çünkü Banksy gerçekten çok iyi.
- Siz metinlerinizi nasıl yazıyorsunuz, size ilham veren nedir?
- Zannediyorum her sanatçı gibi, ben de umutsuzluğun derinliğinden ve yalnızlıktan etkilenerek, dünyanın acımasızlığına ve şiddetine çare bulmaya ve modern hayatın dengesizliğini yumuşatmaya ve kırmaya çalışıyorum. Her durumda yazabiliyorum- bir takside akıllı telefonuma yazıp, kendime e-posta gönderiyorum, daha sonra düzeltmeleri yapıyorum. Dünyevi olayların içindeki güzellikler, örneğin, günlük olağanüstü olayları keşfetmek, havanın güzelliğini hatırlamak, uçak ve hatta radyo gibi çok çabuk sıkılabileceğimiz şeyleri hatırlamak, bunların hepsi bana ilham veriyor
- Eserlerinizde kapitalizme vurgu yapıyorsunuz. Bu konuda nasıl bir farkındalık yaratmak istiyorsunuz?
- Kapitalizm konusunda bir kavşakta olduğumuzu düşünüyorum. Kuşak olarak miras kalan bu ekonomik sistemler bizim, evet, ancak bu sistemler sonsuza kadar kalıcı olmayacaktır. Sorgulamamız ve ekolojik olarak, eşitlik, iyilik gözeterek geliştirmemiz ve iyileştirmemiz gerekir.
- Daha önce de İstanbul'a geldiniz ve Boğaz manzarasının tam karşısında bir eser gerçekleştirdiniz. İstanbul'la ilgili neler hissediyorsunuz?
- İstanbul'u çok sevdim. İlk geldiğimde, Galata sokaklarında dolaştım ve takıldım kaldım. Galatasaray'daki eski şehri çok sevdim, benim için Fas'taki Tanca eski şehri gibi fakat sosyal hayat daha özgür, farklı kültürleri barındıran ve daha eğlenceli bir yer. İstanbul'da bir barda Nirvana şarkısı çalarken diğer taraftan ezan sesinin karışmasını çok sevdim. Bu benim için benzersiz bir İstanbul müziğiydi... Şehri güzelleştiren bu iki müziğin barışçı birleşmesi.
EN SON HABERLER
- 1 Hiçbir doğruluğu olmayan beslenme önerileri
- 2 İnsana güvenmekten vazgeçmeyin
- 3 Küçük sanatçılar için büyük deneyimler
- 4 Yelkovan kuşlarının peşi sıra
- 5 Üstümüz başımız leopar
- 6 Bu oyunun seyircileri, cesaretli insanlar
- 7 Zamanın ötesinde bir albüm
- 8 7/24 şehirde yaşam
- 9 Sınırları koruyalım
- 10 Dümdüz bir karın, incecik beden için bahar diyeti kılavuzu