Cazın güzel dörtlüsü

Okullar kapanıp şehir yavaş yavaş boşalmaya başladığında tam da insanın içini bir hüzün kaplayacakken imdada yetişir, İstanbul Caz Festivali. O hüzünlü havayı dağıtır, şehri müzikle canlandırır, renklendirir. Gençler, ruhu genç kalanlar konser mekanlarının önünde bir araya gelir, konser öncesi kısa sohbetler yapılır. Konserlerin çoğu açık mekanlarda gerçekleştiği için havada uçuşan notalara hafif bir rüzgar eşlik eder. Konserden çıktığında şehir daha bir güzel, daha bir yaşanılası gelir insanın gözüne. İstanbul Caz Festivali, bir müzik etkinliği olmanın ötesinde bir geleneğin, bir kültürün 22 yıllık adıdır. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen festivalin bu yılki programı hafta içinde açıklandı. Biletleri 11 Nisan'da satışa çıkacak olan festival 27 Haziran- 15 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek. Peki bu yıl kimler var programda? 15'i aşkın mekanda 250'den fazla müzisyenle gerçekleşecek 35'in üzerinde konserden bahsediyoruz. Burada hepsini anlatmak elbette mümkün değil. Bu yüzden içlerinden mutlaka gitmek istediğim dördünü seçtim. İşte benim için bu yılki festivalin güzel dörtlüsü. 1 Temmuz akşamı Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi, efsanevi folk şarkıcısı Joan Baez'i ağırlayacak. 60 yıla yaklaşan kariyeri boyunca 30'dan fazla albüm yapan Baez, 68 kuşağının sembol müzisyenlerinden biri kabul ediliyor. Daha önce birçok kez ülkemizde konser verdi, o berrak sesiyle yorumladığı Zülfü Livaneli'nin Yiğidim Aslanım adlı şarkısıyla akıllara kazındı. Baez, konserinde Diamonds&Rust, Donna Donna gibi hitleri ve Gracias a la vida, Imagine, Blowin'in the Wind gibi klasikleri seslendirecek. 11 yıl aradan sonra gerçekleşecek buluşmada Baez'e binlerce seyirciden oluşan dev bir koronun eşlik edeceğine eminiz. İki farklı projeyle festivale konuk olan 28 yaşındaki Tigran Hamasyan, hayranlıkla dinlediğim bir isim. Üç yaşında piyano çalmaya, 13'ünde çeşitli festivallerde sahneye çıkmaya başlayan Hamasyan, prestijli birçok ödülün de sahibi. Bir söyleşisinde "Ermeni müziği, bir müzisyen olarak parçam haline geldi" diyen Hamasyan, 30 Haziran salı günü geleneksel Ermeni müziğini yorumladığı ilk konseriyle Aya İrini Müzesi'nde olacak. 'Luys i Luso' başlıklı konserde piyaniste Erivan Devlet Oda Müziği Korosu eşlik edecek. Hamasyan ertesi akşam ise trio'suyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda konser verecek. Şubat ayında Mockroot adlı yeni albümünü çıkaran piyanist, konserde bu albümünden parçalara yer verecek. Albümdeki Kars 1 adlı parçayı konserde çalmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Şarkı, Kars'ın bir kasabasında geçen trajik bir aşk hikayesini anlatıyor. Neden Kars derseniz? Ermenistan doğumlu Hamasyan'ın anne ve babasının tüm yakınları Kars'tan göç etmiş.

BAŞ TACI BİR İSİM
O müzikseverlerin yere göğe sığdıramadığı, baş tacı ettiği bir isim. 1992'den beri her programında bir başka rüya takımı bir araya getiriyor. Nick Cave'den Kanye West'e Radiohead'den Metallica'ya onun programına katılmayan müzisyen neredeyse yok. Müziğin genç yetenekleri efsane isimlerle buluşuyoruz. Evet, tahmin ettiğiniz gibi BBC 2'daki kült müzik programının sunucusu Jools Holland'dan bahsediyorum. Jools Holland aynı zamanda bir piyanist. R&B türündeki son albümü Sirens of Songs'ta Kylie Minoque'tan Joss Stone'a, Emeli Sande'den Imelda May'e güçlü kadın vokallerle çalıştı. 7 Temmuz'daki konserinde de 20 kişilik orkestrasıyla sahnede olacak, kendi bestelerini ve klasik parçaları çalacak. Orkestraya eşlik edecek isim ise ülkemizde de çok sevilen Marc Almond olacak. Jools ve orkestrası öncesinde ise sahneye İrlandalı şarkıcı Imelda May çıkacak. Festivalin son haftasına eklenen sürpriz isimlerden Avustralyalı Hiatus Kaiyote de canlı performansını merak ettiğim isimler arasında. Cazdan elektronikaya, soul'a uzanan zengin bir müzik yapıyorlar. Nakamarra adlı şarkılarıyla ülke sınırlarını aşan bir üne kavuşan grup ikinci albümleri Choose Your Weapon'ı mayıs ayında çıkarmaya hazırlanıyormuş.