Modada çiçek devri

İlkbahar yaz koleksiyonlarının sunulduğu Milano'dayız. Dolce & Gabbana'nın defilesi başlamak üzere. Herkesin yüzünde tatlı bir gülümseme var ve nedeni çok basit: Tasarımlarının özünü doğup büyüdükleri topraklardan alan bu renkli İtalyan modaevinin yeni sürprizini hepimiz merakla, heyecanla bekliyoruz. Filmlere de konu olan o kocaman, upuzun sofralarda kahkahalar eşliğinde yemek yiyip gülüşen büyük İtalyan aileleri, Dolce & Gabbana'nın yıllardır ana temasını oluşturuyor. Bu kez podyuma çıkan onlarca model, rengarenk, eğlenceli desenlerle bizi yine İtalyan ruhuyla sarıp sarmalarken, dikkatimizi çiçekler çekiyor. Tasarım ikilisinden Domenico Dolce'nin annesinin en sevdiği kan kırmızısı karanfiller, yerlere kadar uzanan elbiselerin üzerinde beliriyor. 2015 bahar aylarında artık ne giyeceğimizi biliyoruz; karanfillerle süslü her parça içimizi açıyor, insana mutluluk veriyor. Çiçek desenlerinin modaya ilham olduğu ne ilk ne de son defile. Doğa, tüm mükemmelliği ve büyüsüyle moda dünyasının her zaman bir numaralı esin kaynağı olmaya bu sezon da devam ediyor ne de olsa.
ANADOLU ETKİSİ
Bu hafta çok başarılı -ve misyonlarının ötesinde göz önünde olmaktan sakındıkları için biraz da gizemligirişimci bir Türk çiftinin kurucusu olduğu Armaggan, bizi benzer bir dünyaya davet etti. Markanın Boğaz'daki yalılarında basın ile ilk kez paylaşılan Armaggan floral mücevher koleksiyonunun en etkileyici yanı, sadece Anadolu'da yetişen, bizim topraklarımıza has çiçekleri motif olarak kullanmayı seçmesi. Her tasarım bir masal çiçeğini andırıyor. Sihirli bir el tarafından mücevher olarak hayatına devam eden çiçek motifli tasarımların hepsi geleneksel kuyumculuk sanatının örnekleri. Zaten Armaggan'ın kuruluş amacı da bu; gelenekseli modern bir yorumla sunmak. Tasarımcıların koleksiyonu hazırlarken araştırma yapmak için tüm Anadolu'yu gezmiş olması da şaşırtıcı değil. Markanın Nuruosmaniye'deki binasını ziyaret edenler bilirler; gurme Nar lokantasının da içinde olduğu tekstilden dekoratif eşyalara uzanan çok zengin bir koleksiyona sahip Armaggan. Bir dönem İngiltere'de yaşayan modanın dahi çocuklarından Bora Aksu ile hazırladığı koleksiyonla da modaseverlerin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Floral mücevher koleksiyonuyla ise tüm o tanıyıp sevdiğimiz köklü modaevleri gibi benzer bir yolda olduğunu kanıtlıyor. Kendinden yola çıkarak dünyada başarılı olmak... Moda dahil birçok alanda başarının sırrı olan bu formülü yıllardır ustaca uyguluyor marka. Bu koleksiyonda her şey bize ait. İç Anadolu'nun minyatür buketi Mine çiçeği yakut ile kulağınıza küpe; Trakya'da ormanlarda yetişen ve cennet kuşunu andıran Hüsnüyusuf çiçeği safirin ışıltısıyla parmağınıza yüzük oluyor. Alaçatı'da belki de sörf yapmaya giderken karşılaştığınız ama adını hiç daha önce duymadığınız Yıldız Üçgül çiçeğini şimdi bir bileklik olarak kolunuza takabiliyorsunuz. En etkileyicisi, bugünlerde İstanbul caddelerinde, bahçelerinde doğanın uyanışını kutlayan lalelerden ilhamla yaratılan küpe tasarımı. Ama ilham kaynağı bildiğimiz laleler değil; tanıtımda altında not düşüldüğü üzere Hakkari, Ankara, Eskişehir, Bilecik ve Afyon'da yetişen, çiçeği aşağıya doğru bakan ters laleler. Çiçeği aşağıya doğru baktığı için adını bu ters formundan alıyor. Özel bir mühendislik dehası sonucunda kulağınızda her hareketinizle bu lalelerin ayrı ayrı sallandığını hayal edin; o hayal bu tasarımla gerçeğe dönüşüyor üstelik. Anadolu hikayelerine konu olan ağlayan gelin çiçeği ya da İstanbul çiğdemi de birer yüzük olarak karşımızda şimdi. Zümrüt taşlarla süslü Kafkas zambağından küpe ya da Bodrum papatyasından yüzük... Anadolu'nun büyüleyici çiçekleriyle, adeta Alis'in harikalar diyarındayız. Masallara, hikayelere konu olan doğanın mucizeleri, sezonun ve Türk zanaatkarlarının şüphesiz en şık hediyeleri bugün. Artık hepimiz doğanın bir parçasını üstümüzde taşıyoruz. Modada çiçek devri asla bitmiyor.