Sinemanın kültür elçileri olan festivaller

Amsterdam'daki tarihi Tuschinski Sineması'dayız, Ferzan Özpetek sahnede, masterclass verecek. Salon dolu, seyirciler arasında Hollanda'da yaşayan Türkler de var Hollandalı sinemaseverler de. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Kırmızı Lale Film Festivali nedeniyle Özpetek Amsterdam'da. Sadece Özpetek değil, Filiz Akın, Derviş Zaim, İlksen Başarır, Mert Fırat, Melisa Sözen, Cengiz Bozkurt, Murat Düzgünoğlu, Ayhan Sonyürek, Faruk Hacıhafızoğlu, Janset Paçal da burada bulunuyor. Bir hafta boyunca sinema aracılığı ile ülkeler ve toplumlar arasında kültürel köprü inşa edilmeye çalışılıyor. Ya da şöyle söyleyelim sinema üzerinden Hollanda'nın zengin kültür hayatında Türkiye kendine alan açmaya çalışıyor. Gördüğümüz kadarıyla açıyor da... Hollanda Türkiye Kültür Vakfı'nın düzenlediği festival, Avrupa'daki Türk festivallerinden sadece biri. Üç yıllık bir geçmişi var. Festival, geçen yıl Nuri Bilge Ceylan, Cannes'da Kış Uykusu filmi ile Altın Palmiye alıp akabinde bu festivalin konuğu olarak Hollanda'ya gelince epey dikkat çekmiş. Önemli bir ilgi odağı olmuş. Bu yıl biraz da bu nedenle gözler daha bir merakla çevrilmiş festivale... Zaten bu yıl sadece Rotterdam'da gösterilmiyor filmler Eindhoven ve Amsterdam'a da yayılmış festival. Daha da gelişip Avrupa'daki en iyi Türk film festivallerinden biri olma gibi hedefi var. Aslında önemli bir işlevi var bu tür festivallerin. Düzenlendiği ülkelerdeki Türklerin Türkiye ile olan kültürel bağlarını güçlendiriyor bu festivaller. Ama daha önemlisi sinema üzerinden bir nevi kültür elçiliği yapıyorlar. Cannes, Berlin ve Venedik gibi önemli festivallerde başarılara imza atan Türkiye sinemasına olan ilginin rüzgarını arkalarına alıp, sinemamızı, nitelikli filmlerimizi Avrupa kültür hayatının kılcal damarlarına taşıyorlar. Çok daha geniş perspektiften bakıldığındaysa kültür hayatı üzerinden Türkiye'nin 'tanıtımı' yapılıyor. Yıllar içinde Türkiye sinemasının yükselişine paralel olarak Avrupa'daki Türk film festivallerinde önemli bir artış olduğu kesin. Almanya'da Türk nüfusun çokluğu nedeniyle Nürnberg, Frankfurt, Münih gibi şehirlerde düzenlenen festivallere ek olarak Londra, Paris, Roma ve Saraybosna'da Türk sinemasına odaklanan festivaller var artık. Kırmızı Lale Film Festivali de Avrupa'daki Türk filmleri festivalinin Hollanda ayağını oluşturuyor işte.
EN İYİ FİLM KAR KORSANLARI
Ağırlıklı olarak dernek ya da vakıfların düzenlediği bu festivallerin birbirinden farkları var elbet. Kimi daha bağımsız sinemacılara kucak açıyor kimi de tematik programlarla Türkiye sinemasının önemli filmlerini Avrupa'ya taşıyor. Birçoğu da yarışmalı bu festivallerin. Jüriler de genellikle düzenlenen ülkenin sinemacılarıyla Türk sinemacılardan oluşuyor. Böylece daha uluslararası bir yapıya sahip oluyorlar ve ortaya çıkan kararlar da Avrupa'nın sinemamıza bakışını okumamız için bir fırsat yaratıyor. Kırmızı Lale Film Festivali'ndeki yarışmada Faruk Hacıhafızoğlu'nun Kar Korsanları En İyi Film seçildi. Dünya prömiyerini Berlinale'de yapan filmin büyük ödüle uzanması ya da Kaan Müjdeci'nin Sivas filmi ile En İyi Yönetmen ödülünü alması şaşırtıcı değildi. Ama seyirci oylarıyla verilen Seyirci Özel Ödülü'nü Neden Tarkovski Olamıyorum? filminin almasına yönetmeni Murat Düzgünoğlu bile şaşırdı. Geçen yıl Altın Portakal'da yarışan Ayhan Sonyürek'in İyi Biri filmi ise eleştirmenler ödülü aldı. Hollanda gibi sinema kültürünün güçlü olduğu bir ülkede Türkiye sinemasına dikkat çekmek zorlu bir iş. Ama gördüğümüz kadarıyla Kırmızı Lale Film Festivali bu zoru başarmak için önemli adımlar atıyor. Böyle giderse de bir gün hedeflerine ulaşırlar gibi görünüyor...