Cumartesi 04.07.2015

Toprağa değmezsem yok olurum ben

Onlarca müzisyen adayıyla yarışıyordu. Yarışmayı kazanamadı ama ekrana ilk çıktığı gün izleyiciyi tavladı. Özgür Çevik bugün sevilen bir oyuncu. atv'de yayınlanın yeni dizisinde duyarlı bir öğretmeni canlandıran Çevik, insanlarla, hayatla iç içe olmak istiyor: "Popüler olmakla çok ilgilenmiyorum. Benim elim bir şekilde toprağa değmek zorunda, yoksa yok olurum diye korkuyorum" diyor

Yayınlandığı dönem ortalığı kasıp kavuran Akademi Türkiye adlı müzik yarışması sayesinde ekranla 2004 yılında ekranla tanıştı Özgür Çevik. Henüz yarışma aşamasında izleyici sevdi onu. Bu sevginin karşılığı bir başrolle geldi ve Çevik Yabancı Damat adlı diziyle hızlı bir giriş yaptı sektöre. Müzik mi oyunculuk mu derken kariyeri sahneye değil setlere doğru şekillendi. Şimdilerde atv ekranlarında Kırgın Çiçekler adlı yeni dizide Toprak öğretmeni canlandırıyor. Yetimhane kızlarının hikayesini anlatan yeni projesi için yoğun bir tempoda çalışan oyuncuyla Moda'da bir araya geldik. Ekranlardaki cool görüntüsünden uzak, çok mütevazı, doğal ve samimi biri. Gördüğü herkesle tek tek selamlaşıyor, kendisiyle tanışmak isteyenlerle sohbet etmekten mutluluk duyuyor. Popüler olmaya hiç aldırış etmeyenlerden. Özgür ruhlu biri olduğunu söyleyen ünlü oyuncu, popülaritesi arttıkça daha fazla insan içine çıkmaya başladığını anlatıyor. Felsefe bölümü mezunu olan Çevik'in hayallerinden biri de öğretmen olmakmış, bu nedenle dizideki rolünden memnun.
- Yeni diziye başladınız, Toprak adlı bir öğretmeni canlandırıyorsunuz. Rol için model aldığınız öğretmeniniz oldu mu?
- Beslendiğim bir öğretmen yok ama ben bir dönem öğretmenlik yaptım. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunuyum. Stajyer öğretmenlik yapıp bir dershanede derslere girmiştim. Aslında öğretmen olmakla ilgili bir şey vardı kafamda. Öğrencilere sunum yapmak onların geleceklerinden sorumlu olmak bence çok önemli. Bu konuda bir hayalim vardı. Şimdi bu dizide de bunları yaşayacağım.
- Toprak nasıl bir öğretmen?
- Tam öğretmen gibi değil de öğrencilerin ağabeyleri gibi oldu. Genç bir öğretmen.
- Toprak kadın ruhundan anlamayan biri olarak tanıtılmış. Sizce erkekler kadın ruhundan anlamıyor mu, yoksa anlamak mı istemiyorlar?
- Çok zor bir soru bu. İnsan bence bencildir. Ömrümüz boyunca yapılan şey bencilliklerimizi törpülemek. İki ayrı cinsin ayrı türde bencillikleri, birbirlerini anlayıp örtüşmedikleri noktalar var. Eğer bu yönlerini törpülemezlerse birbirlerinin ruhlarından anlamazlar. Kadınlar daha hassas ve duygusal. Erkekte daha özgür olma ve çocuk gibi hareket etme durumu var. Kadınların ruhundan anlamak biraz incelikli bakmayı, empati kurmayı ve biraz daha kadınlara severek bakmayı gerektiriyor. Bunun için de biraz çaba harcamak lazım. Bu çabayı göstermeyen erkeğin kadın ruhundan anlaması zor.
- Siz bu çabayı gösteriyor musunuz?
- Ben gösterdiğimi umuyorum, göstermenin yollarını arıyorum. Göstermediğim, kaba olduğum, kırdığım, kırıldığım zamanlar da olmuştur.
- Bunun yaşla mı yoksa o anki ruh haliyle mi ilgisi var?
- İkisiyle de ilgisi var. Yaşla ilgili olunca tabii ki tecrübeyle de ilgili oluyor. Anlama kapasitenizle de ilgisi var. Anlamak istemeyen yaşa ve tecrübeye rağmen aynı şekilde devam ediyor. Ben anlamayı ve uzlaşmayı tercih eden bir adamım. Kadını anlamayı istiyorum. Her şeyden öte bir oyuncu olarak anlamak zorundayım.
- Ünlü olmak ilişki yaşamayı zorlaştırıyor mu?
- Bu durum kişinden kişiye göre değişir. Benim açımdan çok kolay olmadı. Birçok insanın istediği bir hayat bu. Ben duygusal bir insanım ve kırılmamak için duygusuz gibi davrandığım zamanlar oldu. Kırılma, hayal kırıklığı ve üzülme hissini şiddetli yaşıyorum ve bu beni kendi yolumdan alıkoyabiliyor. Duygularımı ifade etmek belli dönemlerde benim için zor oldu. Ünlü olmak fazla sevgiye ve fazla eleştiriye maruz kalmak demek. Benim için bu anlamda ilişki yaşamak kolay olmadı. İlişki uzlaşma gerektiriyor. Uzlaştığınız zaman da savunma mekanizmanızı açmanız ve zırhınızdan bir şey açıp onu içeri almanız gerekiyor. Çok fazla eleştiriye ve sevgiye maruz kalan biri zırhını takınıyor benim gibi. Ama öğreniyorum.
- Popüler olmak hayatınızda ne değiştirdi?
- Popüler olmakla çok ilgilenmiyorum ve oraya odaklanmıyorum. Popülarite arttıkça daha fazla çay bahçesine gider, dolmuşa, vapura biner oldum. Benim bir yerim toprağa değmek zorunda. Değmezsem yok olurum diye korkuyorum. Özgürlüğüne düşkün biriyim. Popülaritem artıkça daha çok insanın arasına girmek istiyorum. Şu an araba kullanmıyorum. Küçük bir motosikletim var. Trafikten sıkılıyordum. Vapur, dolmuş kullanıyorum.
- Sizi toplu taşıma araçlarında görenler şaşırıyor mu?
- Şaşırmıyorlar mutlu oluyorlar. İstanbullular buna çok alışık. Toplu taşıma araçlarını benim gibi kullanan çok insan var. Bizimle sohbet etmekten çok mutlu oluyorlar.
- Ünlülerin kendilerini soyutlama durumu insanların abarttığı bir şey mi?
- Yaşam tarzlarıyla ilgili olabilir. Popülerlik kısmına odaklanıyorlar. Bunu yapan insanlar ünlü olmanın meslek olduğunu düşünüyor. Ünlü olmak yaptığınızın işin sonucu. Ünlü olmanın meslek olduğunu düşünüp bir taraftan da oradan para kazanmaya çalışıyorlar.
- Hayatınıza dikkat ediyor musunuz?
- Aniden çıkan kamerayı sevmiyorum. Hissi bile kötü etkiliyor. Sürekli gittiğim bir yerse bir şekilde hal çaresine bakıyorum. Cihangir'de ve Gümüşsuyu'nda oturmuştum. Oradan kaçma nedenlerimden biri buydu. Çok çekiyorlar diye değil. Ben sadece o fikirden hoşlanmıyorum. O zaman kendimi fanusta hissediyorum. Cihangir'de oturup her an bir yerden kamera çıkacağı fikrine kapılmak benim şort terlik ayaklarımı uzatıp oturma lüksümü engelliyor.
İŞİN TUTUP TUTMAYACAĞINI ANLAYAMIYORUM

- Oyuncu olarak reytingden ne kadar etkileniyorsunuz?
- Uzun süre oyuncular bundan kaçtılar. "Bizi etkilemiyor" dediler, etkilenmemeye çalıştılar ya da etkilemiyormuş gibi yaptılar. Ben de etkilenmemeye çalışanlardanım. Sanırım aklı başında bütün oyuncular bunu yapmaya çalışıyor. Ama bir şekilde bir etki alanı var. Kendinizi reytinglere bakmak zorunda hissediyorsunuz. Çünkü işin geleceğine bakıyorsunuz. Ortaya bir karakter çıkartıyorsunuz ve bunu devam ettirmek istiyorsunuz ama tabii ki hayatımı buna bağlayamam.
- Senaryoyu elinize aldığınızda işin tutup tutmayacağı konusunda bir öngörünüz oluyor mu?
- Açık söyleyeyim olmuyor. Reyting üzerinden iş seçmedim. Bununla da övünüyorum. Bu sevdiğim bir özelliğim. Hep sevdiğim işi yapmak istedim. Tutar tutmaz gibi konuşmalar tabii ki yapıldı. Benim daha çok etkilendiğim projeyi ve karakteri sevip sevmediğim oldu. Yarıda kalan işlerim de oldu ama aynı yolda devam edeceğim.
- İyi bir iş olursa ne olursa olsun yerini buluyor mu?
- Ben öyle düşünüyorum. Sadece izleyicinin TV karşısında olup olmaması etkili oluyor. Kumanda ellerindeyse iyi iş yerini buluyor.
İNSANLARIN BENİ SEVDİĞİNİ HİSSEDİYORUM
- Akademi Türkiye yarışmasına girerken kariyerinizde bu noktalara gelebileceğinizi hayal eder miydiniz?
- Asla edemezdim. Müzik yapmak isteyen biriydim ama lisede tiyatro yapıyordum. Bu konuda ne kadar yeteneğim olduğu hakkında pek fikrim yoktu. Kariyer olarak oyunculuk yapacağımı sanmıyordum ama çok büyük keyif aldım ve devam ediyorum. Aslında elemelere katıldığımda yarışmaya gireceğimi bile düşünmüyordum.
- Yarışmadan sonra ilk işinizde başrol geldi. Şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
- Bu kesinlikle şans, kısmet. Kolay kolay her insanın başına gelemeyecek bir şey.
- Yarışma olmasaydı bir şekilde bir gün yine oyunculuk yapar mıydınız?
- Kesinlikle yapardım. İşimi çok seviyorum. İzleyiciyle de bir şekilde iyi bir bağ kurduğumuzu düşünüyorum. İnsanların beni sevdiklerini de hissediyorum. Karşılıklı güzel bir iletişimiz var.
- Birden parladınız. Bunu koruyamam diye bir korku yaşadınız mı?
-
Yaşamıyorsunuz çünkü bunu kaybetme ihtimaline dair bir fikriniz olmuyor. Yabancı Damat çok özel bir işti. İnsanın karşısına ömründe birkaç defa böyle özel işler gelir. Buna da seyirci karar veriyor. Belki de Kırgın Çiçekler de benim için öyle bir iş olacak. Bir şekilde bu işi yapmaya devam ettiğim için de böyle bir korku yaşamadım.
- Kırgın Çiçekler'in konusu pek yaz formatına uygun değil.
- Dizimiz, yaz formatında bir iş değil. Drama tarzında bir dizi. Yazın yayına başlama fikri bence güzel. Kırgın Çiçekler'in diğer işlerden farklı olacağını düşünüyorum. Aslında sezon işi olan Kırgın Çiçekler'in girdiği tarih bir az iddialı ve cesaret gerektiriyor. Cesaret gerektiren işlerde olmak da çok güzel.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.