Cumartesi 15.08.2015
Son Güncelleme: Pazar 16.08.2015

İyi ki doğdun Münir Usta!

Sinemamızın ve tiyatromuzun büyük ustası o. Münir Özkul'dan bahsediyoruz. Bugün onun doğum günü ve 90 yaşına basıyor. İyi ki doğdun Münir Usta ve iyi ki varsın demek boynumuzun borcu!

Münir Özkul, son yıllarda hep ölüm haberleriyle anıldı. Yaşarken defalarca öldürülen böylesi kaç kişi var bilinmez ama o her şeye inat yaşıyor işte. Bugün 15 Ağustos 2015 ve ustanın doğum günü. Usta 90 yaşına basıyor. Münir Özkul deyince aklımıza çok şey gelebilir. Bu da doğaldır, 90 yıllık ömrüne sığdırdıklarının içimize işleyen aksı öylesine derin iz bırakmıştır ki bizde, saatlerce onu anlatabilir, sayfalar dolusu yazı yazabiliriz. Oyuncu olup insanları böylesine etkileyen çok az aktör vardır zaten dünyada. Kabul edelim özellikle sinemada başrolü olmasa da, sinemamızın da tabii ki tiyatromuzun da en büyüklerindendir Münir Özkul. Annesine "Paşa olacağım" diye söz vermesine rağmen, 14 yaşında bir 29 Ekim Cumhuriyet Balosu'nda, arkadaşlarının itelemesiyle sahneye adım attığı an değiştirir hayat senaryosunu.

MÜNİR ÖZKUL YILLAR SONRA...
O andan itibaren de ezber bozan bir yaşamı olur. Sistemle çok da uyumlu biri olmamıştır. Mesela okulu sevmez "Daha geçen gün okula gittik, her gün okula gidilmez ya" der. Ama okulu kırdığı zamanlarda da soluğu kütüphanede alıp Akbaba dergisi özellikle de Cemal Nadir'i okur. Dayatmalara, zorunluluklara karşı da adeta alerjisi vardır. Duygularının, vicdanın sesini dinler hem hayatta hem sahnede. Mesela paşa torunu olsa da, çocukken paşa olmak istese de, 12 Eylül askeri darbesine karşı dik durması bilmiştir. Şehir Tiyatroları'nın sahnelediği Kanlı Nigar'da, darbe sonrasındaki oyunda 'Paşam da Paşam' repliğine müdahale etmek isteyenlere karşı aslanlar gibi direnir ve sonra da tiyatrodan istifa eder! Onun verili düzenle uyumsuzluğu bir anlamda kendini hırpalamasına da neden olur. Alkolle olan sorunları ya da bir dönem şizofreni teşhisi konulması da bu yüzdendir. Ama bakın onu muayene eden ünlü psikiyatr Dr. Süleyman Velioğlu'nun söylediklerine: "Bu adamı neden iyi etmek istiyorsunuz, sanatı ve başarısının nedeni bu yakındığı özellikler. Onları iyi edersek, ortada sağlıklı bir kabuk kalır. Bırakın olduğu gibi devam etsin, şimdi mutsuzlukları içinde mutludur. İyi olursa büsbütün mutsuz olur." Geçen hafta hayata gözlerini yuman edebiyatçı ve sinema yazarı Tarık Dursun K. onun için "Filmlerdeki insani tarafımızdır" der, ki bunun altına imza atmam diyen yoktur herhalde. Şöyle filmlerini bir düşünün her şeyden önce babadır o bizim için. Sinemadaki personasını öyle çizmiştir. Ama siyaset ya da müzik dünyasındaki babalarımızdan farklıdır. Mahmut Hoca olsa da Yaşar Usta olsa da fark etmez, evlatları olarak ne yaparsak yapalım bizim yanımızdadır. Bunu hissettirir bize. Onun için film icabı olduğunu bildiğimiz halde ona kalkan eli kırasımız gelir! Tiyatroda sahne hayatı boyunca 64 oyunda rol aldığı biliniyor. Maalesef genç kuşaklar olarak onu sahnede izleyememenin eksikliğini yaşarız. Ama Özkul'un, Kanlı Nigar, Don Kişot, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı oyunlarındaki performansları, üzerinden yıllar geçse de hâlâ unutulmuş değil. Tiyatro eleştirmenleri özellikle Sersem Kocanın Kurnaz Karısı'ndaki performansının Türk tiyatrosunda hâlâ aşılamadığını yazıp çizerler. Peki böylesi büyük bir aktörün oyunculuk sırrı nedir? Kendisine sorulduğunda aslında basittir cevabı: "Yaşamımda, tiyatroda da sinemada da yalnızca duygularla oynadım, oynuyorum. Seyirciye yakınlığım hep buradan gelir. Onlar beni, hep kendileri gibi gördüler." Sersem Kocanın Kurnaz Karısı oyununda canlandırdığı Tomas Fasulyeciyan'ın son repliği "Aktör dediğin nedir ki?" diye başlar ve "Oynarken varızdır, yok olunca da sesimiz o boş kubbede, bir hoş seda olarak kalır..." diye devam eder. O kadar da değil Münir Usta. Sen bizim için hep varsın! Var olmaya da devam edeceksin. İyi ki doğdun Münir Usta...
AH O TİRADLARI YOK MU?
Özkul, 1950'lerde Küçük Sahne'de Muhsin Ertuğrul ile çalışma şansını yakalar. Fareler ve İnsanlar oyunuyla başlayan Küçük Sahne'deki macerası 1956'ya kadar sürer. Özkul "Sanat yaşamımın en güzel yılları" diyerek anlatır o yılları.
19 Nisan 1968'de Arena Tiyatro'sunda Kanlı Nigar'ı izlemeye giden İsmail Dümbüllü, Münir Özkul'a Kel Hasan Efendi kavuğunu devrederek el verir. Böylece Özkul'un tiyatro sahnesindeki ustalığı da onaylanmış olur.
İlk oynadığı sinema filmi Vatan ve Namık Kemal'dir. Yüzlerce filmde rol aldı. Özellikle Arzu Film'in yapımlarındaki performansları unutulmazdır. Son filmi ise Reha Erdem'in ilk filmi A Ay'dır. Yabancı dilde öyle bir tirat atar ve seyirciyi öyle bir selamlar ki filmde, performansını ayakta alkışlamak istersiniz. Neticede tiratlarıyla ünlü Özkul, yine bir tiradla sinemaya veda eder!

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.